Bağımsız araştırma şirketi Loginsight’ın gerçekleştirdiği çalışma, 4-5 Aralık 2025 tarihlerinde Türkiye’nin farklı sektörlerinden 202 yöneticiyle online olarak tamamlandı ve iş dünyasının 2026 yılı asgari ücret beklentisini 27 bin 800 TL olarak ortaya koydu.
Araştırmada, şirketlerin asgari ücreti yalnızca bir maliyet kalemi olarak değerlendirmekten uzaklaştığına işaret edildi. Kamu politikaları, enflasyonla mücadele, çalışan refahı ve uzun vadeli sürdürülebilirlik unsurları, ücret belirleme sürecinde ön plana çıkarıldı. Katılımcılar, ani ve sert artışlar yerine ekonomik dengelerle uyumlu, yönetilebilir bir artış politikasının daha tercih edilebilir olduğunu belirtti.
Asgari ücretin 2026’da çalışan refahını gerçekten olarak artırıp artırmayacağı sorusuna verilen yanıtlar, temkinli bir yaklaşımı yansıttı. Katılımcıların yüzde 54,5’i artışın reel refah yaratmayacağını kaydederken, yüzde 36,6’sı kısmen artıracağını ifade etti. Tam bir iyileşme bekleyenlerin oranı ise yüzde 8,9’da kaldı.
Asgari ücretin belirlenmesinde en etkili dinamikler de saptandı. Yüzde 55,5’lik kesim, kamu politikalarını en belirleyici unsur olarak gördü. Bu faktörü yüzde 21,8 ile enflasyon oranı, yüzde 11,9 ile toplumsal beklenti ve sosyal baskı, yüzde 7,9 ile döviz kuru hareketleri izledi. İşgücü arz-talep dengesi yüzde 2, işveren maliyetleri ise yüzde 1 oranında dikkate alındı.
Yüksek asgari ücret ihtimalinin şirket stratejilerine olası etkileri değerlendirildiğinde, verimlilik artışı öncelikli strateji olarak öne çıktı. Katılımcıların yüzde 58,4’ü verimliliği yükseltmeye yönelik uygulamaları tercih etti. Yüzde 16,8’i otomasyon ve dijitalleşme yatırımlarını hızlandırmayı, yüzde 10,9’u fiyat artışlarını, yüzde 8,9’u ücret ve yan hak politikalarının yeniden düzenlenmesini, yüzde 5’i ise istihdam azaltmayı seçenek olarak aktardı. Bu dağılım, istihdam daraltmanın son çare olarak görüldüğünü, teknolojik dönüşümün ise temel yönetim aracı olarak değerlendirildiğini gösterdi.
Asgari ücret belirlenirken en çok hangi dengenin gözetilmesi gerektiği sorusuna yanıtlar, çalışan refahını ilk sıraya yerleştirdi. Yüzde 46,5’lik oranla çalışan refahı en öncelikli unsur olarak kaydedildi. Yüzde 24,8 ile enflasyonla mücadele, yüzde 10,9 ile işveren maliyet dengesi, yüzde 8,9 ile istihdamın korunması ve ekonomik büyüme bu sırayı takip etti.
Araştırma sonuçları, 2026’ya yaklaşılırken ücret politikalarının stratejik bir boyut kazandığını vurguladı. Asgari ücret, ekonomik parametrelerin ötesinde makro dengeler ve toplumsal beklentilerle bütüncül olarak ele alındı.
Loginsight CEO’su Kadir Düzcü, bulguları değerlendirirken iş dünyasında önemli bir zihniyet dönüşümüne işaret edildiğini belirtti. Düzcü, şu ifadeleri kullandı: “Araştırma bulguları, iş dünyasında ücret gündeminin giderek daha bütüncül bir zemine taşındığını; çalışan refahı ile makroekonomik dengelerin birlikte değerlendirildiği yeni bir yaklaşımın güç kazandığını gösteriyor. Yani iş dünyası asgari ücreti artık tek başına bir maaş düzenlemesi olarak görmediğini çok net şekilde ortaya koyuyor. Kamu politikaları, enflasyonla mücadele, verimlilik ve dijital dönüşüm aynı denklem içinde ele alınıyor. Şirketlerin verimlilik ve otomasyon yatırımlarına yönelmesi, önümüzdeki dönemde ücret artışlarının sürdürülebilirliğinin ancak dönüşümle sağlanabileceğini gösteriyor. 2026’ya yaklaşırken asıl kritik soru ‘asgari ücret ne kadar artacak?’ sorusu değil; ‘bu artış şirketler ve ekonomi için nasıl sağlıklı yönetilecek?’ sorusu olacak. Bu süreci sağlıklı yönetebilen organizasyonlar ayakta kalacak.”
Araştırmanın metodolojisi, Türkiye’nin ekonomik merkezlerinde farklı sektörlerden seçilen 202 yöneticiyle online platform üzerinden yürütüldüğünü ortaya koydu. Saha çalışmaları, belirtilen tarihlerde başarıyla tamamlandı ve sonuçlar, iş dünyasının ücret beklentilerini netleştirdi.




