Robotlar da Ar-Ge laboratuvardan çıktıkları gibi yola çıkacak sürücü meziyetlerine sahip olamıyor. İnsanlar gibi pratik yaparak, gelişecekleri ve bu esnada da kimseyi öldüremeyecekleri alanlara ihtiyaçları var.
Michigan Üniversitesi’nde dün açılan 125,5 bin metrekarelik yapay şehir M City, sürücüsüz araçların gelişimlerini tamamlayabilmeleri ve gerçek trafiğe yakın bir ortamla karşı karşıya bırakılarak gelişmelerini amaçlıyor. Dünya nüfusunun megaşehirlere ve yenilerini oluşturmaya olan eğilimi, hem insan hem de ticari mal taşımacılığını zorlaştırıyor. Dünya üzerindeki yaklaşık 40 megaşehirden biri olan İstanbul’un son yirmi yılına bakmamız bu zorlaşma trendini anlamamız için iyi bir örnek, bu kanlı canlı örneğe önümüzdeki 25 yılda kentsel nüfusun küresel ölçekte %40’a yakın bir artış göstereceğinin beklendiği bilgisini de eklersek, birçok bilim insanı ve şirketin, insanları direksiyondan uzaklaştırma fikrine neden bu kadar iştahla sarıldığını anlamak kolaylaşıyor.
Sürücüsüz araçların 5 yıl içerisinde trafikte dolaşmaya başlaması çok yüksek bir ihtimal. Amerika merkezli küresel danışmanlık şirketi Boston Consulting Group‘un araştırmasına göre 2035 yılında tüm araç pazarının %25’ini insansız araçlar oluşturacak.
Tesisin ilk test sürüşünü de sponsorlardan Ford gerçekleştirdi. Sırada diğer milyon dolarlık sponsorlar GM ve Toyota var. Daha ufak sponsorlar da M City’nin tadını aldıktan sonra sıra Google gibi sponsor olmayan ama şehirde fink atmak isteyen diğer firmalara gelecek. En iyi aracı, en önce yola çıkarmak üreticilerin ve teknoloji devlerinin sert bir rekabetine sahne oluyor fakat neredeyse istisnasız tüm firmaların bir arada çalıştıkları konularda var: Yasal ve teknik düzenlemeler, yol teknolojileri.