The New Yorker’da “Hahaha vs. Hehehe” başlıklı Sarah Larson imzalı bir yazı 30 Nisan’da yayınlanır. Yazıyı çeviremiyecem kimse kusura bakmasın ama hikaye internetlerde nasıl güldüğümüz, kahkaha attığımız ile ilgili. Bu eğlenceli yazı Facebook’tan Udi Weinsberg, Lada Adamic ve Mike Develin’in hoşuna gider ve meraklarını depreştirir.Facebook’ta çalışıp merakınız depreşince Wikipedia’da okumaktan daha fazlasını yapma şansınız oluyor. Bu arkadaşlar Facebook paylaşımları ve yorumları üzerinden e-kahkaha alışkanlıkları üzerine bir araştırma başlatmışlar.
Mayıs ayının son haftasında yapılan araştırma, ileti ve yorumlardaki kahkaha ile eşleşebilecek harf dizilerini ve simgeleri tespit ederek bir ölçüm yapıyor. Araştırma dar bir bölge ile kısıtlanmamış olsa da İngilizce’de kahkahayı ifade eden harf dizileri üzerinden yürütülüyor.
Araştırmanın ilk sonucu; o hafta içerisinde herhangi bir ileti yazan ya da yorum yapan insanların %15’i en az bir kere e-kahkaha atmış. Bu gülücükler saçan kitlenin %52’si tek bir e-kahkaha tipi kullanıyor. Bu oran bence oldukça yüksek. İnternette de kendimize ait bir kahkahamız oluyor ve değişiklik sınırlarını pek zorlamıyoruz.
Bir zamanların fenomeni ve ekrana sövdüren kısaltması “lol”, azalarak bitme yolunda büyük yol kat etmiş. Daha evrensel ve daha klasik bir dizi olan “haha” ise tek başına iktidar olabilecek kadar pasta dilimini almayı başarmış. Birbirinden şirin semboller %33,7 ile ikinci sırada yer alırken, yerine göre az sempatik yerine göre aşırı gıcık ve meymenetsiz olabilen başka bir klasik “hehe” ise üçüncü sırada.
Yaş ile e-kahkaha arasında da elbette bir ilişki ve “lol” yaşlı işi. Emojiler, -20 yaş grubu arasında daha yaygın, “haha” ve “hehe” ise birbirine çok yakın bir yaş dağılımına sahip. 20-25 arası yoğun bir kullanım varken 30’a doğru azalan bir yapı görülüyor.
İnternette nasıl anırdığımıza dair daha detaylı bilgiye ulaşmak istiyorsan buraya tıklayabilirsin.