Ticaret Bakanlığı Elektronik Ticaret Bilgi Sistemi verileri incelendiğinde Türkiye’de e-ticaret hacminin bir önceki yıla göre 2021’de yüzde 69 oranında artarak, 381,5 milyar Türk lirasına ulaştığı görülüyor. Yine, 2021 yılında e-ticaretin gayrisafi yurt içi hasıla içindeki payı bir önceki yıla oranla yüzde 24 artarak yüzde 5,1’e yükseldi. Bu hızlı büyüme, e-ticarette sektördeki tüm aktörlerin ihtiyaçlarını karşılayan ve özellikle e-pazar yerlerinin satıcılar üzerindeki gücünü daha dengeli hale getirebilmek adına daha kapsayıcı bir düzenleme yapma çalışmalarına ön ayak oldu. Bu doğrultuda kamuoyuna da yansıdığı üzere ülkemizde Elektronik Ticaretin Düzenlemesi Hakkında Kanun’da (E-Ticaret Kanunu) değişiklik yapan yasa tasarısının yakın bir zamanda Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulması bekleniyor.
İlgili tasarı henüz kamuyla paylaşılmamış olsa da resmi kaynaklardan elde edilen ve kamuoyuna yansıyan bilgilere göre değişikliklerle tüketici, üretici ve ihracatçının maksimum düzeyde korunmasının yanı sıra Avrupa Birliği (AB) mevzuatına uyumun da amaçlandığı söylenebilir. Bu nedenle, E-Ticaret Kanunu’nda yapılacak değişikliklerin, Avrupa Komisyonu’nun yakın zamanda şartları üzerinde anlaşmaya vardığı ancak henüz yürürlüğe girmemiş olan Dijital Hizmetler Yasası’na (DSA – Digital Services Act) paralel düzenlemeler içereceği de öngörülüyor. vDSA’nın getirdiği düzenlemeleri inceleyerek mevzuatımıza olası yansımalarını değerlendirdik.
A. AB’deki çalışmaların geçmişi ve DSA’nın amacı
2000 yılından beri AB’nin gelişen teknolojiyle birlikte değişen koşullara uyum sağlamak ve dijital ekonomiyi tüm yönleriyle düzenlemek için kapsamlı bir reform çabası yürüttüğü bilinmektedir. Bu anlamda en temel düzenleme E-Ticaret Direktifi’dir (2000/31/EC). Platformlara ilişkin reform çalışmasının ilk somut adımı ise 2019 yılında P2B Tüzüğü olarak da anılan “Aracı Hizmet Sağlayıcıların Ticari Kullanıcıları İçin Adil ve Şeffaf İşleyişin Artırılması Hakkında Tüzük” olmuştur. Son olarak bu reform çalışmaları e-ticaret özelinde DSA adlı tasarıyla daha da somutlaştı.
DSA, temel olarak çevrimiçi ortamda güvenliği ve hesap verilebilirliği sağlamak amacıyla hazırlandı. Bu kapsamda DSA, yer sağlama hizmeti sağlayıcıları, çevrimiçi platformlar ve AB nüfusunun yaklaşık yüzde 10’una tekabül eden 45 milyon kişi veya üzeri kullanıcıya sahip olan çevrimiçi platformlar da dahil olmak üzere tüm platformların belirli yükümlülüklere tabi olmasını düzenliyor.
AB’de dijital ekonomiyi düzenlemek için yürütülen reform çalışmalarının bir diğer boyutu da Dijital Piyasalar Yasası’dır (DMA – Digital Markets Act). Çok yakın bir zaman önce DMA metnine dair nihai anlaşmaya varıldı. Temel amacı, dijital pazarların daha adil ve rekabetçi olmasını sağlamak ve dijital pazarda yer alan büyük aktörlerin (Gatekeeper) olası negatif etkilerini sınırlıyor. DMA E-Ticaret Kanunu’na doğrudan ve birebir şekilde yansımayacak olsa da DSA, genellikle DMA ile birlikte değerlendirilmekte ve AB yetkilileri tarafından e-ticaret sektörünün düzenlenmesi için DMA ile birlikte gündeme alındı; bu sebeple DMA’nın da E-Ticaret Kanunu üzerinde etkileri olması kaçınılmaz. DMA’da tartışılan hususlardan bazılarının da Türkiye’de yürürlükte olan Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’a da yansıması bekleniyor.
B. DSA’nın aracı hizmet sağlayıcılara getirdiği yükümlülükler
DSA’nın aracı hizmet sağlayıcılar için getirdiği başlıca yeni yükümlülükler; faaliyetlerin raporlanmasında ve çevrimiçi reklamcılık faaliyetlerine şeffaflık, hukuka aykırı içeriği kaldırma ve kullanıcıları bu yönde bilgilendirme, konusu suç teşkil eden faaliyetleri yetkili makamlara bildirme, uyar-kaldır prosedürünü kötüye kullanan kişilere yönelik tedbir alma, üçüncü taraf tedarikçileri ve hizmet sağlayıcıları tanıma ve doğrulama, alternatif uyuşmazlık çözüm mekanizmalarını kullanma ve risk yönetim yükümlülükleri olarak gösterilebilir.
Fakat DSA’nın öngördüğü tek bir sorumluluk rejiminin olmadığını hatırlatmakta da fayda vardır. Zira DSA’da, aracı hizmet sağlayıcıların kullanıcı sayısının ve iş hacminin büyüklüğüne göre farklı kurallara tabi olacağı ve yükümlülüklerinin değiştiği görülüyor. Bu kapsamda tüm aracı hizmet sağlayıcılara yönelik düzenlenen ortak yükümlülüklere ek olarak; kullanıcı sayısı yüksek ve hacmi büyük çevrimiçi platformların uyum görevlisi bulundurma, dış risk denetimi ve kamusal hesap verebilirliği sağlama, yetkililer ve araştırmacılarla veri paylaşma, davranış kuralları oluşturma ve kriz müdahalesinde iş birliğinde bulunma gibi yükümlülükleri de bulunuyor.
C. DSA’nın İhlal Edilmesinin Yaptırımı
DSA’da, AB’ye üye devletlerin, DSA’ya uyumun denetlenmesi amacıyla yetkili makamları görevlendirmesi gerektiği düzenlendi. Bu makamların bağımsız otorite konumunda olacağı belirtiliyor. Aracı hizmet sağlayıcıların DSA ile uyumunu ve denetimini öncelikle bu ulusal yetkili makamların yürütmesi öngörülüyor. Yaptırımların içeriği incelenecek olursa, DSA’nın veya yetkili makamların kararlarının ihlali durumunda aracı hizmet sağlayıcılara yıllık cirosunun yüzde 6’sına kadar para cezası uygulanabileceği görülebilir. Yanlış veya yanıltıcı bilgi verilmesi durumunda ise dünya çapındaki yıllık cironun yüzde 1’ine kadar para cezası uygulanabilecektir. Fakat, gün başına ödenecek para cezaları aracı hizmet sağlayıcının günlük ortalama cirosunun yüzde 5’ini geçemeyecektir.
D. DSA’nın e-Ticaret aktörlerine etkisi
AB pazarında yer alan aracı hizmet sağlayıcılar için DSA bir yeknesaklık tesis edeceğinden aracı hizmet sağlayıcıların farklı ülkelerdeki mevzuata uyum sağlamaları kolaylaşacak. Öte yandan, DSA ile aracı hizmet sağlayıcıların sorumluluklarının artığı da bir gerçek. Her ne kadar sorumluluğun ve yükümlülüklerin derecesi aracı hizmet sağlayıcının büyüklüğüyle orantılı olarak artsa da ortak olarak düzenlenen, kendisine bildirilen yasa dışı ürün, hizmet ve içeriği hızla kaldırma yükümlülüğü gibi bazı yükümlülüklere uyumun kolay olmayacağı ve belirli bir geçiş sürecinin ardından sağlanacağı düşünülüyor.Tüketicilerin perspektifinden bakıldığında ise tüketiciyi koruyan düzenlemeleri nedeniyle DSA olumlu bir gelişme olarak yorumlanıyor. Özellikle, tüketici bakımından şeffaflık uygulamalarının standart haline getirilmesi ve kullanıcılara bilgi sağlama yükümlülüğünün getirilmiş olmasının tüketicinin isteği dışında manipüle edilmesinin önüne geçeceği belirtiliyor.
E. DSA’nın E-Ticaret Kanunu’na Muhtemel Yansımaları
Ülkemizde E-Ticaret Kanunu’ndaki değişikliklerin AB düzenlemeleriyle paralel şekilde yapılacağı kamuoyuyla paylaşıldı. Bu kapsamda E-Ticaret Kanunu’nda, DSA’nın bir yansıması olarak taklit ürün satışı ve hukuka aykırı içerikleri engelleyecek yükümlülüklerin aracı hizmet sağlayıcılar aleyhine düzenlenmesi bekleniyor. Ayrıca değişikliklerle çevrimiçi platformlardaki satıcıları platform karşısında koruyan düzenlemelerin de hayata geçmesi öngörülüyor.
Aracı hizmet sağlayıcı niteliğindeki platformların elde ettiği verileri kullanarak bünyesindeki satıcılarla haksız şekilde rekabet etmesinin engellenmesi veya satıcıların sadece o platformda faaliyet göstermek zorunda bırakılamayacak olması gibi hususlar, beklenen düzenlemeler arasında.
Sonuç olarak, e-ticaretteki hızlı büyümenin orantılı bir büyüme olarak korunabilmesi adına E-Ticaret Kanunu’na dair yürütülen bu regülasyon çalışmasını olumlu olarak değerlendirmek gerekiyor. Ayrıca, bu girişimler Türkiye’nin dijital ekonominin gerekliklerine ve güncel gelişmelere uyum sağlama noktasındaki kararlılığını da ortaya koyuyor. Diğer yandan, getirilen yükümlülüklerle uyum sağlama maliyeti düşünüldüğünde e-ticaretin Türkiye’deki hızlı büyümesini sınırlandırabileceği de iddia edilebilir. Elbette kanun taslağının kamuya açılmasından sonra daha net bir yorum yapmak mümkün olacaktır. Zira bu esnada paydaşlarla görüşmeler çerçevesinde taslağın revize edilme ihtimali de yüksek görülmektedir. Herkesin konuya ilişkin gelişmeleri yakından takip etmesi gerektiğini söylemek yanlış olmayacaktır.
Bu yazı Digital Report Dergisinin 14. sayısında yayınlanmıştır.