Girişimciliğin altın çağı derken tam olarak ne kast ediyoruz, biraz açalım. Günümüz şartları girişimcilik serüvenini bir nebze olsun kolaylaştırıyor. Kârlı bir iş fikrini hayata geçirmek için gereken ilk adımları internet bağlantısı ve biraz boş zaman sayesinde atmak mümkün.
Girişimciliğin altın çağı
Bugünün teknolojisi girişimlerin işini kolaylaştırırken, sayıları hızla artan melek yatırım ağları, hızlandırıcılar ve kuluçka merkezleri de iyi fikirlerin kârlı modeller ile başarılı girişimlere dönüşmesi için üzerlerine düşeni yapıyor. Tüm bunlar ışığında, girişimci olmak için iyi bir zamanda yaşadığımızı söylemek yanlış olmaz. Peki fark etmeden girişimciliğin altın çağı gelmiş olabilir mi?
Bu soruyu yanıtlamak için önce “altın çağ” terimini anlamsal olarak ele almak gerekiyor. Örneğin, yaşadığımız zamanı şartları açısından girişimciler için önceki dönemlerden daha iyi veya girişimcilerin bir daha değerlendirme şansı bulamayacağı fırsatlar içeren bir zaman olarak yorumlamak, altın çağ teriminin karşılığı olabilir.
Öte yandan, altın çağ kafa karıştırıcı şekilde sayısal bağlantılarla da yorumlanabilir. Örneğin, girişimlerin en çok kâr ettiği veya aynı pazarda rekabet eden girişimcilerin sayısının en yüksek olduğu zaman da aynı şekilde altın çağ olarak yorumlanabilir.
Altın çağ terimi yerine göre farklı şekillerde yorumlanabilir. Bu yazıda altın çağdan kastımız ise daha genel bir tanımı içeriyor: Girişimcilerin fikirlerini kârlı işlere dönüştürmelerini daha önce olmadığı kadar kolaylaştıran dönem.
Tanım üzerindeki soru işaretlerini giderdikten sonra soruya dönecek olursak; gerçekten girişimciliğin altın çağını mı yaşıyoruz?
Evet çünkü…
Yaşadığımız dönemin girişimciliğin altın çağı olduğunu savunan argümanlar şu şekilde:
- Küresel bağlantı: İnternet penetrasyonu öyle boyutlara geldi ki, artık insanlar herhangi bir yerden dünyaya bağlanabiliyor. İnsanların ve işlerin çevrimiçi olmasıyla, internet yatırımcılar, çalışanlar ve müşteriler için en iyi fırsatların ulaşılabileceği bir hazine haritasına dönüştü.
- Ücretsiz kaynaklar: Sahip olduğumuz ücretsiz kaynaklar gerçek bir dijital refahın varlığını kanıtlıyor. Wikipedia dünyanın bilgisini herkese sunuyor, YouTube video dersleriyle öğretiyor ve Google Analytics herkesin web sitesini metrik verilere dayanarak yönetmesini mümkün kılıyor. Dünyanın bilgisi ve işlevsel araçlar parmaklarımızın ucunda ve artık veriye dayanmayan kararlar almanın hiçbir bahanesi yok.
- Kitle onayı: Sosyal medya ve kitlesel fonlamanın girişimcilik şartlarını dramatik biçimde iyileştiren etkilerini görmezden gelmek mümkün değil. Potansiyel müşteri tabanı, yatırım seçeneği, pazar araştırması kaynağı ve yeni fikirler için deneme alanı rolü üstleniyorlar. En iyisi de tüm bunların gerçek zamanlı gerçekleşmesi.
- Yatırım bolluğu: Melek yatırımcıların ve risk sermayedarlarının sağladığı yatırım miktarı açısından girişimciliğin altın çağının yaşadığı söylenebilir. Geride kalan 10 yıllık süreçte girişimlere yapılan yatırımlar sürekli bir yükseliş grafiği seyretti ve CB Insights verilerine göre, 2014 yılında (tümü kayıt altına alınan en güncel sene) girişimlere yapılan yatırımlar 47,3 milyar dolar seviyesine yükseldi.
- Popüler kültür: Yaşadığımız dönemin girişimcilere yaklaşımını da atlamamak gerekiyor. Mark Zuckerberg, Elon Musk ve Travis Kalanick gibi girişimciler rock yıldızları gibi sevilen ünlü insanlar. İnsanlar girişimcileri seviyorlar ve onların getirdiği değişimleri takip etmeye meyil gösteriyorlar.
- Dijital tüketim: Modern zamanlarda para harcadığımız ürünlerin büyük bir bölümü dijital. Özellikle bilgi ve eğlence alanında tüketim ve harcama alışkanlıkları inanılmaz boyutlarda. Bununla da sınırlı değil, dijital ürünler yavaş üretim süreçlerine ve yüksek maliyetlere sahip olmadıklarından girişimciliği niş bir uğraş olmaktan çıkardı.
- Blue Ocean: Blue Ocean iş dünyasına getirilen yeni bir yaklaşım ve rekabetin yerine pazarlarda yeni alanlar yaratmayı ifade ediyor. Günümüz teknolojik gelişmeleri daha fazla fikrin işe dönüşme adımları atmasını mümkün kılarken, girişimciler teknolojinin mümkün kıldığı doğrultuda insanlara ihtiyaç duyduklarını bilmedikleri çözümler götürebiliyor.
Hayır, girişimciliğin altın çağı henüz gelmedi, çünkü…
Günümüzün girişimciliğin altın çağı olduğunu reddeden argümanlar da gözardı edilebilecek cinsten değil.
- Yatırımda seçicilik: Yaşadığımız dönemin altın çağ olduğu argümanlardan birinde yatırımların sürekli arttığına dikkat çekilirken, bu yatırımların nereye gittiği ise karşıt görüşü destekliyor. CB Insights’ın aynı raporunda, 2014 yılında gerçekleştirilen 47,3 milyar dolarlık yatırımların yalnızca en iyi iş planına sahip 3600 girişime gittiğini gösteriyor. Bu açıdan bakıldığında, küresel girişimcilik ekosisteminde zayıfın yittiği sıkı bir doğal seleksiyonun işlediğini söylemek mümkün.
- Başarısızlık oranı: Teknoloji girişimlerinin hızlı yükselişi iki taraflı bir madalyon. Çoğu aynı hızla başarısızlığa uğrayabiliyor. Çoğu girişimci başarılı olmadan önce defalarca başarısızlığı tadıyor. Teknoloji trendlerinin ve müşterilerin ilgisinin değ çok hızlı değişmesi, girişimlerin kârlılığını korumasını zorlaştırıyor.
- Yüksek rekabet: Blue Ocean’ın savunduğunun aksine, kimileri internetin getirdiği bağlantı ve hızın, rekabeti çok daha sert ve anlık hale getirdiği görüşünde. Haksız sayılmazlar; eğer iyi bir fikirle sahneye çıkarsanız, dünyanın dört bir yanından girişimciler bundan haberdar olup modelinizi iyileştirip karşınıza rakip olarak çıkabilirler.
Gerçekten girişimciliğin altın çağın geldi mi? Söylemesi güç. Kesin olan bir şey varsa o da günümüz girişimcilerinin daha fazla fırsata, kaynağa ve başarma şansına sahip oldukları. Gelgelelim, açılan yeni kapıların beraberinde yeni zorlukları ve sınırlamaları getirdiğini de unutmamak gerekiyor.