“Building” en sevdiğim kavramlardan. Bu ekosistemdeki herkes “builder”. Bir fikri bulmak, fikir etrafında, fikre inanan yetenekli insanları bir araya getirmek, zorlu bir yolculuğa çıkmaya ikna etmek, bu yolculukla ekibi birlikte tutabilmek muazzam bir inşa kabiliyeti. Yolculuk esnasında trene atlayan “builder”lar da oluyor. Mentörler, yatırımcılar, iş ortakları da.
Yolculuk ise bir oyun gibi sürekli karşıdan engeller getiriyor. Köşeleri tutmuş olanlar var. Bunlar bazen yasalarla, bazen büyük sermaye ile, bazen de öncü olmanın getirdiği avantajlar ile kendilerine müthiş surlar örmüşler. Surların normal yollarla aşılması mümkün değil. Dolayısıyla “builder”ların yaratıcı olması gerekiyor. Surları kıracak yeni teknolojiler geliştirmesi, iş modeli inovasyonları yapması, topluluklar oluşturarak parasıyla kimsenin ulaşamayacağı güçlere ulaşması gerekiyor. Bunların hepsi birbirinden zor ama bir o kadar da eğlenceli. Çünkü surlar içinde oturduğunuz yerde güzel yemekler yemek, keyfinize bakmak bizler gibi insanlar için çok da eğlenceli değil. “Builder” dediklerimiz karşısında sur görünce dayanamayan, onu yıkmak, fark yaratmak, dünyaya bir eser bırakmak için gece gündüz düşünen çalışan ve bu ortamdan beslenen, keyif alan kişiler. Böyle bir ortamda makro şartlar da bırakın destek vermeyi, tersten güçlü rüzgarlar estirince “builder”ların işi çok zorlaşıyor.
Pandemi ile birlikte tüm dünyada dijital dönüşüm hızlandı ve teknoloji girişimlerinin işine geldi diyebiliriz ama bu konu her girişim için söylenemez. Birçok ülkenin para basması ile birlikte oluşan para bolluğu belli ölçüde yatırımlara yönlenmiş olsa da aslında yine girişimlerin işini zorlaştıran bir duvar oluşturdu. Bol para her zaman olduğu gibi eşit dağılmıyor, kutuplaşıyor. Yatırımların da belli başlı şirketlerde yoğunlaştığını gördük. Arka arkaya yatırım alan şirketler bir taraftan, halka açık belli şirketlere de akan parayla birlikte aslında teknoloji dünyasında da belli sayıda şirket gereksiz zenginleşmiş oldu, bu da onlara orta vadede kar düşünmeden pazarlama ve operasyon yapma imkanı sağlıyor ve bence ciddi bir haksız rekabet yaratıyor.
Rusya’nın devre dışı kalması teknoloji girişimlerini çok etkilemez
Yatırımcılar da bu manzaranın farkında olmasının ötesinde, içinde. Onlar da bu gerçeğe göre hareket etmek zorunda kalıyorlar. Hal böyleyken beklenmedik savaş ortamı daha da içinden çıkılmaz bir hale getirdi. Ukrayna, özellikle teknoloji geliştirme alanında güçlü, çok sayıda yazılımcının olduğu bir ülke. Şimdi bu dostlarımızın içinde bulunduğu ortam ayrı bir üzüntü kaynağı, onların yer aldığı projelerin, girişimlerin nasıl ilerleyeceği ayrı bir konu. Rusya pazarının hayatımızdan çıkması teknoloji girişimlerini dramatik etkilemeyecektir fakat asıl konu savaş ortamı. Savaş ortamı paranın akışını değiştiriyor. Önümüzdeki dönemde büyük fonların kurulması zorlaşabilir. Dolayısıyla büyük fonlamalara ihtiyaç duyan girişimlerin kaynaklara erişimi güçleşebilir. Birçok ülkenin silahlanma harcamaları düşmüştü, şimdi tekrar bütçelerinde önemli bir yer kaplamaya başlayacak. Bu birkaç yılda geçecek bir etki değil bence, silahlanma uzun vadeli bir yatırım ve maliyet olarak karşımıza çıkıyor genelde.
Kaynaklar, teknoloji girişimlerine akmaya devam edecek
Tabii ki şu gerçeği de unutmamak lazım. Kaynaklar ağırlıklı teknoloji dünyasına, teknoloji girişimlerine akmaya devam edecek. İnternet kesilmediği sürece teknoloji işlerinin ayakta kalması, tüm dünyaya satış yaparak gelir elde etmesi çok daha kolay. Fiziksel yatırım ve üretim gerektiren işlere yatırım iştahı azalırken tamamen uzaktan çalışabilen, mekan ve zaman bağımsız üretip tüm dünyaya satabilen teknoloji girişimleri büyümeye ve yatırım bulmaya devam edecektir.
Kişisel olarak ayrı bir üzüntüm, sınırların kalması, iş dünyasında demokratikleşme, fırsatların herkese ulaştırılması ve hatta otonom organizasyonların (DAO) konuşulduğu, sınırlardan bağımsız bir araya gelen toplulukların sürekli büyüdüğü ve güçlendiği bir ortamda savaş moduna girmek birçok inşa edilen fikir ve projenin yavaşlamasına neden olacağı gerçeği. Dünya nasıl daha güzel bir yer olur, nasıl etkisi daha yüksek yatırımlar yapar ve yeni nesillere daha iyi bir dünya bırakırız tartışmaları yerine şimdi aklımızı ve kalemimizi başka tatsız konular ile yoruyoruz ve bir süre böyle devam edecek gibi görünüyor.
Bu yazı Digital Report Dergisi 13. sayısında yayınlanmıştır.