“Live in Levi’s®” kampanyası devam ediyor. “SENİN SESİN, SENİN YOLUN.” kendi inandıklarından cesaret alarak yaşamlarını dönüştüren ve kimliklerini şekillendiren bireylerin hikayelerini anlatıyor. Belgesel tarzındaki kampanya filmi, deneyimlere ve önyargılara rağmen kendi yollarında ilerlemeyi seçen, kendi benzersiz seslerini keşfederek sonunda mutluluğu bulan ve müzik tutkularını paylaşan müzisyenleri takip ediyor.
Kampanyada coğrafi olarak ayrı ama aynı dili yani ifade özgürlüğünü konuşan gerçek yaşam karakterleri rol alıyor. Her karakter özgün bir müzik stiline sahip. Hak, baskının yarattığı hislerini aşmak için Reggae köklerini modern Folk müzikle buluşturuyor. George, sözlere duyduğu sevgiyi atalarının geleneksel müziğiyle harmanlayarak ilham alıyor. Bir zamanlar davul çalması yasaklanan Adam, bu sevgisinin peşinden giderek cesaret buluyor. Daha önce dini bir koroya girmeye zorlanan Simbiat is bir punk grubunda bas çalarak duygusal özgürlük yaşıyor. Bu hikayeleri kutlayan beş dakikalık film, sevdiğiniz konuları gerçek anlamda kucakladığınızda ve hayallerinizi gerçekleştirdiğinizde yaşam deneyimlerinin sizi nasıl doğal olarak şekillendirdiğini ele alıyor.
Levi’s® geçmişten bu yana toplulukları seslerini duyurmaları ve pozitif değişim yönünde çabalamaları için teşvik etmeyi sürdürüyor. Levi’s® bir marka olarak şimdiye dek ABD’de silahlı şiddetin önlenmesini, Avrupa’da göçmenleri ve LGBTİ+ eşitliğini savundu. Daha yakın zamanlarda ise yaratıcı sanatlara sağlanan finansal desteklerde yapılan kesintilere yanıt olarak oluşturduğu Levi’s® Müzik Projesi ile son üç yıldır Avrupa’nın çeşitli şehirlerinde kurulan stüdyolara açık erişim sunuyor. Bu girişim, onlarca yıldır Levi’s® jean giyen nesillere ve topluluklara özgün kendini ifade biçimleri için ilham veriyor.
“Live in Levi’s®” platformu, kişilerin Levi’s® jean’lerini farklı giyme biçimlerini ve dünyanın her yanında Levi’s® jean’leriyle yaşayan insanları kutluyor. Yeni “Senin sesin. Senin Yolun.” kampanyası, çok çeşitli seslerin dünya genelindeki topluluklara nasıl ilham verebileceğini ve değişimi tetikleyebileceğini gösteriyor. Belki de henüz kendi sesini keşfedememiş izleyicilere sesleniyor, kişinin sesini duyurması için tanınmış biri olması gerektiğine dair popüler inanışı gözden geçirmelerini ve onun yerine kendi potansiyellerinin gücünü fark etmelerini istiyor.