Hayatına 1985’te NES’te başlayan Super Mario, renkli ve inişli çıkışlı hayatı içerisinde çok meslek değiştirdi, gurbete gitti, zamanda yolculuk yaptı, sinemada şansını denedi. Bu hızlı hayatta bilinmesi gereken ya da gözden kaçan çok gerçek var. Umarım hepsini çıkarıp sana sunmamızı beklemiyorsundur. Bu 5’i hoşuna giderse, Google diye bir aparat var, aradığını bulmana yardımcı oluyor, hem de çok iyi, hatta Altavista’dan bile iyi.
Ev sahibinin adını evladına vermek!
Kendi adıyla bir oyuna sahip olmadan dört yıl önce 1981 yılında başka bir arcade efsanesi Donkey Kong‘da sahne alan Mario’nun o vakitler adı Jumpman’di. Bu jenerik ve sıradan isimle şöhret basamaklarını tırmalamak zorunda kalacak Mario belki de asla Super olamayacaktı ancak kader bir defa ağlarını örmüştü. Nintendo Amerika, kiralamak istedikleri deponun mal sahibi olan Mario Segale’nin onlara güzel bir indirim yapmasıyla, biraz fazla gaza gelmiş olmalılar ki karakterin Amerika ismini Super Mario yapmaya karar verdiler.
Dikiş tutturamadan da başarılı bir kariyer mümkün mü?
Adın Super Mario olursa mümkün. Donkey Kong’da kariyerine bir marangoz olarak başladı. Sürekli bir sıhhi tesisatçı algısıyla hayatını devam ettirse de doktor (Dr. Mario, 1990), arkeolog (Mario’s Picross, 1995), bir oyuncak firmasının CEO’su (Mario vs. Donkey Kong 2: March of the Minis, 2006), boks hakemi (Mario vs. Donkey Kong 2: March of the Minis, 1984), deniz biyoloğu (Octopus), break dansçı, patlama uzmanı, çimento işçisi hatta Vietnam’da bomba taşıyan bir asker… O kadar çok oyunda o kadar farklı ve alakasız mesleklere sahip oldu ki Mario Bros.’un farklı sürümlerinden birinde Mario gerçekten süperdi çünkü bira fabrikası vardı.
125 hafta liste başı olan bir şarkı
Mario’ya dair birçok şey popüler kültürün ve günlük yaşamın içine sızdı. Bıyıklardan sonra bu sızıntının en ciddisi; Super Mario’nun orijinal müziği. Sayısız covera ve canlı performansa sahip bu akıllara kazınan şarkı, tam 125 hafta Billboard’un liste başını işgal etmeyi başardı. Bilgi içinde bilgi veriyoruz, çok şanslısın: Billboard’un halen devam eden bir Ringtone (Zil tonu) listesi var. Mario bu listenin lideriydi.
Oyundan beyaz perdeye ilk geçiş
Sinemada yaşanan büyük bir geek hayal kırıklığıydı, sadece geekleri değil yapımcı ve yatırımcıları da üzdü ama hak ettiler. Bir bilen dur demez mi? “Ne yapıyorsunuz allasen?” diyen çıkmayınca, Bob Hoskins’in Mario’yu canlandırdığı 1993 yapımı film, büyük bir başarısızlıkla, hızlıca televizyonların ekranlarına doğru yol aldı. Tüm gıcıklıklara rağmen bir oyundan uyarlanan ilk sinema filmiydi, hem oyun hem de sinema endüstrisi için bir ilkti ve hatırı sayılır bir akımın kapısını açtı.
Rakibine ilham olmak
Bu başlığa aslında aşinayız. Çoğunlukla çakma içerik, film ve oyunların üzerindeki hırsızlık tozunu silkelemek ve masumlaştırmak için kullanılır ama bu durum gerçekten masum. Doksanlar süresince Sega’nın Mario’ya tek bir yanıtı vardı: Sonic the Hedgehog. Bu aşırı süratli mavi kirpinin yaratıcısı Yuji Naka, bir Super Mario Bros oyuncusuydu hatta manyağıydı diyelim tam olsun zira bir dönem tek yaptığı, oyunun birinci bölümünü tekrar tekrar üstü üste oynayarak, bitirilebilecek en hızlı şekilde bitirmeye çalışıyordu. Çok daha hızlı bir karakterle bu oyunu oynamanın ne kadar da eğlenceli olacağı fikri aklına bu esnada düştü ve Sonic’in tohumları atılmış oldu.