Teknoloji dünyası, sürekli değişim ve yeniliğin hüküm sürdüğü bir alan. Burada bazı firmalar kısa süreli parıltılarla öne çıkıp kaybolurken, az sayıda firma, durdurulamaz bir yükselişle tüm sektörü dönüştürme gücüne sahip olur. Nvidia’yı bu az sayıdaki firmadan biri olarak kabul etmek de hiç yanlış olmaz.
Grafik kartlarını daha güçlü ve çok yönlü hale getiren yeni bir GPU (Graphics Processing Unit – Grafik İşleme Birimi) mimarisi geliştirerek sektöre öncülük eden Nvidia, grafik kartlarını oyunların ötesinde, bilimsel hesaplama, yapay zeka ve görüntü işleme gibi farklı alanlarda da kullanılabilir hale getirdi. Nvidia’nın yenilikçi yaklaşımı ve ürünlerinin başarısı, markanın hızlı bir şekilde büyümesine ve pazarda lider konuma gelmesine yol açtı ve günümüzde Nvidia, dünyanın en büyük grafik kartı üreticisi konumunda.
Peki, Nvidia’nın yükselişinin arkasındaki itici güç neydi ve teknoloji devinin CEO’sunun cesur adımları yapay zeka çerçevesinde şekillenecek olan geleceğimizi nasıl değiştirecek?
Bir devin doğuşu
Nvidia’nın hikayesi 1993 yılında, Jensen Huang, Chris Malachowsky ve Curtis Priem tarafından kurulan bir girişimle başladı. O zamanlar, grafik kartları nispeten basit cihazlardı ve sadece oyunlarda ve profesyonel uygulamalarda kullanılıyordu. Nvidia ise, bu paradigmayı kırmaya kararlıydı.
Şirketin ilk ürünü, NV1 adında bir grafik işlemciydi. 1995 yılında piyasaya sürülen NV1, o dönemdeki rakiplerine kıyasla çok daha hızlı ve güçlüydü. Bu yenilikçi ürün, Nvidia’yı grafik kartları pazarında önemli bir oyuncu haline getirdi.
Jensen Huang 30 yaşında Nvidia’yı kurmadan önce sadece iki farklı firmada mühendis olarak çalışmıştı.
Nvidia, ilk başarısından sonra da inovasyon yolunda ilerlemeye devam etti. Şirket, 1999 yılında GeForce 256’yı piyasaya sürerek 3D grafiklerde çığır açtı. GeForce 256, ilk kez kişisel bilgisayarlarda gerçekçi 3D grafikler sunarak oyun deneyimini kökten değiştirdi ve Nvidia’yı GPU’nun mucidi olarak tarihe geçirdi.
Nvidia, bu başarının ardından da yeni ürünlerle öne çıkmaya devam etti. 2002 yılında piyasaya sürülen GeForce FX, shader teknolojisini kullanarak grafiklerde daha da etkileyici görseller sunmayı başardı. Bu başarısı şirketi, Fortune 2002’nin en hızlı büyüyen yüz şirket listesinde liderlik koltuğuna oturttu.
Nvidia’nın küresel yükselişi, Türkiye’yi de etkilemeden geçemedi. 2000’li yılların başında, Nvidia ürünleri Türkiye pazarına girmeye başladı ve hızla popülerlik kazandı. Bu popülerliğin arkasında yatan en önemli etkenlerden biri, Nvidia’nın oyunculara sunduğu üstün performans ve yenilikçi çözümlerdi.
İlk Nvidia kartları Türkiye’ye ithalat yoluyla girdi. İlk etapta, daha çok donanım meraklıları ve profesyoneller tarafından tercih edilen bu kartlar, zamanla daha geniş kitlelere ulaşmaya başladı. Özellikle oyuncular, Nvidia’nın sunduğu 3D grafik performansından ve yenilikçi özelliklerinden büyük ölçüde etkilendi.
Nvidia başarının estirdiği rüzgarlara yelken açıp ilerleken, küresel ölçekte tanınmayı başaran teknoloji devinin CEO’su Jensen Huang için ise bu yeterli değildi ve yeni bir çığır açmalıydı.
CUDA’nın geliştirilmesi
Nvidia, grafik kartları pazarındaki lider konumunu sağlamlaştırdıktan sonra, yeni alanlara da giriş yapmaya başladı. Bu alanlardan biri de yapay zekaydı. Yapay zeka, bilgisayarların insan zekasını taklit etmesini sağlayan bir teknolojidir ve Nvidia, yapay zekanın potansiyelini erken aşamada fark etti.
CUDA sayesinde, GPU’ların içindeki çok sayıda işlemci çekirdeği, bilimsel hesaplamalar, YZ uygulamaları, video işleme gibi alanlarda kullanılıyor.
2006 yılında Nvidia, CUDA adında bir programlama platformu geliştirdi. CUDA, programcıların GPU’ları genel amaçlı hesaplamalar için kullanmalarını sağladı. Bu, yapay zeka uygulamaları için yeni bir fırsat yarattı çünkü GPU’lar geleneksel CPU’lardan çok daha hızlı ve verimli hesaplama yapabiliyordu.
CUDA’nın piyasaya sürülmesi, yapay zeka alanında bir dönüm noktası oldu. Araştırmacılar ve geliştiriciler, CUDA’yı kullanarak daha önce imkansız olan yapay
zeka uygulamaları geliştirmeye başladılar. Bu durum, yapay zekanın birçok alanda, örneğin görüntü işleme, ses tanıma ve robotikte kullanılmasının önünü açtı. CUDA’nın başarısı, Nvidia’nın yapay zeka alanındaki lider konumunu sağlamlaştırdı. Birçok önde gelen yapay zeka araştırma kurumu ve şirketi, CUDA’yı uygulamalarını geliştirmek için kullanmaya başladı. Bu firmalar arasında Facebook (şu anki adıyla Meta), Google, Amazon, Microsoft ve IBM gibi devler de yer alıyordu.
Bu şekilde, donanım alanında başarısını zaten kanıtlamış olan Nvidia, yazılım alanındaki potansiyelini de herkese göstermiş oldu.
Donanım ve yazılım sinerjisiyle oyun dünyasında devrim
Nvidia’nın ekran kartı pazarındaki liderliği, sadece donanım alanındaki başarısıyla sınırlı kalmadı. Şirket, yazılım alanındaki inovatif çalışmalarına hız vererek donanım ve yazılım sinerjisi üzerinde de çalışmaya başladı. Nvidia’nın geliştirdiği grafik kartları, sürücüler ve yazılımlar, oyunculara ve profesyonellere en iyi performansı ve deneyimi sunmayı amaçladı.
2008 yılında piyasaya sürülen GeForce GTX 200 serisi, DirectX 10 desteği ile oyunlarda daha gerçekçi grafikler ve daha yüksek performans sunarak oyuncular arasında büyük ilgi gördü. Bu seriyi, GTX 400 serisi, GTX 500 serisi ve GTX 600 serisi takip etti. Her yeni seri, bir öncekinden daha güçlü ve daha gelişmiş donanımlar sunarak oyun deneyimini daha da ileriye taşıdı.
2013 yılında piyasaya sürülen GeForce GTX 700 serisi, Maxwell mimarisi ile Nvidia’nın yeni nesil GPU’larını tanıttı. Maxwell mimarisi, daha az güç tüketimi ile daha yüksek performans sunarak enerji verimliliğinde önemli bir sıçrama yaptı. Bu seri, oyunculara 4K çözünürlükte oyun oynama imkanı sunarak oyun dünyasını yeni bir eşiğe taşıdı.
DirectX de neyin nesi?
- DirectX 10, Microsoft tarafından 2006 yılında piyasaya sürülen bir programlama ara yüzüdür. Bu arayüz, 3D grafikler ve oyunlarda önemli gelişmelere yol açarak oyun sektöründe bir çığır açtı.
- DirectX 10, daha gerçekçi ve ayrıntılı 3D grafikler sunmayı mümkün kıldı. Bu, daha yüksek poli sayılı modeller, daha iyi dokular ve daha gelişmiş gölgelendirme teknikleri kullanılarak gerçekleştirildi.
- DirectX 10 ayrıca yeni donanım özelliklerini daha iyi kullanarak daha yüksek performans sunmayı mümkün kıldı. Bu, daha akıcı oyun deneyimleri ve daha karmaşık oyun dünyaları anlamına geliyordu…
Yapay zeka ile görsellerin geleceği
2015 yılında piyasaya sürülen GeForce GTX 900 serisi, Nvidia’nın Pascal mimarisini tanıtarak grafik kartları tarihinde bir dönüm noktası oldu. Bu mimari, Maxwell mimarisine kıyasla iki kat daha fazla performans ve enerji verimliliği sunarak oyunculara yepyeni bir deneyim yaşattı. GTX 900 serisi, sadece oyunlarda değil, sanal gerçeklik (VR) ve artırılmış gerçeklik (AR) gibi yeni nesil teknolojiler için de ideal bir platform sundu. Bu sayede, Nvidia, bu alanlardaki gelişmelerin önünü açmış oldu.
2016 yılında ise GeForce GTX 1000 serisi piyasaya sürüldü. Turing mimarisi ile yapay zeka (YZ) için özel olarak tasarlanmış Tensor çekirdeklerini tanıtan bu seri, oyun dünyasında yeni bir dönemi simgeliyordu. Turing mimarisi, Pascal mimarisine kıyasla iki kat daha fazla performans ve enerji verimliliği sunmanın yanı sıra, YZ tabanlı görüntü işleme ve ses işleme gibi yeni özellikler de sundu. GTX 1000 serisi, oyunculara 4K ve 8K çözünürlükte oyun oynama imkanı sunarak oyun dünyasında yeni bir standardı belirledi. DLSS teknolojisinin de ilk kez bu seride yer alması, yapay zekanın grafik kartları üzerindeki etkisinin ilk somut göstergesi oldu.
Turing mimarisi, yapay zeka ve grafik işlemede yeni bir çağ başlattı.
Sonuç olarak, GeForce GTX 900 ve 1000 serileri, Nvidia’nın grafik kartları tarihinde önemli bir yere sahip. Bu seriler, sadece oyunlarda değil, VR, AR ve YZ gibi yeni nesil teknolojilerde de büyük bir etki yarattı.
Işın izleme ile gerçekçiliğin zirvesi
GeForce RTX serisi 2018 yılında piyasaya sürüldü ve bu seri, yapay zeka tabanlı ışın izleme (ray tracing) ve DLSS (Derin Öğrenme Süper Örnekleme) gibi yeni teknolojileri dünyaya tanıttı. Böylece kullanıcılar oyunlarda ve diğer uygulamalarda çok daha gerçekçi ve sürükleyici grafik deneyimlerine kavuştular.
RTX serisi, ışığın gerçek dünyadaki davranışlarını simüle eden ışın izleme teknolojisini kullanarak oyunlarda daha önce görülmemiş bir gerçekçilik seviyesi sunar. Bu sayede, oyuncular ışığın nesnelerden nasıl yansıdığını ve kırıldığını görebilir ve bu da oyun ortamlarına daha doğal ve gerçekçi bir görünüm kazandırır.
DLSS teknolojisi ise, yapay zekayı kullanarak oyunlarda kare hızlarını artırır. Bu sayede, oyuncular daha yüksek çözünürlüklerde ve daha yüksek ayarlarla oyun oynayabilirler. DLSS, görüntü kalitesinden ödün vermeden performansı önemli ölçüde artırabilir.
RTX Serisinin piyasaya sürülmesi, Nvidia’nın yapay zeka teknolojilerindeki çalışmalarına gerçek bir kullanıcı geri bildirimi alma çabasının önemli bir göstergesi olarak da yorumlanabilir. Oyuncular, diğer kullanıcı gruplarına kıyasla teknik konularda daha bilgili ve talepkar olma eğilimindedir ve yeni teknolojilere karşı daha açık sözlü ve eleştireldirler.
Bir şirketin metamorfozu
Büyük şirketler, günümüzün karmaşık ve değişken dünyasında rekabetçi kalabilmek için yenilikçi çözümlere ihtiyaç duyuyor. Bu noktada, Nvidia, 1993 yılındaki mütevazı görüntüsünü bir kenara kaldırarak yapay zeka ve gelişmiş yazılım hizmetleri ile öne çıkan bir isim olarak karşımıza çıkıyor. Nvidia’nın sunduğu çözümler, iş süreçlerini optimize etme, yeni ürünler ve hizmetler geliştirme ve müşteri deneyimini geliştirme potansiyeline sahip.
Nvidia, geçmişten gelen sağlam donanımsal ve yazılımsal deneyimi, yenilikçi CEO’su Jensen Huang’ın vizyonu ile birleşince yapay zeka alanında zirveye ulaşmayı başardı. Bu durum, büyük şirketlerin günümüzün karmaşık ve değişken dünyasında rekabetçi kalabilmeleri için kritik önem taşıyan yenilikçi çözümlere duyulan ihtiyacı karşılıyor.
Yüksek performanslı bilgi işlem, veri merkezi, otonom araç ve profesyonel grafik alanlarında yapılan yatırımlar, Nvidia’nın teknolojik lider konumunu sağlamlaştırmaya ve yeni pazarlarda büyümesine yardımcı oldu.
2016 yılında piyasaya sürülen Tesla V100, yapay zeka uygulamaları için özel olarak tasarlanmış ilk GPU’lardan birisiydi. Geleneksel CPU’lardan 100 kat daha hızlı ve 30 kat daha verimli olan bu yenilikçi GPU, Nvidia’nın yapay zeka alanındaki liderliğini pekiştirdi ve derin öğrenme ve makine öğrenimi gibi alanlarda önemli gelişmelere yol açtı.
Metaverse’ün gerçek kazananı
Metaverse, son yıllarda kripto ve blok zinciri girişimleri ile birlikte teknoloji dünyasının en çok konuşulan ve heyecan uyandıran konularından biri haline geldi. Bu sanal dünya konsepti, birçok şirkete yeni pazarlar ve gelir imkanları sunuyor.
Ancak, Metaverse’e giriş her şirket için kolay olmuyor. Metaverse’e adım atan birçok platform başarısızlığa uğradı. Bu platformlardan biri de Second Life’dı. 2003 yılında piyasaya sürülen Second Life, sanal bir dünya oluşturmayı ve bu dünyada avatarlar aracılığıyla etkileşime girmeyi amaçlayan bir platformdu.
Second Life, ilk yıllarında büyük bir ilgi gördü. Milyonlarca kullanıcı platformda sanal bir hayat kurdu ve birçok şirket Second Life’ta pazarlama ve reklam faaliyetleri yürüttü. Ancak zamanla Second Life’ın popülerliği azaldı. Platformdaki teknik aksaklıklar, yüksek ücretler ve karmaşık kullanıcı arayüzü gibi faktörler, kullanıcıların platformdan uzaklaşmasına neden oldu.
Second Life’ın başarısızlığı, Metaverse’e girişin her zaman kolay olmadığını ve bu platformda başarılı olmak için sağlam bir strateji ve güçlü bir teknolojiye ihtiyaç olduğunu gösterdi.
Nvidia başarısız bir platformdan nasıl kazanım elde etti?
Nvidia, Second Life’ın başarısızlığından dersler çıkararak Metaverse’e farklı bir bakış açısıyla yaklaştı. Şirket, Metaverse’i sadece bir oyun veya sanal bir dünya olarak değil, aynı zamanda yeni iş modelleri ve yenilikçi çözümler geliştirmek için kullanılabilecek bir platform olarak gördü. Bu bakış açısıyla Nvidia, Omniverse platformunu geliştirdi. Omniverse, tasarımcıların, mühendislerin ve geliştiricilerin 3D modeller üzerinde sanal bir ortamda işbirliği yapmalarını sağlayarak Metaverse’ün potansiyelini tam anlamıyla ortaya koyan bir platform. Bu platform sayesinde, sanal dünyalarda gerçek hayattaki problemleri çözmek ve yeni ürünler geliştirmek mümkün hale gelmektedir. Nvidia’nın Omniverse platformu, Metaverse’te şu an en çok tercih edilen platformlardan biridir. Şirket, bu platform sayesinde Metaverse’te kendine lider bir konum elde etmeyi başardı.
Dönüm noktası: 2023
2023 yılı, birçok yatırımcıyı şaşırtan gelişmelere sahne oldu. Küresel piyasaların genel olarak düşüş eğiliminde olduğu bir ortamda, Nvidia hisseleri rekor seviyelere yükselerek yatırımcıların gözdesi haline geldi. Peki, Nvidia’nın bu olağanüstü yükselişinin arkasındaki itici güçler nelerdi? Bu sorunun cevabını, şirketin finansal performansına, geliştirdiği yenilikçi ürünlere ve yapay zeka sektöründeki lider konumuna bakarak verebiliriz. Nvidia’nın 2023 yılındaki finansal tabloları, şirketin ne kadar sağlam bir büyüme ivmesi yakaladığını açıkça gösteriyor. Şirket, 2023’ün ilk çeyreğinde bir önceki yıla göre gelirlerini %84 artırarak 21,80 milyar dolara ulaştırdı. Bu çeyrekte net kar ise %109 artarak 8,41 milyar dolara yükseldi. Bu olağanüstü sonuçlar, yatırımcıların şirketin geleceğine dair olan güvenini pekiştirdi ve hisse senedi fiyatının yükselmesine katkıda bulundu. Nvidia, 2023 yılında yapay zeka ve Metaverse gibi alanlarda kullanılabilecek birçok yeni ürün ve çözüm piyasaya sürdü. Bu ürünler arasında, yeni nesil RTX 40 serisi GPU’lar, Omniverse platformu ve DRIVE platformu yer alıyor. Bu yenilikçi ürünler, Nvidia’nın pazar payını artırmasına ve rakiplerinden öne geçmesine yardımcı oldu.
Metaverse, sadece bir oyun veya sanal dünya değil, aynı zamanda yeni iş modelleri ve yenilikçi çözümler geliştirmek için kullanılabilecek bir platform.
Günümüzde Nvidia, yapay zeka sektörünün öncü ve lider şirketlerinden biri olarak kabul ediliyor. Şirketin geliştirdiği GPU’lar, derin öğrenme ve makine öğrenimi gibi alanlarda en çok tercih edilen işlemciler arasında yer alıyor. Yapay zekanın her geçen gün daha da yaygınlaşması, Nvidia’nın ürünlerine olan talebi de artırıyor. Bu durum, şirketin hisse senedi fiyatının yükselmesinde önemli bir rol oynuyor. Nvidia’nın 2023’teki yükselişi, tek bir faktöre bağlamak mümkün değil. Şirketin finansal performansındaki muazzam büyüme, yenilikçi ürünler ve çözümler, yapay zeka sektöründeki lider konumu, Metaverse’e yaptığı yatırımlar ve güçlü yatırımcı güveni, bu yükselişin arkasındaki itici güçler olarak sıralanabilir.
Nvidia’nın piyasa değeri, 2023 yılında 1 trilyon doları aşarak teknoloji dünyasının en değerli şirketlerinden biri haline geldi.
Zirvedeki yarış
Nvidia’nın yapay zeka donanımındaki lider konumu tartışmasız. B200 ve GB200 gibi güçlü GPU’ları, yapay zeka araştırmalarında ve geliştirmede önemli rol oynadı. Fakat bu liderlik beraberinde bir kısıtlama da getiriyor: Geliştirici bağımlılığı. Birçok geliştirici, sadece Nvidia yongalarıyla çalışan özel yazılım araçları olan CUDA’ya mahkum hissediyor. Bu durum, sektörün önde gelen isimlerine göre, kilitli bir ekosistem yaratarak geliştirici özgürlüğünü kısıtlıyor ve inovasyonu engelliyor.
Nvidia’nın hakimiyetine karşı harekete geçen bazı teknoloji devleri, bu duruma karşı koymak için güçlerini birleştirdi. Intel, Google, Arm, Qualcomm ve Samsung gibi şirketlerden oluşan Unified Acceleration Foundation (UXL), açık kaynaklı bir yazılım platformu geliştirmeyi amaçlıyor. Bu platformun amacı, Nvidia’nın CUDA platformuna bir alternatif sunmak ve yapay zeka geliştiricilerine daha fazla seçenek sunmak. Rekabet, her zaman yeniliğin itici gücü olmuştur. Farklı şirketler ve platformlar arasındaki rekabet, daha iyi ve daha ulaşılabilir çözümler geliştirilmesini sağlar. UXL’in Nvidia’ya rakip olması da bu prensibi doğruluyor. UXL’in açık kaynaklı platformu, Nvidia’yı inovasyona teşvik edecek ve yapay zekanın daha hızlı gelişmesine katkıda bulunacak.
Metaverse
- Nvidia, Omniverse platformunu geliştirmeye ve genişletmeye devam edecek. Omniverse, tasarımcıların ve mühendislerin 3D modeller üzerinde sanal bir ortamda iş birliği yapmalarını sağlayan bir platformdur.
- Şirket, Metaverse’te yeni deneyimler ve uygulamalar geliştirmek için diğer şirketlerle de iş birliği yapacak.
- Nvidia, Metaverse’in altyapısını oluşturmak için veri merkezi çözümleri ve ağ teknolojileri geliştirecek.
Oyun
- Nvidia, yeni nesil oyun GPU’ları piyasaya sürecek. Bu GPU’lar, daha gerçekçi grafikler ve daha sürükleyici oyun deneyimleri sunması bekleniyor.
- Şirket, oyun geliştiricilerine yeni araçlar ve kaynaklar sağlayarak oyun geliştirmeyi kolaylaştıracak.
- Nvidia, bulut oyun ve e-spor gibi yeni oyun pazarlarında da yatırımlar yapacak.
Yapay zeka
- Nvidia, yapay zeka uygulamaları için özel olarak tasarlanmış yeni nesil GPU’lar üzerinde çalışıyor. Bu yeni GPU’ların daha yüksek performans ve verimlilik sunması bekleniyor.
- Şirket, yapay zeka yazılım platformlarını geliştirmeye ve genişletmeye de devam edecek. Bu platformlar, geliştiricilerin yapay zeka uygulamaları oluşturmasını ve dağıtmasını kolaylaştıracak.
- Nvidia, yapay zekanın sağlık, finans ve imalat gibi çeşitli sektörlerde benimsenmesini hızlandırmak için yatırımlar yapacak.
Veri merkezi çözümleri
- Nvidia, yapay zeka ve diğer veri yoğun iş yükleri için özel olarak tasarlanmış yeni nesil veri merkezi GPU’ları piyasaya sürecek.
- Şirket, veri merkezi altyapısını optimize etmek için yazılım ve araçlar geliştirecek.
- Nvidia, bulut sağlayıcılar ve diğer veri merkezi operatörleriyle iş birliği yaparak veri merkezi çözümlerinin benimsenmesini artıracak.
Tüm bunların ışığında şunu söyleyebiliriz: Nvidia’nın hikayesi, girişimcilik, inovasyon ve vizyonun büyük bir başarıya ulaşılabileceğinin mükemmel bir örneği olarak karşımızda duruyor.
Bu yazı Digital Report Dergisinin 19. sayısında yayınlanmıştır.