Dijital 46’lıklar
Geçtiğimizin yılın sonlarına doğru Mark Zuckerberg’in kısa bir bilimkurgu filmi tadında hazırlanmış sunumu ile bir anda dünyadaki bütün medya organlarının üfleyerek şişirmeye başladığı Metaverse balonu genişlemeye devam ediyor. Yaklaşık 18 yıl önce işim gereği bu neymiş acaba diye girdiğim “Second Life” ve oyuncuların rüyalarını süsleyen “World of Warcraft” gibi yapımlarla kıyaslayınca geleceğin evreni diye pazarlanan Decentraland ve benzeri platformlar istemsizce gülmeme neden oluyor. Hayır, yanlış yazmadım, 18 yıl önce!
“Hakiki Metaverse benim!” nidalarıyla cafcaflı pazarlama kampanyaları yürüten bazı platformlar, kendi çıkardıkları kripto paraların, binlerce ileri görüşlü yatırımcının portföyüne girmesini sağlamış görünüyorlar. Bazı yatırımcılar ise gelecekte milyon dolar edeceğinden emin oldukları bazı muhteşem sanal arazilere şimdiden binlerce dolar ödediler ve büyük vurgunu yapacakları günü sabırsızlıkla bekliyorlar. Maymunlu NFT’lere çuvalla para dökenler de sanırım aynı tayfa.
Peki, yani Metaverse bir palavra mı? Kısa cevap; hayır. Uzun cevap olarak ise şu an satın alınan hayallerin gerçek olması için önümüzde çok uzun bir yol var diyebilirim. Ayrıca işin temelinde yer alan VR gözlüklerin rahatsızlık vermeden uzun süre kullanılabilir hale gelmesi için teknolojik bir sihire ihtiyacımız var.
Şu an kendi sanal dünyalarını yaratmaya ve arada bolca para kazanmaya çalışan Metaverse platformlarının ileride birbirleri ile etkileşim kurabilecek duruma gelmesi oldukça muhtemel görünüyor. En basitinden birbirleri arasında farklı birimlerde kripto para ve NFT alışverişi yapabilecek olmaları kesin gibi. 1 Haziran 2022’de duyurulan Metaverse Standards Forum ile her gün bir yenisi çıkan Metaverse projelerinin ortak bir dil konuşabilmesi için ilk adım da atılmış oldu. Kurucu üyeleri arasında; Meta, Microsoft, Nvidia, Adobe, Alibaba, Epic Games, Huawei, IKEA, Qualcomm ve Sony gibi devler olduğunu göz önünde bulundurursak, beklentiyi karşılayacak güce sahip olduklarını rahatlıkla söyleyebiliriz. Bununla birlikte Zuckerberg’in Metaverse’ü anlattığı kısa filmden etkilendiyseniz size kötü bir haberim var. Ona biraz olsun benzeyecek bir şey için bile daha uzun yıllar beklemeniz gerekecek.
Sağlam kafa, sağlam avatarda bulunur
Hayat sorumluluklarla, stresle ve zorluklarla doludur. Kısa bir süre de olsa tüm sorunlardan uzaklaşabilmemizi vadeden her şeye kollarımızı açmaya oldukça yatkınız. Kitap okumak, film izlemek, TikTok videolarına düşmek, bir dizinin bütün bölümlerini uykudan bayılana kadar arka arkaya izlemek ve tabii ki oyun oynamak ulaşması en kolay kaçış rotalarımız. Önümüzdeki iki yıl içinde VR gözlüklerle doğru düzgün entegre olabilmiş Metaverse platformlarının ilk örnekleri oyunlar olacak. Dolayısıyla hayatın tatsızlıklarından uzaklaşmanın her zaman en kestirme yolu olan oyunlar artık daha önemli bir misyonu da üstlenebilecek: hayatın ta kendisi olmak!
Dijital teknolojilerle çok uzun süre geçirmenin psikolojik etkileri üzerine yapılmış pek çok çalışma mevcut. En kötü senaryolarda depresyon, halüsinasyonlar ve sanrılar raporlanıyor. Ancak işin içine VR gözlüklerin girmesi, gerçek ile sanal arasındaki algı çizgisini de iyice bulanıklaştıracak gibi görünüyor. Bu işe kafa yoran uzmanlar da dahil olmak üzere kimse ne ile karşılaşacağımızı bilmiyor. Henüz bunu söylemek için erken diyebilirsiniz ama muhtemelen 2023 sonuna kadar en az bir platformda avatarınızı tasarlamış olacaksınız. Psikologlara göre avatarımızı ne kadar gerçeğe yakın tasarlarsak sanal dünyada akıl sağlığımızı o kadar iyi koruyabiliyoruz. Aksi durumda gerçeklik algımız kırılıyor ve hoş geldin şizoid kişilik bozuklukları, anksiyeteler. Kesin bilgi değil ama şimdilik yayabiliriz. Hayatınızdaki her şeyin önemi, sizin ona verdiğiniz önem kadardır. Sanal olanın önemi gerçek olanı iç dünyanızda geçerse, sizin için hangisi daha gerçek olur?
Bu yazı Digital Report Dergisinin 14. sayısında yayınlanmıştır.