Üretken yapay zeka, siber tehditlerin korkutucu bir evrim geçirmesine sebep oldu. Kötü niyetli aktörler artık kuruluşların güvenlik duruşlarındaki savunmasız noktaları istismar etmek için yapay zekanın kabiliyetlerinden faydalanıyor. Neyse ki üretken yapay zeka siber güvenlik mücadelesinin aydınlık tarafı için de önemli kabiliyetler sunuyor; kuruluşlara güvenlik süreçlerini iyileştirme ve savunmalarını sağlamlaştırma şansı veriyor.
Karanlıktan aydınlığa
Siber korsanlar repertuvarlarına yeni numaralar ekledikçe, siber güvenlik ekiplerinin de daha hızlı hareket etmesi gerekiyor. Eskiden analiz edilmesi mümkün olmayan miktarda büyük veriyi analiz eden ve anomalileri saptayan üretken yapay zeka, riskleri daha somut sorunlara dönüşmeden tespit edebiliyor ve tehditleri ortaya çıktıları gibi yakalıyor.
Güvenlik alanında en gelişmiş yapay zeka ve otomasyon yeteneklerine sahip şirketlerin elde ettikleri güvenlik yatırımı getirisi diğer şirketlere kıyasla yüzde 40 daha yüksek.
Siber saldırganlar sızma girişimlerinin hızını ve ölçeğini artırırken, iş dünyası ve kamu kuruluşları siber personel eksikliği, sınırlı bütçeler ve zaman kısıtlamalarıyla mücadele ediyor. Bununla birlikte, yapay zekanın güvenlik ve otomasyon alanında kaydettiği gelişmeler, siber güvenlik mücadelesine denge getiriyor. Artık kurum ve kuruluşlar, yapay zekanın kabiliyetlerini kullanarak geleneksel imkansızlıkların etkilerini ve bunların siber güvenlik duruşlarında meydana getirdiği zafiyetleri giderebiliyor.
Dönüştürücü operasyonel kazanımlar
Güncel araştırmalar, güvenlik için yapay zeka ve otomasyon teknolojilerini kullanan kuruluşların dönüştürücü operasyonel kazanımlar elde ettiğini gösteriyor. Bu güç artırıcı teknolojiler sayesinde, şirketler siber vakaları daha hızlı bir şekilde tespit edip müdahale edebiliyor ve bu da kötü niyetli teşebbüslerin onlara olan maliyetini ve etkisini önemli ölçüde azaltıyor.
IBM tarafından paylaşılan verilere göre, güvenlik yapay zekası ve otomasyon teknolojilerini tam olarak devreye alan kuruluşlar, halihazırda veri ihlallerinin ortalama maliyetlerini 3 milyon dolar azalttı. Bu teknolojilerin sağladığı kabiliyetler, kuruluşlara aynı zamanda önemli zaman tasarrufları da sağlıyor. Örneğin, daha önce bir siber olayı tespit etmesi 230 gün süren bir kuruluş, güvenlik yapay zekası ve otomasyonuyla bu süreyi 99 güne kadar kısaltabiliyor.
Güvenlik yapay zekası ve otomasyon yetenekleri, güvenlik operasyonları hakkındaki fikirlerimizi de değiştiriyor. Güvenlik yetenekleri tasarım aşamasına dahil edildiğinde, güvenlik kontrolleri otomatik hale geliyor. Bu da güvenlik kontrollerini birer sürtünme kaynağından otonom güven kaynaklarına dönüştürüyor. Daha yüksek güven seviyelerinde çalışmak, kurum ve ekosistem seviyesinde yeni verimlilik ve değer fırsatlarının yakalanmasını mümkün kılıyor.
Üretken yapay zekanın güvenlik ve güvenliğin otomasyonu yetenekleri, geleneksel olarak yetersiz kalan siber güvenlik yeteneklerinin artırılması için önemli bir fırsat sunuyor. Siber güvenlik operasyonel kapasitesini üretken yapay zekayla artırmanın püf noktası ise kurum içerisinde halihazırda sahip olunan siber uzmanlıktan ve tecrübelerden yararlanmak olarak öne çıkıyor.
Güvenlik yapay zekası ve otomasyon kabiliyetlerine yatırım yapmanın güvenliğin ötesinde iş performansına da olumlu etkileri olduğu ortaya çıkmaya başladı. IBM’in paylaştığı verilere göre operasyon yöneticilerinin yüzde 66’sı, siber güvenliği gelir artırıcı bir unsur olarak görüyor. Bunun en somut kanıtı ise en olgun siber güvenlik kabiliyetlerine sahip olan şirketlerin son beş yılda ilkel güvenlik kabiliyetlerine sahip rakiplerinden yüzde 43 daha fazla büyümüş olmaları.
Mükemmel çift: Yapay zeka ve güvenlik
Üretken yapay zeka, siber güvenlik süreçlerini hızlandıran bir araç olarak kullanılabilir. Bu teknoloji, tekrarlayan ve zaman alıcı görevleri otomatize ederek, güvenlik ekiplerinin daha karmaşık ve stratejik konulara odaklanmasını sağlıyor. Ayrıca tehditleri tespit ve analiz etmek gibi yeteneklere sahip olması sayesinde kurumlara geçmiş olaylardan ders alarak müdahale stratejilerini gerçek zamanlı olarak iyileştirme kabiliyeti kazandırıyor.
Üretken yapay zekanın iş dünyasına sunacak ve onlara kazandıracak çok şeyi var. CEO’lar bu nedenle üretken yapay zekayı organizasyonlarına hızla ve geniş kapsamlı şekilde kazandırmak için baskı altında. Ancak her yıkıcı teknolojide olduğu gibi burada da teknolojiyi belirli ölçüde esneklik oluşturmak için kullanmak önem arz ediyor. Yöneticiler bu sayede yalnızca üretken yapay zekanın risklerini azaltmakla kalmayacak, aynı zamanda onun kuruluşları için faydalı olmasını sağlayabilecek.
Yöneticilerin yüzde 84’ü geleneksel çözümler yerine üretken yapay zeka tabanlı güvenlik çözümlerini önceliklendirmeyi planlıyor.
IBM’in Mayıs 2023 tarihli araştırmasına göre, yöneticilerin yarısından fazlası (yüzde 52), bu teknolojinin kaynakları, kapasiteyi ve becerileri daha etkin bir şekilde kullanmalarına yardımcı olacağını belirtiyor. Öte yandan yöneticilerin yüzde 92’si üretken yapay zekayı benimsedikçe, siber güvenlik iş gücünü değiştirmek yerine genişletme veya iyileştirme olasılıklarının daha yüksek olduğunu düşünüyor.
Ortaya çıkan üretken yapay zeka araçları, ekiplerin karmaşıklığı azaltmasına ve en önemli şeylere odaklanmasına yardımcı oluyor. Yöneticilerin yüzde 84’ünün geleneksel siber güvenlik çözümleri yerine üretken yapay zeka siber güvenlik çözümlerine öncelik vermeyi planlamasının nedeni de bu olsa gerek.
Üretken yapay zeka siber güvenli alanında uygulandığında, kurumsal ekosistemin geneline yayılan bir çarpan etkisi yaratabilir. Yöneticilerin yüzde 84’ü açık inovasyonun ve ekosistemlerin gelecekteki büyüme stratejileri için kritik olduğuna inanıyor. Bu liderler, inovasyonu ve büyümeyi destekleyen ilişkiler geliştirirken, çoğunun üretken yapay zekanın önümüzdeki iki yıl içinde bulut ortamlarında (yüzde 59) ve işletme genelinde (yüzde 62) ekosistem ortakları seçimlerini etkileyeceğini düşündükleri görülüyor.
Teknoloji ile değişen spor, ruhunu koruyabilecek mi?
Üretken yapay zeka olgunlaştıkça, riskleri giderek azaltacak ve değer sunma potansiyelini de artıracak. Hem risk yönetimi hem de esneklik konusunda geniş yeteneklere sahip şirketler, bu yeni teknolojiyle daha hızlı ilerleyebilecek ve gelecekteki büyüme ivmelerini sürdürmek için daha iyi pozisyon alabilecekler.
Bu yazı Digital Report Dergisinin 18. sayısında yayınlanmıştır.