Bu gezegende 3,5 milyar insan günde 2 doların altında bir gelirle yaşamlarını idame ettirmek durumunda. Öte yandan Oxfam verilerine göre dünyadaki en zengin 32 kişinin toplam serveti 3.5 milyar insanın gelirinin çok üstünde!
Ve doğal olarak akşamları aç uyumak durumunda olan, elini yüzünü yıkayacak suya erişimi olmayan, tuvaletleri olmayan, yoksulluğun sağlık ve eğitim gibi insanlığın temel ihtiyaçlarını unutturduğu dünyamızı el birliği ile yüz yıl içinde bu hale getirdik. Şimdi “çöplerimizi ayrıştırmanın” çok da ötesine geçemeyen “sürdürülebilirlik masalları” ile pansuman yapmaya çalışıyoruz, ancak iklim krizini yönetemeyeceğimiz gerçeği bir kâbus gibi üzerimize çökmüş durumda.
Bir yanda Mars’a arka arkaya indirilen Roverlarla başka gezegenlerde yaşam arayışı ile teknolojinin erişebileceği boyutlara cep telefonumuzdan tanık olurken yapay zekâ temelli teknolojiler neden insanlığın kendini “çaresiz” gibi hissettiği burnumuzun ucundaki sorunlara çözüm üretemiyor?
Sadece Batılı yaşam tarzına öykünme gerekçeleri yok
Şöyle bir soru dolaşıyor zihnimde; dünya nüfusunun yarısına tekabül eden toplumların içinde bulunduğu koşullar tüm insanlık için ciddi bir tehdit oluşturuyor.
Mars’ta Rover dolaştıracak teknolojiye erişmiş olan yetkinliklerimiz neden bu tehdidin ortadan kaldırılmasına yönelik bir iş modeli ile buluşamıyor?
Kısacası; inovasyon ve girişimcilik kimliğinin yeni adresi kitlesel göçlerin kök nedenlerini ortadan kaldırmaya yönelik alanları teknoloji ile buluşturamaz mı?
Teknolojinin çarpan etkisinin yüksek gücü ile başta eğitim, sağlık, ilaç, gıda ve enerji konularında “yerinde çözüm” odaklı stratejilerin Mars’ta Rover dolaştırmaktan daha öncelikli olduğunu düşünenlerdenim.
Bu göçlerin arkasında hepimiz biliyoruz ki sadece Batılı yaşam tarzına öykünme gerekçeleri yok. O insanlar ait oldukları topraklarda yaşamın tükenmişliğine tanık olduklarından aynı zamanda geleceklerini de tükettiklerini düşünüyorlar.
Teknolojinin çarpan etkisinin yüksek gücü ile başta eğitim, sağlık, ilaç, gıda ve enerji konularında “yerinde çözüm” odaklı stratejilerin Mars’ta Rover dolaştırmaktan daha öncelikli olduğunu düşünenlerdenim. Yani Palo Alto’daki teknoloji geliştiriciler “eğiticilerin eğitimi” gibi tasarımla yoksul ülkelerin insanlarının kendi temel sorunlarının çözümünde hem teknoloji ve istihdam sağlayıcı modellemelerle hatırı sayılır iyileştirme alanları yaratabilirler. Bunun bir örneğini özellikle Afrika ülkelerindeki köylerde su bulmak için açılan kuyular sayesinde suya ve dolayısıyla hijyen şartlara kavuşan milyonlarca insan özelinde yaşıyoruz.
Sivil toplumu temsil eden Batılı gönüllülerin yerel halkla elele verdikleri bu projeler çok ileri teknolojiler kullanılmasa bile somut sonuçları nedeniyle övgüyü hak ediyor.
Bu tasarımlar ilaç üretiminden, sağlık hizmetlerinin sunulmasına, tarım alanlarının iyileştirilmesine, okul öncesi eğitimden üniversite öğrenimine kadar yaygınlık gösterebilecek bir kapsama ulaştırılabilir.
İyi bir stratejik planlama, gerçekçi bir zamanlama ve doğru önceliklendirmeler ile tüm insanlığın geleceğini karartan bu kara tabloda iyileştirmeler sağlanabilir. Finansmanı dert değil; 32 kişiden bir şekli ile temin ederiz!
Bu yazı RepMan İtibar Araştırmaları Merkezi Kurucu Başkanı Salim Kadıbeşegil tarafından yazılmış ve Digital Report Dergisi 8. sayısında yayınlanmıştır.