Veri merkezlerini birçok açıdan değerlendiren TIER 3 sertifikası, bu konuda dünya çapında kabul gören belki de tek sertifika. Türkiye’de de TIER 3 sertifikalı şirketlerin sayısı her geçen gün artıyor
Endüstri dünyasında standartlar büyük önem arz etse de, bilişim dünyasına bu duruma pek rastlamıyoruz. Çünkü “bacasız sanayii” olarak adlandırılan bu sektörde birçok alanda verileri ölçmek pek kolay olmuyor. Bu da standartları belirlemeyi ve uygulamayı zorlaştırıyor. Fakat son dönemde bilişimin tüm dünyada çok hızlı büyüyen bir pazar haline gelmesi, kabul gören standartların da artmasını sağladı. Henüz ISO gibi çok bilinen ve kabul gören standartlar olmasa da bazı firmalar belli standartlara uymaya başlamış durumda. Bu konuda da kendilerini övmeyi, sertifikalarından bahsetmeyi sevdiklerini söyleyebiliriz.
Bilişim sektörünün en önemli elemanlarından biri olan veri merkezleri için de bazı standartlar mevcut. Bunlar arasında en çok kabul gören ise TIER sertifikaları. Uptime Institute tarafından verilen bu sertifikalar veri merkezlerini; uygulama, yönetim ve tasarım konusunda değerlendiriyor. Değerlendirme sonunda belli değerleri yakalayan firmalar da derecelerine göre TIER sertifikası almaya hak kazanıyor.
TIER Sertifikalarının Kapsamı ve Seviyeleri Neler?
TIER sertifikaları aslında veri merkezini ölçmeyi hedefleyen bir yapıya sahip. Veri merkezlerinde farklı değerler ön plana çıktığından ölçüm sonuçlarını değerlendirmek de kişiden kişiye göre değişebiliyor. Bu sebeple veri merkezi standartları üzerine yapılan tartışmalar çoğu zaman sonuçsuz kalıyor. TIER sertifikaları da halen tartışılır olmasına rağmen basit ve efektif yapısıyla en geniş anlamda kabul gören standart konumunda.
TIER sertifikasını veren kuruluş olan Uptime Instıtute, öncelikle şirketlerin kalibresini belirliyor. Çünkü veri merkezlerine ölçeğe göre değerler ve önem arzeden noktalar değişebiliyor. Bu sebeple TIER sertifikasında bir derecelendirmeye gidilmiş. 1’den 4’e kadar sıralandırılan süreç, farklı büyüklükleri ve yedekli yapıları değerlendiriyor. Böylece veri merkezinin büyüklüğü, güvenilirlik oranı, tasarımı ve yönetimi belirli bir ölçek çerçevesine sahip oluyor. Yeni açılan ve kritik öneme sahip merkezler birbirlerinden ayrılıyor.
Kısaca değinmek gerekirse TIER sertifikaları şu şekilde derecelendiriliyor:
TIER 1: Bu değerlendirme, henüz kritik öneme sahip olmayan sistemler için yapılıyor. Bu sebeple yedeği bulunmayan, kaynak konusunda tek bir yola sahip olan sistemler bu değerlendirmeye alınıyor. Bir veri merkezinin TIER 1 sertifikası alabilmesi için; tek bir güç ve soğutma yoluna sahip olması, atıl sisteminin bulunmaması ve öngörülen ayakta kalma oranının %99,671 olması gerekir. Bu değerleri artık en küçük veri merkezlerinde bile gördüğümüz için genelde TIER 1 sertifikasını almak pek bir anlam ifade etmez. Günümüzde bu standartları sağlayamayan veri merkezleri, yaşamıyor demektir.
TIER 2: Bu seviye TIER 1 için gerekli özellikleri sağlamanın yanı sıra yedek sistemleri gerektirir. Sistemin sorun yaşaması olasılığına karşılık yedek bileşenler ve sistemler bulundurulmalıdır. Yani bir şirketin TIER 2 sertifikasına sahip olabilmesi için: tek bir güç ve soğutma yolu, yedek bileşen ve sistemler, %99.741 ayakta kalma oranına sahip olması yeterlidir. Bu özellikleri sağlayan sistemleri sayısı bir hayli fazladır ve TIER 2 sertifikası almak çok da zor değil.
TIER 3: Daha önceki iki seviyenin tüm özelliklerine ek parametler ekleyen TIER 3 sertifikası, sektörde en sık görülen sertifika seviyesidir diyebiliriz. Büyük şirketler bu sertifikanın gerektirdiği şartları sağlayabilir ve bu sebeple genelde büyük veri merkezleri bu sertifikaya sahiptir. TIER 3 sertifikası alabilmek için birden fazla güç ve soğutma yolu gereklidir. Bunlardan biri kullanımda biri de yedek olarak bekletilir. Yedek güç ve soğutma sayesine altyapı çalışmaları için sistemin kapatılması gerekmez. Sistem için hazırda yedek bileşenler bulundurulmalı ve sistemin ayakta kalma oranının %99.982 olması gerekmektedir. TIER 3 sertifikası alan şirketler bunu bir prestij simgesi olarak sergilemektedir.
TIER 4: Tüm seviyelerin birleşimi olan bu sertifikayı almak bir hayli zor. Oldukça büyük yatırımlar gerektirdiğinden sadece büyük şirketler bu sertifikaya aday olabiliyor. Ancak bazı şirketler enerji verimliliği sebebiyle bu sertifika için yatırım yapmamayı tercih ediyor. TIER 4 sertifikası alabilmek için veri merkezinin birden fazla güç ve soğutma yoluna sahip olması ve bunların tümünün herhangi bir anda kullanılabilir olması gerekir. Böylece sistem her an 0 hata toleransıyla çalışır. Sistem için yedek bileşenler bulundurulmalı ve sistemin ayakta kalma oranının %99.995 olması gerekir. TIER 4 için kusursuz bir veri merkezi yapısı gereklidir.
TIER Sertifikalarını Hangi Kurumlar Veriyor?
TIER sertifikaları Uptime Instute tarafından belirlenen standartlar üzerine kurulmuştur. Bu sebeple TIER sertifikası veren en bilinen kurum Uptime Instute’dur. Ancak bazı farklı kurumların da Uptime Institute’un yapısı üzerine kurdukları sertifika sistemleri vardır. Çok kabul görmemekle birlikte bu sertifikalar da sektörde adını duyurmuştur.
Uptime Institute, sertifika için gerekli çalışmaları kendisi yapabildiği gibi bazı danışmanlık firmalardan da yardım alabiliyor. Dünya çapında birçok ülkede bu sertifika için başvuran şirketler bulunduğundan genelde global danışmanlık ve donanım firmaları Uptime Instute için çalışmalar yapmakta. Bunlar arasında HP, IBM gibi firmalar bulunuyor.
TIER 3, Bir Sektör Standardı Haline Gelebilecek mi?
Şirketler, veri merkezleri için TIER 3 sertifikası almak konusunda oldukça istekli. Özellikle büyük şirketler bu sertifikaya inanmış gibi görünüyor. Ancak halen sektörde bu sertifikalar konusunda çekimser olan insanların sayısı hiç de az değil. Sertifikanın avantajlarına inanmayan yöneticiler olduğu gibi standartları eleştirenler de var. Eleştiriler genellikle ölçümlemelerin halen net olmadığı konusunda yoğunlaşıyor. Bu sertifikalar başka kuruluşlar tarafından da verildiği için standartlar aslında pek de “standart” olmayabiliyor. Bu sebeple sertifikayı veren kurum da önem arz ediyor. Ayrıca sertifikanın Network mü yoksa fiziksel altyapı katmanına mı verildiği de tartışma konusu.
Bazı IT uzmanları ise TIER sertifikalarının hızlı değişen ve yenilenen sektörde anlamını yitirdiğini düşünüyor. Bu uzmanlar sertifikasyon konusuna karşı olmamakla birlikte daha detaylı ve isabetli veriler sunan standartlar geliştirilmesi gerektiğini savunuyor.
İşin bir de zorunluluk boyutu var. Büyük şirketler sertifikalara inanırsa yatırımı yapıyor. Ancak küçük ve orta ölçekli şirketler için durum böyle değil. Bu şirketler genelde zorunlu olan sertifikaları alma yoluna gidiyor. Diğer sertifikalar da biraz keyfi oluyor. Dolayısıyla yasa ile zorunlu kılınmayan standartların sektörde yerleşmesi bir hayli zor. Fakat TIER sertifikalarının yapısın baktığımıza da yasa ile zorunlu kılınmak için fazla yüzeysel kaldığını görüyoruz. Dolayısıyla bu konuda gelecek yıllarda daha kapsamlı standartlara ihtiyaç doğabilir.
Veri Merkezleri için Başka Hangi Standartlar Öne Çıkıyor?
TIER sertifikaları dışında veri merkezlerini hedef alan birkaç sertifika programı daha mevcut. Bunlar genelde TIER sertifikalarında bulunmayan enerji verimliliği konusuna yöneliyor. Nitekim sektörün yükselen “Green IT” trendini de hesaba katınca enerji konusunda her geçen gün daha da önem kazanıyor.
Bu konuda öne çıkan sertifikaların başında Leadership in Energy and Environmental Design (LEED) ve ASHRAE geliyor. ASHRAE, Uptime Instute ile de ortak çalışmalar yaparak özellikle geçtiğimiz yıl etkili çalışmalar yaptı. Özellikle enerji tüketimi ve verimlilik konusunda en öne çıkan sertifikalardan biri ASHRAE. LEED ise tümüyle çevreciliği bir bütün olarak ele alan bir sertifika programı. Bu sebeple ilk etapta veri merkezleri için uygun bir program olmadığı düşünülüyordu. Fakat son dönemde bu düşüncede bazı yumuşamalar oldu. LEED sertifikası almak için çalışmalar yapan veri merkezleri bulunuyor. Dolayısıyla özellikle verimlilik konusunda farklı sertifika programları da önplana çıkmaya başlıyor. Ancak bu konuda henüz TIER kadar popüler programlar bulunmuyor.