En basit haliyle dijital cüzdanları, bireylerin ve işletmelerin elektronik olarak işlem yapmalarını sağlayan online bir hizmet olarak tanımlayabiliriz. Dijital cüzdanlar hız, maliyet, kolaylık, zaman tasarrufu, güvenlik ve çok kanallı erişilebilirlik açısından kullanıcılara kolay bir ödeme deneyimi yaratıyor.
FIS’in 2024 yılına kadar dünya çapındaki tüm e-ticaret ödemelerinin yarısından fazlasını dijital cüzdanlardan oluşturacağını öngören raporuna göre, dijital cüzdan tabanlı işlemlerin kullanımı 2020’de dünya çapında %7 oranında arttı. Ülkemizde de mevcut cüzdan uygulamaları ve yeni çıkacak olan dijital cüzdanlar göz önüne aldığımızda yakın gelecekte bu alanda çok büyük rekabetlerin yaşanacağı ve sisteme erken dahil olup en iyi deneyimi, faydayı sunan ve rakiplerinden farklılaşan dijital cüzdanların hayatına devam edebileceğini söyleyebiliriz.
Bir kişinin finansal alışkanlıklarını değiştirmek hiç kolay değilken bir yandan da pazarda pek çok farklı seçenek ve çözüm olunca kullanıcılar açısından seçim yapmak iyice zor hale geliyor. Kullanıcıların bir kısmı araştırıp kendine uygun çözümleri bulurken bir kısmı da düzenlenen kampanyalardan dolayı geçici kullanıcılar haline gelerek kampanya bitimlerinde ilgili ürünü de kullanmayı bırakarak mevcut finansal alışkanlıkları ile devam etme eğiliminde oluyorlar. Şüphesiz bir kişinin yeni çıkan bir dijital cüzdanı kullanması ve hayatının bir parçası haline getirmesindeki motivasyon kaynaklarının başında temel bir problemini çözmesi geliyor. Dijital cüzdanların çözdükleri problem; ödemeyi kolaylaştırmak, kullanıcıya ve/veya işyerine zaman kazandırmak, düzenli yaptıkları alışverişlerde ekstra faydalar sağlamak olabilir. Ancak burada kritik nokta kullanıcıların daha doğrusu hedeflenen kullanıcıların ortak problemini tanımlamaktan geçiyor.
Dünyada belirli pazar segmentlerine odaklanmış pek çok başarılı cüzdan örneği olduğunu görüyoruz. Örneğin çevreye duyarlı tüketiciler için Aspiration (lansmanından bu yana yaklaşık 1 milyon müşterisi olan), Ando ve Greenpenny gibi fintech’ler iklim değişikliğiyle mücadele etmek üzerine çalışıyorlar. Ürün tekliflerini, çevre dostu politikalara sahip firmalardan yapılan alışverişlerde geri ödeme ve yenilenebilir malzemelerden veya geri dönüştürülmüş plastiklerden yapılmış banka kartları gibi özelliklerle kişiselleştiriyorlar.
Önemli nokta ortak finansal ihtiyaçları saptayabilmek
Nerve, müzisyenlerin bankacılık ihtiyaçlarına hizmet ederken Simba göçmenlere finansal hizmetler sunuyor. Düzenli geliri olmayan, kredi ve sağlık sigortası çözümlerine ihtiyaç duyan, vergi konularında çözüm ve destek arayan gig ekonomisine çözümler sunan Qwil, Oxygen de benzer örnekler arasında. Ron Shevlin bu fintech’leri “topluluk fintec’hleri (community fintechs)” olarak tanımlıyor.
Burada önemli nokta ortak finansal ihtiyaçları saptayabilmek için hedef kitleyi oluşturacak toplulukları (community) iyi saptama gereksinimi. Ortak ihtiyaçları bulunmayan bir hedef kitlesi olduğunda sunulan hizmetler çok geniş kapsamlı oluyor, bu da müşteri edinim ve müşteriyi içeride tutma maliyetlerini çok arttırıyor. Sınırlı ve iyi tanımlanmış bir toplulukta ortak ihtiyaçlara odaklanıldığında ise ilgili topluluklarının finansal veya finans dışı ihtiyaçlarını daha iyi anlamak mümkün hale geliyor. Spesifik topluluklara hizmet vermenin bir başka önemli katkısı da kuşkusuz aynı topluluğa hizmet veren farklı sektörler ile iş birlikleri yapma imkanlarını beraberinde getirerek yeni iş modelleri yaratabilme fırsatı. Hatta bu şekilde bir ekosistem yaratma olanağı.
Dijital cüzdanların hayatımızda giderek çok daha fazla yer alacağına ve nakitten pay almaya devam edeceğine şüphe yok. Sadece bir, iki sene içerisinde tüm dünyada en çok tercih edilen ödeme yönteminin dijital cüzdan olması beklenirken bu hizmeti verecek kurumların fark yaratacak ürünler geliştirirken belirli kitlelere odaklanma konusunu da değerlendirmeleri yoğun rekabetin yaşanacağı pazarlarda önemli olacak.
Bu yazı Digital Report Dergisi 13. sayısında yayınlanmıştır.