Türkiye Yapay Zeka İnisiyatifi’nin (TRAI) 126 kurumun katılımıyla hazırladığı araştırmaya göre, yapay zekayı aktif olarak kullanan şirketlerin oranı yüzde 15,2’ye, beş ve üzeri proje yürüten kurumların oranı yüzde 32,8’e ulaştı.
Araştırmaya göre, Türkiye’deki şirketlerin yüzde 37,6’sı yapay zekayı yönetim kurulu düzeyinde onaylanmış bir stratejiyle ele alıyor. Yapay zekanın stratejik olarak en çok “operasyonel verimliliği artırma”, “maliyet düşürme” ve “karar destek sistemlerini güçlendirme” amacıyla konumlandırıldığı belirtildi. Dedike yapay zeka ekibine sahip kurum oranı yüzde 15,2’ye yükseldi. Bu ekiplerin yüzde 42’si 4 ila 10 kişiden oluşuyor.
TRAI raporu, Türkiye’de üretken yapay zeka (GenAI) alanında önemli bir hareketlilik yaşandığını ortaya koydu. Şirketlerin büyük bölümü içerik üretimi, kurumsal eğitim, müşteri iletişimi, kodlama ve raporlama gibi alanlarda üretken yapay zekayı test ediyor. Kurumların yüzde 80’i OpenAI, yüzde 44’ü Microsoft Copilot ve yüzde 42’si Google Gemini modellerini tercih ediyor.
Ajan tabanlı yapay zeka sistemleri, Türkiye’de yeni bir dönemin habercisi olarak öne çıkıyor. Henüz erken aşamada olan bu alanda, şirketlerin yarısından fazlası pilot projeler yürütüyor veya kavramsal kanıt (PoC) çalışmaları gerçekleştiriyor. Kurumların en çok tercih ettiği platformlar arasında Microsoft Copilot Studio, LangChain ve Google AI Agent Builder yer alıyor.
Araştırma, kurumların yapay zeka dönüşümünde en çok zorlandığı üç alanı yetenek (yüzde 58), bütçe (yüzde 57) ve kurum kültürü (yüzde 55) olarak sıraladı. Katılımcıların en çok desteğe ihtiyacı duyduğu konular “doğru kullanım alanlarını belirleme”, “uygulama ve geliştirme süreçlerini yönetme” ve “organizasyonel adaptasyon” oldu.
Kurumların büyük çoğunluğu yapay zeka projelerinde Microsoft Azure altyapısını kullanıyor; bunu Google Cloud ve AWS izliyor. Hibrit modellerin artması, bulut tabanlı çözümlerle birlikte yerel altyapıların da etkin biçimde değerlendirildiğini gösteriyor. TRAI Kurucusu Halil Aksu, Türkiye’nin yapay zeka yolculuğunda hâlâ gelişim alanları olduğunu, potansiyelin büyük olduğu ancak vizyoner liderliğe ihtiyaç duyulduğunu belirtti.




