Think Aloud araştırma şirketinin son dönemde yaptığı araştırmalar, annelerin çocuklarının Pandemi nedeniyle yetersiz eğitim aldığını düşündüğünü ve %84 oranında da çareyi dijital platformlarda aradığını gösteriyor. Peki bu durumun anne ve çocuk psikolojisine etkisi nedir?
Esra Baykal, Marka Stratejisti
“Çocuğuma daha iyi bir gelecek nasıl sağlarım?” sorusu ebeveynlerin sürekli kafasını kurcalayan bir konudur. Bu nedenle büyük mesailer ve yatırımlar yaparak, çocukları için en iyisini sunmaya çaba harcarlar.
Dijitalleşen dünyaya yeni adapte olan ebeveyn, hızla adapte olan çocuğu ile de yarış ve savaş halindedir. Teknoloji ile ne oranda çocuğunu bir arada tutması gerektiğini analiz etmeye çalışmak ile ekrandan çocuğunu uzaklaştırmak için teknoloji detoksu anları yaratmaya çalışmak arasında gidip gelmektedir.
Bolca düşünen, vicdan yapan, gelgitler yaşayan ebeveynlere 2020 yılında bir darbe daha geldi: Pandemi!
Okullar kapandı, kulüpler tatil oldu, kurslar ara verdi, anneanne ve babaanneye bırakmalar son buldu, park bahçe kültürü zaten azalmışken iyice sekteye uğradı. Ve kaldık evde göz göze, baş başa. Buna bir de uzaktan teknoloji temelli eğitim dâhil olunca hem çocuklar hem de ebeveynler için işler çığırından çıktı. Hazır olunmayan alt yapılar, bundan kaynaklı teknoloji eksiklikleri, çocukları da ebeveynleri de hem psikolojik hem de fiziksel anlamda etkiledi.
Think Aloud araştırma şirketi ile yaptığımız araştırmalar, annelerin çocuklarının pandemi nedeniyle yetersiz eğitim aldığını düşündüğünü ve %84 oranında da çareyi dijital platformlarda aradığını gösterdi. YouTube videoları, e-kitaplar, uzaktan kurslarla eksiği kapatmaya çalışan ebeveynler, kendilerine de çocuklarına da fazlasıyla yüklendi.
Ekran bizim en iyi arkadaşımız ve en kötü düşmanımızdır
Çocuk gelişiminde ekran bizim en iyi dostumuz ve en büyük düşmanımızdır. Alfa ve omegadır. Çocuklarını iPad zombilerine dönüştürmek konusunda endişelenen pek çok anne var. Ancak annenin evde artan yükü, çocuğuyla zaman geçiremediği anlarda ekranı, “ödün verilmiş bir ödül noktasına” getirmiştir. Sadece çocuğun anneden bağımsız zaman geçirmesi için kullanılmayan ekran, eğitimin telafisi ve çocukla kaliteli zaman geçirmenin yollarını aradığı bir çözüm ortağıdır da.
“Online eğitim” aramaları dünya genelinde bir önceki yıla göre %400’ün üzerinde artış gösterdi. “Evde eğitim” aramaları ise dünya genelinde yine aynı dönem için %200’ün üzerinde artış gösterdi. “Çocuklar için aktiviteler” aramaları geçtiğimiz yıldan itibaren dünya genelinde %100’ün üzerinde artış gösterdi. “Aile filmleri” aramaları dünya genelinde bir önceki yıla göre %100’ün üzerinde artış gösterdi. Google Trendlerine baktığımızda Türkiye, Fransa ve İtalya gibi ülkelerde “çocuklar için eğlenceli oyun/içerik/oyuncak/zaman geçirme” aramaları ciddi oranda yükseliş yaşadı.
“Online eğitim” aramaları dünya genelinde bir önceki yıla göre %400’ün üzerinde artış gösterdi. “Evde eğitim” aramaları ise dünya genelinde yine aynı dönem için %200’ün üzerinde artış gösterdi.
Çoğunlukla annelerin önderliğinde ilerleyen bu aramalar, “çocuklarını en yakın arkadaşları olarak gören annelerin”, biricik varlıkları ile daha kaliteli zaman geçirme motivasyonlarından kaynaklanmaktadır.
Anneler artık sadece ebeveyn değiller
Konsantrasyon süreleri sınırlı olan çocuklar günde 6 saatlerini ekran başında, kameraya bakarak geçirmekte zorlanırken, onları nizami bir duruşla derse teşvik etmeye çabalayan öğretmenler de anneler de despot gardiyanlara dönüşmek zorunda kaldılar. Bu da bizi anneler için en büyük iki stres faktörüne götürüyor; hem öğretmen hem de oyun oynatıcı rolünü üstlenmek.
Dünya genelinde okullar yılın büyük bir kısmı boyunca kapalı olduğundan ve bazıları hâlâ hangi yaklaşımı uygulamaları gerektiğine karar vermediğinden, boşlukları doldurma görevi annelere düştü.
Think Aloud Araştırma ile yaptığımız araştırmalar bize, ebeveynlerin çocuklarını tanıma sürecinde pandeminin kimi zaman olumlu bir etkisi olduğunu da göstermiştir.
Bu yaştaki çocukların gün içinde nelere ihtiyacı olduğunu ve öğretmen olmanın ne kadar zor olduğunu da anne ve babalara göstermiştir. Ve çocukları ile daha kaliteli zaman geçirme motivasyonlarını da yükseltmiştir.
Yeni Normalde fiziksel ve psikolojik rahatsızlıkları da konuşacağız
Deneyim bazlı eğitimin zaten eksik olduğu ülkemizde teknoloji eksikliği olan çocuklar zaten standart eğitimden de uzak kalırken, teknolojisi olanlar da mavi ışığın etkisi ile iyice yorulmaya ve fiziksel rahatsızlıklarla da yüzleşmeye başlamıştır.
Sırt ve boyun eğrilikleri, göz bozuklukları, bıkkınlık, obezite ve depresyon tüm çocuklu evlerde sıkça konuşulan konular arasındadır.
Pandemi sonrası dönemde yaşanan bu sorunlara daha fazla çözüm bulmaya çalışan anneleri göreceğiz.
Anneler, yanıt ve destek arıyor
Pandeminin başından beri insanların, özellikle ebeveynlerin birçoğu açısından önemi artan iki temel ihtiyaç söz konusu oldu; kontrolden çıkabilecek bir durumu kontrol altına alma hissini yeniden kazanma ihtiyacı ve insanla olan bağlantıya duyulan ihtiyaç.
Konuştuğumuz anneler ihtiyacı olan desteği eşlerinden alamadığını vurgularken şunu söylüyorlar. Çocukların yaşı ilerledikçe seçimleri, beklentileri, alışveriş alışkanlıkları da değişmektedir. Anneler bu değişimleri yönetmekte pandemi öncesinde zorlanırken, daha fazla dijitalleşen dünya içerisinde yollarını iyice kaybetmeye başladılar.
Yaptığımız araştırmalarda “Bir markanın size hangi konuda destek olmasını beklersiniz” diye sorduğumuzda en sık aldığımız yanıt eğitim ve psikolojik destek oldu, bu da bize giderek karamsar bakan annenin, bir an önce ayağa kalkmaya ihtiyaç duyduğunu göstermiştir.
Deneyerek, keşfederek öğrenilen bilgi kalıcı oluyor
Eğitim sistemleri içerisinde merak duygusunu tetikleyecek içerikler ne yazık ki oldukça az, ezbere dayalı eğitim, üretmeyi kısıtlamaktadır, annenin heyecanını bu anlamda tetiklemeden, çocuğun geleceğe merak ve keşfetme duygusu ile bakmasını mümkün değildir.
Pandeminin yarattığı dijital dönüşüm fırsata çevrilmelidir! Pandemi ile daha fazla dijitalleşen eğitim platformlarının gelecek dönemlerde de desteklenmesi, alt yapı çalışmalarının güçlendirilmesi ve teknik eksikliklerin el birliği ile ortadan kaldırılarak, evde dahi olsa bireyin entelektüel gelişimine destek verilmesi gerekmektedir.
STEM gibi eğitimlerinin dijital dünyaya aktarılmasında markaların da sorumluluk sahibi olması ve bireyin kendisini keşfetme yolculuğunda da katkı sunması gereklidir.
Bu yazı Digital Report Dergisi 8. sayısında yayınlanmıştır.