Yapay zeka, günümüzün en sıcak teknolojik arenası ve bu arenada teknoloji devleri Google, Microsoft ve Apple kıyasıya bir rekabet içinde. Sadece bu şirketlerden bahsedersek durumu biraz hafife almış oluruz. Yapay zeka savaşı artık Nvidia, Intel, Arm ve Qualcomm gibi çip üreticilerinin de odağı haline geldi. Haliyle bu savaş, teknoloji sektörünün bu kısmında da giderek büyüyor. Özellikle OpenAI Spring Update ile Google I/O 2024 etkinliği, her iki şirketin ne denli bir rekabetin içinde olduğunu gözler önüne serdi.
Google, uzun süredir yapay zeka araştırmalarına öncülük ediyor. DeepMind gibi dünyaca ünlü yapay zeka laboratuvarları ve dev yatırımlarla, makine öğrenimi, doğal dil işleme ve bilgisayar görüşü gibi alanlarda çığır açıcı çalışmalar gerçekleştiriyor. Google Asistan, arama motoru ve otonom sürüş teknolojileri gibi ürünlerinde yapay zeka gücünü kullanarak, kullanıcı deneyimini sürekli olarak geliştiriyor. Şirket son olarak ChatGPT’ye rakip olarak geliştirdiği Gemini (ilk adıyla Bard) ile yapay zeka sohbet robotları arasındaki rekabete dahil oldu.
Microsoft ise OpenAI’a milyarlarca dolarlık yatırım yaparak yapay zeka alanındaki iddiasını ortaya koydu. OpenAI’ın geliştirdiği GPT dil modelini Bing arama motoruna ve Edge tarayıcısına entegre ederek Google’a meydan okudu. Öte yandan Azure bulut hizmetleri, Office uygulamaları ve GitHub gibi ürünlerinde yapay zeka kullanarak, kullanıcılarına daha akıllı ve verimli çözümler sunmaya başladı.
Apple tarafında ise çok farklı bir yol izleniyor. Ezelden beri gizlilik ve güvenliğe odaklanan Apple, yapay zeka işlemlerini mümkün olduğunca cihaz üzerinde gerçekleştirerek kullanıcı verilerinin korunmasını sağlıyor. Siri sesli asistanı, fotoğraf düzenleme ve sağlık takibi gibi uygulamalarında yapay zeka kullanarak kullanıcı deneyimini zenginleştiriyor.
Bu üç dev arasındaki rekabet, yapay zeka teknolojilerinin hızla gelişmesini ve yaygınlaşmasını sağlıyor. Ancak bu rekabetin beraberinde getirdiği veri gizliliği, etik ve güvenlik endişeleri de göz ardı edilemez. Dolayısıyla yapay zeka teknolojilerinin kontrolsüz bir şekilde gelişmesi, toplum üzerinde öngörülemeyen sonuçlara yol açabilir. Peki, sektörün sahne olduğu bu rekabetin toplumun geleceğini nasıl şekillendireceğini hiç düşündünüz mü?
Yapay zeka toplumun geleceğini nasıl şekillendiriyor?
Konuya derinlemesine girmeden önce, yapay zekanın temellerine inelim. Yapay zekanın tarihi, Alan Turing’in “Makineler düşünebilir mi?” sorusunu ortaya attığı döneme kadar uzanıyor.
Turing, II. Dünya Savaşı sırasında düşmanın haberleşme şifrelerini çözmek için geliştirdiği makinelerle bilgisayar bilimi ve yapay zeka kavramlarının doğmasına öncülük etmişti. Dolayısıyla bu makineler, insan zekasından ilham alarak geliştirildi ve modern bilgisayarların temelini oluşturdu. Zamanla bilgisayarlar gündelik hayatımızın sorunlarını çözmeye yönelik uzman sistemler olarak kullanılmaya başlandı. 1970’li yıllarda kişisel bilgisayarlar, Microsoft, Apple, IBM ve Xerox gibi şirketler sayesinde yaygınlaştı ve yapay zeka çalışmaları daha dar bir alanda devam etti. Günümüzde Turing Testi, makine zekasını ölçmek amacıyla kullanılıyor. Söz konusu testte, insanlar ve yapay zeka sistemleri arasındaki sohbetler sonucunda deneklerin hangisinin insan hangisinin makine olduğunu ayırt etmesi isteniyor. Hatta bazı testlerde yapay zeka ile insan ayırt edilememiş. O günlerden bugünlere… Yapay zeka günümüzde en hızlı büyüyen ve en çok tartışılan teknolojilerden biri haline geldi. ChatGPT sohbet robotunun piyasaya sürüldüğü ilk günleri hatırlayın. Belki de o zamana kadar birçoğumuzun hayatında yapay zekanın esamesi bile okunmuyordu. ChatGPT’nin gelişiyle sektörde rekabet kızıştı, inovasyon körüklendi, etik ve toplumsal sorunlar gün yüzüne çıktı.
ChatGPT’nin gelişiyle yapay zeka alanında rekabet kızıştı, inovasyon körüklendi, etik ve toplumsal sorunlar gün yüzüne çıktı.
Yapay zeka alanında inovasyon hızlandı
Yapay zeka sektöründeki rekabetin en belirgin sonuçlarından biri, inovasyonun hız kazanması. Şirketler, rakiplerinin önüne geçebilmek için sürekli olarak yeni ve daha gelişmiş yapay zeka teknolojileri geliştirmek zorunda kalıyor. Örneğin yapay zeka finans, sağlık, eğitim, ulaşım, gibi birçok farklı alanda çığır açıcı yeniliklerin ortaya çıkmasına olanak sağlıyor. Bunların haricinde, yapay zeka destekli tıbbi teşhis araçları, hastalıkların daha erken teşhis edilmesine ve daha etkili tedavilerin geliştirilmesine yardımcı olurken, eğitim alanında ise yapay zeka tabanlı kişiselleştirilmiş öğrenme platformları öğrencilerin işini kolaylaştırıyor.
Maliyetler düştükçe erişilebilirlik artıyor
Sektördeki rekabetin bir diğer önemli sonucu, yapay zeka ürün ve hizmetlerinin daha erişilebilir hale gelmesi ve maliyetlerinin düşmesi. Artan rekabet, şirketleri daha uygun fiyatlı yapay zeka çözümleri sunmaya teşvik ediyor. Böylelikle yapay zeka teknolojileri sadece büyük şirketlerin ve varlıklı kişilerin değil, toplumun daha geniş kesimlerinin de kullanımına açılıyor.
Geleceğin meslekleri ve iş piyasasındaki dönüşüm
Yapay zeka sektörünün büyümesi, beraberinde yeni iş imkanlarını ve meslekleri de getirdi. Veri bilimciler, yapay zeka mühendisleri, makine öğrenimi uzmanları gibi yeni nesil meslekler, günümüzün en çok aranan yetenekleri arasında yer alıyor. Ancak yapay zekanın yükselişi aynı zamanda bazı mevcut işlerin de otomatikleşmesine ve iş kayıplarına neden oluyor. Bunun sonucunda da insanlar işsiz kalma ve meslek kollarının sona ermesi gibi endişeler taşıyor.
Ekonomik büyüme ve refah artışı
Bu teknolojinin benimsenmesi, verimliliği artırarak ve yeni endüstriler oluşturarak ekonomik büyümeyi de teşvik ediyor. Yapay zeka destekli otomasyon sistemleri, üretim süreçlerini hızlandırıyor ve maliyetleri düşürüyor.
Ayrıca yapay zeka tabanlı yeni iş modelleri ve hizmetler, ekonomik faaliyetlerin çeşitlenmesine ve yeni gelir kaynaklarının ortaya çıkmasına katkı sağlıyor. Bugüne kadar geleneksel şekilde gerçekleştirilen birçok iş yapay zekayla otomasyona bağlanıyor.
Yapay zekanın karanlık yüzü
Yapay zekanın gelişimi, beraberinde bir dizi etik ve toplumsal sorunu da getiriyor. Veri gizliliği, algoritmik önyargı, işsizlik, güvenlik riskleri gibi konular, yapay zekanın karanlık yüzünü oluşturuyor. Örneğin, yapay zeka sistemlerinin karar verme süreçlerindeki önyargılar, ayrımcılığa ve adaletsizliğe yol açabiliyor.
Öte yandan yapay zeka bize sadece karanlık yüzünü göstermiyor. Son dönemde aydınlık yüzünü, insanı hayrete düşürecek yeni teknolojilerin ve araçların tanıtılmasıyla gösterdi. ChatGPT’nin başarısından sonra yukarıda da belirttiğimiz gibi Google yarışa Gemini ile katıldı. Daha sonra OpenAI çıtayı yükselterek Sora isimli yapay zeka video oluşturma aracını tanıttı ve şirketin yayınladığı ilk üretimler de oldukça heyecan verici gözüküyor.
Google I/O 2024’ten notlar
Google I/O 2024’ün açılış günü, tüm teknoloji meraklılarının beklediği anlardan biri oldu. Etkinlikte tanıtılan yeniliklerin gerçekten kayda değer olduğunu söyleyebiliriz. Bazı yenilikleri ilk gördüğümüzde “yok artık” dedik. Şimdi Google’ın tanıttıklarına kısaca göz gezdirelim:
Project Astra
Google’ın yeni projesi Astra, yapay zekanın sınırlarını zorlayarak görsel, işitsel ve metin işleme gibi birçok özelliği tek çatı altında sunuyor. Bu proje, bir nesneyi tanıyabilme ve hakkında bilgi sunabilme yeteneğine sahip. Aynı zamanda konuşma dilinde de oldukça başarılı.
- Çok modlu yeteneği: Araç görsel, işitsel ve metinsel verileri aynı anda işleyebilme yeteneğiyle öne çıkıyor. Bu sayede bir fotoğraftaki nesneleri tanıyabilmesi, bir videodaki konuşmayı anlayabilmesi ve bir metindeki bilgileri özetleyebilmesi mümkün oluyor.
- Nesne tanıma ve bilgi sunma: Astra, fotoğraf veya videodalardaki nesneleri tanıyor ve bu nesneler hakkında detaylı bilgiler sunabiliyor. Örneğin, bir çiçeğin türünü belirleyebiliyor, bir eserin hikayesini anlatabiliyor veya bir ürünün özelliklerini sıralayabiliyor.
- Doğal dil işleme: Astra, konuşma dilini anlayabiliyor ve doğal bir şekilde yanıt verebiliyor. Bu sayede kullanıcılar, Astra ile sohbet eder gibi etkileşim kurabiliyor ve yanıt alabiliyor.
- Kişiselleştirme: Astra, kullanıcıların tercihlerini ve ilgi alanlarını öğrenerek kişiselleştirilmiş deneyimler sunabiliyor. Örneğin, kullanıcının sevdiği müzik türünde şarkılar önerebiliyor veya ilgi duyduğu konularda haberler gösterebiliyor.
Jeo-uzamsal artırılmış gerçeklik
Google Haritalar, Singapur ve Paris’te pilot program olarak başlattığı yeni özellikle, artırılmış gerçeklik (AR) teknolojisini kullanarak kullanıcılara çevrelerini keşfetmeleri için yeni bir yol sunuyor. Bu özellik sayesinde kullanıcılar, telefonlarının kamerasını kullanarak çevrelerindeki binalar, simge yapılar ve diğer ilgi çekici noktalar hakkında bilgi edinebilecekler.
Singapur ve Paris’teki pilot programda, kullanıcılar çeşitli AR içeriklerine ulaşabiliyorlar. Bunlar arasında şunlar yer alıyor:
- Simgeleşmiş yapılar hakkında bilgi: Eyfel Kulesi veya Marina Bay Sands gibi simge yapıları telefonunuzun kamerasıyla görüntüleyerek onlar hakkında bilgi alabilirsiniz.
- Restoran ve mağaza önerileri: Çevrenizdeki restoran ve mağazalar hakkında bilgi edinebilirsiniz.
- Sanal sanat sergileri: Telefonunuzun kamerası aracılığıyla sanal sanat sergilerini gezebilirsiniz.
Google’ın yapay zeka eforları, Microsoft’un bir zamanlar Windows Mobile ile mobil pazarda tutunmaya çalışmasını anımsatıyor.
Gemini ve Gemma modelleri
Google geçtiğimiz aralıkta yayınlanan Gemini 1.0 ve kurumsal müşteriler için Google AI Studio ve Vertex AI’da erişime açılan Gemini API’sinden sonra, bu şubat ayında 1 milyon token’lık geniş bir bağlam penceresi sunan Gemini 1.5 Pro modelini duyurmuştu. 1 milyon token, dil modelinin çok daha büyük ve karmaşık metinleri işleyebileceği anlamına geliyor. Token’lar, yapay zeka alanında insan girdilerini daha küçük birimlere ayırmak için kullanılıyor. Örneğin kelimeleri veya noktalama işaretlerini birer token olarak varsayabiliriz.
Büyük dil modelleri, metinleri girdi olarak alır ve istatistiksel örüntüleri öğrenerek dilin yapısını ve anlamını yakalar. Daha fazla token kapasitesi, modelin daha uzun ve yazması zor olan cümleleri, paragrafları ve hatta tüm belgeleri işleyebilmesini sağlar. Böylelikle, daha tutarlı ve bağlama uygun yanıtlar üretilir.
Şirket aynı zamanda dil modeli PaliGemma’yı da kullanıma sundu. Öte yandan Gemini 1.5 Pro ve 1.5 Flash modelleri daha hızlı ve güçlü bir deneyim sunarken, Gemma ailesi PaliGemma ve Gemma 2 ile genişliyor.
Haziran ayında tüm kullanıcıların erişimine açılacak olan bu yenilikler, yapay zeka teknolojilerinin geleceğine ışık tutuyor diyebiliriz.
Google, kullanıcıların ve geliştiricilerin ihtiyaçlarını karşılamak için yapay zeka modellerini sürekli olarak geliştirmeyi hedefliyor.
Gemini 1.5 Pro’nun çeviri, kodlama ve muhakeme gibi temel kullanım alanlarında kaydettiği ilerleme, kullanıcıların daha karmaşık görevleri kolaylıkla yerine getirmesine olanak tanıyacak. Gemini 1.5 Flash ise daha hızlı yanıt süresiyle özellikle yoğun kullanım gerektiren uygulamalarda fark yaratacak.
Gemma ailesinin yeni üyesi PaliGemma, görsel içeriklerin daha iyi anlaşılmasını ve kullanılmasını sağlayacak. Görüntü altyazısı, görsel soru-cevap gibi görevlerde optimize edilen PaliGemma, görsel verilerin gücünden faydalanmak isteyen geliştiriciler için önemli bir araç olacak. Gemma 2 ise sektör lideri performansıyla dikkat çekiyor.
Boyutunun iki katından fazla olan bazı modellerden daha iyi performans gösteren Gemma 2, geliştiricilerin daha verimli ve etkili çalışmasına yardımcı olacak.
LearnLM
LearnLM adlı yapay zeka modeli ailesi ise öğrencilere konuşarak ders verebiliyor. Aynı zamanda YouTube’daki yapay zeka ile oluşturulan sınavlar da izleyicilere eğitim videoları üzerinden etkileşim ve test yapma şansı sunuyor.
- Konuşarak ders anlatımı: Öğrencilerin ders materyallerini daha ilgi çekici ve etkileşimli bir şekilde öğrenmelerine yardımcı olan bu model, dersleri konuşarak anlatabiliyor.
- Kişiselleştirilmiş öğrenme: Öğrencinin daha etkili bir şekilde öğrenmesini sağlamanın yanı sıra öğrenme hızına ve stiline uyum sağlayarak kişiselleştirilmiş bir deneyim sunuyor.
- Farklı konularda uzmanlık: Öğrencilerin farklı alanlarda dersler alabilmesini sağlıyor ve farklı konularda uzmanlaşabiliyor.
- Erişilebilirlik: Öğrenciler oluşturdukları öğrenme programlarıyla istedikleri zaman ve yerde çalışabilirler.
Ask to Photos
Google Fotoğraflar’a eklenen “Ask to Photos” özelliği, kullanıcıların doğal dil sorgularıyla fotoğraf koleksiyonlarında arama yapabilmesine olanak sağlıyor, bu da doğru içeriği bulmayı kolaylaştırıyor. Gemini ise kullanıcılara Gmail, Google Mesajlar ve diğer uygulamalar aracılığıyla yapay zeka ile oluşturulan görselleri kullanma şansı veriyor. YouTube’da ise “Ask this Video” seçeneğiyle, videolar hakkında daha fazla bilgi edinilebiliyor.
Özelliğin nasıl çalıştığına örnek verecek olursak, “geçen yaz İstanbul’da çektiğim fotoğrafları göster” veya “kedimin fotoğraflarını bul” gibi bir sorgu girebilirsiniz. Bu tür bir sorgu yaptığınızda Ask to Photos, fotoğraflarınızdaki nesneleri, yerleri ve kişileri tanıyarak ilgili sonuçları önünüze getirir. Kısacası bir fotoğrafı veya videoyu bulmakta zorlanıyorsanız, bu özellik çok işinize yarayabilir.
Google Tensor
Google’ın Tensor İşleme Birimi (TPU) üzerine yaptığı gelişmeler de göz ardı edilemez. Yeni nesil TPU olan Trillium, işlem performansında önemli bir artış vaat ediyor. Özellikle TPU v5e ile karşılaştırıldığında, çip başına işlem performansında 4,7 katlık bir artış gözlemleniyor. Bu, çipin MXU birimlerinin genişletilmesi ve genel saat hızının artırılması sayesinde mümkün oluyor.
Imagen 3
Imagen 3 ve Veo gibi yapay zeka destekli görsel ve video oluşturma araçları, metin komutlarıyla yaratıcı ve ayrıntılı görüntüler üretebiliyorlar. Özellikle Imagen 3, dikkat dağıtıcı yapaylıkları azaltarak görsel oluşturma alanında yeni bir seviyeye ulaşıyor. Veo ise farklı görsel ve sinematik stilleri yakalayabilen video klipler oluşturarak video üretiminde yeni bir dönemi işaret ediyor. Imagen 3, metin açıklamalarından yüksek kaliteli ve gerçekçi görseller üretebilen bir yapay zeka modeli. Kullanıcılar, Imagen 3’ü kullanarak, hayal ettikleri görsel konsepti metin komutlarıyla betimleyerek görsel çıktılar alabiliyorlar. Kullanıcılar görsel stil, renk paleti ve ışıklandırma gibi detayları tercihlerine göre ayarlayabiliyor. Böylece, pazarlama materyalleri, web sitesi görselleri, sosyal medya içerikleri ve eğitim materyalleri gibi çeşitli alanlarda özgün görseller oluşturulabilir.
Veo
Veo, metin açıklamalarından yola çıkarak kısa video klipler üretebilen bir yapay zeka modelidir. Kullanıcılar, video içeriğini metin olarak tarif ederek Veo’nun bu açıklamaları hareketli görüntülere dönüştürülmesini sağlar. Model, farklı görsel ve sinematik stilleri taklit edebilme yeteneği sayesinde çeşitli türlerde ve estetiklerde video içerikleri oluşturulmasına olanak tanır. Veo, video oluşturma sürecini kolaylaştırarak ve hızlandırarak sosyal medya içerikleri, reklam filmleri, eğitim videoları ve kısa filmler gibi alanlarda yeni bir dönem başlatma potansiyeline sahip.
MusicLM
MusicLM ise metin tabanlı açıklamalarla özgün müzikler üretebilen bir yapay zeka aracı olarak öne çıkıyor. Karmaşık kompozisyonlar oluşturabilen, soyut kavramları ve görsel ifadeleri müzikle anlatabilen bu araç, geniş bir müzik yelpazesinde hizmet veriyor. Klasikten elektroniğe, film müziklerinden kişiselleştirilmiş müzik deneyimlerine kadar geniş bir kullanım alanı sunuyor.
Rekabet Google, Microsoft ve Apple gibi devleri sürekli olarak yeni ve daha gelişmiş teknolojiler geliştirip sunmaya zorluyor.
OpenAI yapay zekanın Apple’ı mı?
Spring Update’ten öne çıkanlara geçmeden önce OpenAI’ın kendisi hakkında konuşalım. Yapay zeka devrimi hız kesmeden devam ederken, tüm gözler OpenAI’ın üzerine çevrildi. Geliştirdikleri GPT-4, bildiğimiz pek çok yapay zeka aracının arkasındaki güç olmayı başardı. Fakat OpenAI’ın hedefleri bununla sınırlı değil. “Yapay zekanın Apple’ı” olma yolunda emin adımlarla ilerliyorlar. Peki, bu iddia ne kadar gerçekçi?
İnovasyon ve kullanıcı deneyimini merkeze alan yaklaşımlarıyla OpenAI, Apple ile benzerlikler taşıyor. Her iki şirket de kendi alanlarında çığır açıcı teknolojiler sunarak rakiplerinin önüne geçmeyi başardı. OpenAI, GPT modelleriyle doğal dil işlemede standartları belirlerken, Apple da iPhone ile akıllı telefon dünyasına yön verdi.
OpenAI ve Apple arasındaki farklar da görmezden gelinemez. OpenAI, temelde bir araştırma şirketi olup, misyonu yapay zekayı insanlığın yararına sunmak. Apple ise ürün odaklı bir şirket ve kâr amacı güdüyor. Söz konusu farklılık, OpenAI’ın gelecekteki stratejilerini ve kararlarını etkileyen önemli bir faktör.
Tüm bunlar göz önüne alındığında, OpenAI’ın önünde parlak bir gelecek olduğu inkar edilemez. GPT-4 ile oluşturdukları geniş ekosistem, yapay zekanın daha erişilebilir hale gelmesini sağladı. OpenAI’ın karşısındaki en büyük zorluk, yapay zekanın etik kullanımını sağlamak ve olası riskleri en aza indirgemek olacak. Bu zorluğun üstesinden gelebilirlerse, yapay zeka dünyasında Apple gibi lider bir konuma gelmeleri işten bile değil. Şimdi gelelim şirketin geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdiği Spring Update etkinliğinden öne çıkanlara…
OpenAI Spring Update’den öne çıkan gelişmeler
OpenAI’nin Spring Update etkinliği kapsamında piyasaya sürdüğü GPT-4o modeli, yapay zeka teknolojilerinde çığır açan bir yenilik olarak karşımıza çıktı. GPT-4’ün üzerine inşa edilen bu model ses, metin ve görüntü gibi farklı veri türleri arasında mantık yürütebilme yeteneğiyle dikkat çekiyor. Dolayısıyla bu özellik GPT-4o’yu önceki modellere kıyasla çok daha fonksiyonel hale getiriyor.
ChatGPT-4o neler getiriyor?
GPT-4o’nun OpenAI API’ye eklenmesiyle geliştiriciler, artık ses ve video işlevlerini kullanarak daha yenilikçi uygulamalar geliştirebilecekler. Bunun sonucunda özellikle eğitim, sağlık ve müşteri hizmetleri gibi alanlarda yeni uygulamaların ortaya çıkması söz konusu olabilir.
ChatGPT’nin ücretsiz sürümüne eklenen GPT-4o, kullanıcıların daha zengin bir deneyim yaşamasını sağlıyor. Özellikle masaüstü bilgisayarlarda kullanıma sunulan ChatGPT Voice modu ile kullanıcılar, ücretsiz olarak GPT-4 seviyesinde zekadan faydalanabiliyorlar. Öte yandan güncellemenin, 100 milyondan fazla kullanıcıya sunulmuş olduğunu ve özelleştirilebilir sohbet robotları haricinde veri analizi ve kodlama gibi araçlar da sunduğunu belirtelim. Önümüzdeki günlerde bu özelliklerin tamamının kullanıma sunulması planlanıyor.
Yapay zeka, inovasyonun hızlanmasına, yeni iş alanlarının ortaya çıkmasına ve ekonomik büyümenin ivme kazanmasına katkı sağlıyor.
GPT-4o ile gelen özellikler arasında ses girdilerini doğrudan işleyebilme yeteneği de bulunuyor. Eklenen yeni yetenek, metin transkripsiyonuna olan ihtiyacı ortadan kaldırarak canlı yayınlar yoluyla gerçek zamanlı yardım imkanı sunuyor. Böylelikle, platformun interaktif problem çözme ve eğitim potansiyelini önemli ölçüde artırıyor.
Bu arada ChatGPT’nin Mac masaüstü uygulaması da etkinlikte tanıtıldı. Uygulama, kullanıcılar için oldukça doğal bir arayüz sunuyor. Aynı zamanda yazılan kodları gerçek zamanlı olarak analiz edebiliyor, potansiyel sorunları tespit edebiliyor ve grafik üzerinde yapılan incelemelerle kullanıcıya derinlemesine içgörüler sunabiliyor.
OpenAI’nin ChatGPT Voice güncellemesi, uygulamayı canlı bir çeviri aracı olarak da kullanma imkanı tanıyor. Spring Update ile gelen güncellemelerle birlikte, OpenAI’ın dil işleme teknolojisindeki yerini güçlendiriyor.
Yarışta geriye düşen Meta ve Apple’ın yapay zeka stratejileri
Meta, yapay zekayı sosyal medya platformlarında daha fazla kullanmaya odaklanıyor. Özellikle içerik moderasyonu, reklamların hedeflenmesi ve kullanıcı deneyiminin iyileştirilmesi gibi alanlarda yapay zekadan yararlanıyor. Ayrıca Meta, yapay zekanın sosyal medyada kullanımının etik ve güvenli olmasını sağlamak için regülasyonlar üzerinde çalıştığını duyurdu.
Apple, yapay zeka konusunda daha gizlilik odaklı bir yaklaşım benimsiyor. Şirket, “on-device” LLM (Large Language Model) teknolojisi üzerinde çalışıyor. Bu, yapay zeka işlemlerinin kullanıcının cihazında gerçekleştirilmesi anlamına geliyor. Böylece, kullanıcı verilerinin bulutta işlenmesi yerine, cihazda kalması sağlanıyor ve gizlilik daha iyi korunuyor. Apple ayrıca, sınır bilişim teknolojisiyle yapay zekayı daha verimli ve hızlı hale getirmeye de çalışıyor.
Bu yazı Digital Report Dergisinin 19. sayısında yayınlanmıştır.