Yeni bir güven protokolü olarak blok zinciri, merkezi yapıları devreden çıkartabilecek bir potansiyele sahip. Ancak “yönetimsiz yönetişim” ideali için süreç belirsiz.
Kâğıt üstündeki algoritmaların bilgisayar kodlarına dönüşmesi bizlere yeni bir dünyanın kapılarını açalı sadece yarım yüzyıldan biraz daha fazlası geride kaldı. Dijital verilerin kolaylıkla kopyalanabilir olması, internet üstünden dünyanın her noktasına neredeyse ışık hızı ile taşınabilmesi ise madalyonun farklı bir yüzüydü.
Dijital verinin sahipliğini mutlak şekilde kontrol altına almak için merkezi kontrol mekanizmaları gerekiyor, bunlara karşı anarşist bir özgürlük hareketi olarak dosya paylaşım ağları ardı ardına açılıyordu.
2009 yılında Bitcoin ağının devreye girmesiyle dijital verinin sahipliğine ve merkezi kontrol mekanizmalarına bakış açımız değişti. Merkezi yapılara ihtiyaç duymadan dijital veriyi üretmek, sahiplenmek ve sahipliğini kontrol etmek mümkün hale gelmişti.
Ethereum platformunun blok zinciri teknolojisine akıllı sözleşmeleri kazandırması ile birlikte artık temelinde sadece algoritmaların yer aldığı bilgisayar kodları bir anda dijital kanunlara dönüşüverdi. Koşulları baştan belirlenmiş, değiştirilemez ve belirli şartlar yerine geldiğinde çıktıları kaçınılmaz olan akıllı sözleşmeler ile dünyayı yeniden tasarlamak mümkün görünüyordu.
2016 yılında Ethereum platformu üzerinde Merkeziyetsiz Otonom Organizasyon (The Decentralized Autonomous Organization – The DAO) projesi devrimsel bir bakış açısı sunarak ortaya çıktı. Merkezi olmayan özerk bir organizasyonu hayata geçirmek için tasarlanan The DAO, kurumsal yönetişim ve operasyonların akıllı sözleşmelerle otomatik olarak yürütüldüğü bir projeydi. Kullanıcıları, finanse edilecek projelere yatırılan ether karşılığı alınan belirteçler (token) ile oy veriyordu. Fon arayan kuruluşlar başcurularında yeterli oy alırlarsa ether ile fonlanıyorlardı.
Ortaya çıkan ikilem bugün dahi tartışılmaya devam ediyor; merkeziyetsiz bir yapıdaki kusurları düzeltmek için ihtiyaç duyulan merkezi yönetim ve merkezi yönetimleri ortadan kaldırarak geleceğe yön vermek isteyen merkeziyetsiz bir yönetişim modeli olarak blok zinciri.
Fikir yenilikçi ve test edilmemiş olmasına rağmen, kullanıcılar projeye toplam ether arzının yüzde 15’ini yatırdılar. Profesör Kevin Werbach’ın “Blok zinciri ve Yeni Güven Mimarisi” isimli kitabındaki alıntısıyla “Yeni bir ekonomik iş birliği paradigması ticaretin dijital olarak demokratikleşmesi” olarak karşılanmıştı.
Ancak siber saldırganlar algoritmadaki kusurlardan faydalanarak toplanan fonların üçte birisini oluşturan 50 milyon doları kendi cüzdanlarına aktardığında kıyamet kopmuştu.
Ethereum platformunun geliştiricisi ekip aldığı bir kararla çalınan fonları kurtarmak ve itibarını korumak için, blok zinciri sistemlerinde güveninin ana unsurlarından biri olan değişmezlik kuralını bozmak zorunda kaldı.
Ortaya çıkan ikilem bugün dahi tartışılmaya devam ediyor; merkeziyetsiz bir yapıdaki kusurları düzeltmek için ihtiyaç duyulan merkezi yönetim ve merkezi yönetimleri ortadan kaldırarak geleceğe yön vermek isteyen merkeziyetsiz bir yönetişim modeli olarak blok zinciri. Aradan geçen beş yılı aşkın dönem boyunca benzeri pek çok hadisenin yaşandığına şahit olduk.
Yönetimsiz bir yönetişim kurma idealindeki blok zinciri ağlarının matematiksel bakış açısıyla varacağı yeri görmek için bir matematik mühendisi veya uzmanı olmaya gerek yok.
Geçmişten günümüze külleri dahi ulaşmayan medeniyetlerin yıkılmasında insanlığın hatalarıyla ateşlenen yangınlar yatar. Günümüzüm medeniyetlerini güçlü kılan ise aynı hatalardan alınan derslerdir. Söz konusu bilgisayar kodlarına dönüştürülen algoritmalar olunca, yazılım hataları ve daha önce hiç kimsenin düşünmediği yaklaşımlar, algoritmaların akışını beklenmedik ve öngörülemez şekilde değiştirebilir, hatta bozabilir.
Bu gelişim sürecinin yönetilmesi gerektiği açık. Diğer yandan, matematikte kullanılan limit fonksiyonları sonsuz sayıda işlemin nereye varacağını önceden görmek için bizlere çeşitli yaklaşımlar sunuyor. Bu sayede sonsuz sayıda tekrarlanan bir işlemin sonucunu görmek için sonsuz sayıda işlem yapmaya gerek kalmadan varacağı noktayı kestirebiliyoruz. Yönetimsiz bir yönetişim kurma idealindeki blok zinciri ağlarının matematiksel bakış açısıyla varacağı yeri görmek için bir matematik mühendisi veya uzmanı olmaya gerek yok.
Bu gelecek kesinlikle kaçınılmaz, ancak bu sürecin sağlıklı şekilde geçebilmesi için önemli bir süre boyunca daha geleneksel yönetimlerin mevcut yönetişim modellerine ihtiyaç duyacağımızı inkâr edemeyiz.