Dünyanın dört bir yanındaki genç mühendis ve bilim insanlarının gelecek vaat eden 300’den fazla buluşuna bu zamana dek 1 milyon sterlinden fazla para ödülüyle destek veren James Dyson Ödülü’nün uluslararası kazananlarının açıklanmasıyla son aşama da gerçekleşti. Bu yıl Sir James Dyson, icatlarının sonraki aşamalarını desteklemek üzere her biri 30.000 Sterlin para ödülü kazanan iki uluslararası kazanan ve 5.000 Sterlin kazanan bir ikinci seçti.
2022 yılı James Dyson Ödülü’nün uluslararası kazananları belli oldu
2022 Uluslararası kazananı Polonya’daki Varşova Teknoloji Üniversitesi öğrencileri tarafından icat edilen “SmartHEAL” projesi oldu. Yara iyileşmesinde en sık yapılan hata pansumanın çok sık değiştirilmesiyken, bu durum enfeksiyonlara ve doku bozulmasına yol açabiliyor. Buna çözüm sunan akıllı, uygun fiyatlı ve ölçeklenebilir bir pH sensörü olan SmartHEAL; Radyo Frekansı Tanımlama (RFID) iletişim sistemlerini kullanıyor ve bir yaranın pH değerini izleyip, sargıyı çıkarmadan ve dolayısıyla dokuyu bozmadan yaranın durumunu değerlendirebiliyor ve enfeksiyonu tespit edebiliyor.
2022 Sürdürülebilirlik kazananı, Kanada McMaster Üniversitesi öğrencileri tarafından icat edilen “Polyformer” projesi oldu. Filament ithalatının yüksek fiyatlı olması ve plastik şişelerdeki geri dönüştürme altyapısı eksikliği probleminden yola çıkarak tasarlanan makineyle, plastik şişeler geri dönüştürülerek gelişmekte olan ülkeler için uygun fiyatlı 3D yazıcı filamentine çevriliyor. Polyformer ile üreticiler ucuz, yüksek kaliteli 3D yazıcı filamentine daha kolay erişebilip, gelişmekte olan ülkelerde tasarım altyapısının kullanımını ve kariyer düşüncesini teşvik ederken, üreticilerin kendi atıklarını geri dönüştürmelerini ve çıktıları verimli bir şekilde kullanmalarını sağlıyor.
Bu senenin Uluslararası ikincisiyse, Belçika Antwerp Üniversitesi’nden Charlotte Blancke tarafından icat edilen “Ivvy” oldu. Charlotte, evde tıbbi tedavinin giderek arttığını, ancak ev ortamının özellikleri farklı olmasına rağmen evde intravenöz tedaviler için kullanılan ekipmanın hastanelerdekiyle aynı olduğunu, rahatsız edici tıbbi cihazların evde, genellikle uygun olmayan koşullar altında daha sık kullanıldığını gözlemledi. Bundan ilham alarak, hastalar için konforu ve hareketliliği artıran, mevcut intravenöz serum askısı aparatının giyilebilir bir alternatifini tasarladı.
Dyson Kurucusu ve Baş Mühendisi Sir James Dyson bu yılki yarışmayla ilgili olarak yaptığı açıklamada, “James Dyson Ödülü her yıl gençlerin dünyamızı iyileştirme, çevresel ve tıbbi sorunları çözme konusunda ne kadar tutkulu olduklarını kanıtlıyor. Bazı insanlar önemsedikleri konular hakkında sadece tribünlere oynarken, bu genç mucitler daha üretken ve işe yarar şeyler yapıp, mühendislik, bilim ve tasarımı ustaca kullanarak problemleri özenle çözmeye çalışıyor.” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin genç mucitleri
Başvuruların başladığı Mart ayından Temmuz ayındaki değerlendirme sürecine kadar Türkiye’den 350’nin üzerinde başvuru alarak büyük ilgi gören yarışmanın bu yılki ulusal James Dyson Ödülü sahibi, “PhysioCircle” projesiyle Orta Doğu Teknik Üniversitesi Endüstriyel Tasarım Bölümü mezunu ve aynı bölümde yüksek lisans öğrencisi olan, 27 yaşındaki Selami Erdoğan olmuştu. Göğüs fizyoterapi yönteminin, fizyoterapistler veya hasta yakınları tarafından hastalara doğru ve etkin bir şekilde uygulanmasını sağlayan “PhysioCircle” projesi, 5 bin sterlinle ödüllendirilmişti.
Eylül ayında ulusal kazanan ve ikincilerinin açıklandığı projenin Türkiye ikincileri de yangınları gerçek zamanlı olarak algılayan IoT tabanlı bir sensör sistemi olan, Karbondioksit (CO2) ve sıcaklık seviyeleri yükseldiğinde yetkililere haber vererek yangın yayılmadan önce müdahale etmelerini sağlayan, İstanbul Bilgi Üniversitesi’nden İdil Deniz, Suat Batuhan Esirger, Rana İmam, Rahme Nur Örnek tarafından tasarlanan “ForestGuard” ile gıda işletmelerinin üretim sonrası portakal atıklarını kullanarak, doğa üzerindeki etkisinin azalmasını sağlayan, biyomalzemeleri eklemeli üretimle birleştirerek dekorasyon sektöründe bir çığır açan Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden Açılay İpek, Levent Eldem ve Nihal İrem Bayram tarafından tasarlanan “Kikkis” projeleri olarak açıklanmıştı.
16 Kasım Çarşamba günü İstanbul’da düzenenlenen etkinlik ile uluslararası kazananlar duyurulurken Eylül ayında açıklanan ulusal kazananlara da ödülleri verildi. Etkinliğe yarışmanın Türkiye ayağı için jüri grubunda yer alan Orta Doğu Teknik Üniversitesi Endüstriyel Tasarım Bölümü ve TMMOB Mimarlar Odası Endüstriyel Tasarımcılar Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Gülay Hasdoğan ve İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde, Pazarlama İletişimi, Reklam ve Dijital Pazarlama dersleri de veren gazeteci Dr. Fatoş Karahasan ve jüri grubunda yer alan Dyson yetkilileri katıldı.
Kazanan İcatlar
Uluslararası kazanan – Tomasz Raczyński, Dominik Baraniecki ve Piotr Walter tarafından icat edilen SmartHEAL
Problem
Sargıyla sarılmış bir yaranın ne kadar iyi iyileştiğini bilmek oldukça zordur. Yara iyileşmesinde en sık yapılan hata, pansumanın çok sık değiştirilmesiyken bu durum enfeksiyonlara ve doku bozulmasına yol açabiliyor.
Bir yarayı değerlendirmek için kullanılan mevcut yöntemler renk, koku, sıcaklık gibi öznel değerlendirmelere veya pahalı laboratuvar biyokimyasal testlerine dayanıyor. Kötü bir iyileşme süreci sadece doku iltihabına değil, aynı zamanda nekroza (vücut dokusunun geri dönüşü olmayan ölümü) yol açarken, ciddi hastalıklara veya ölüme neden olabiliyor.
Dyson’dan güzellik inovasyonlarına destek
Amerika Birleşik Devletleri’nde 65 yaş üstü insanların yüzde 3’ünde açık yara bulunduğu bilinirken, ABD hükümeti 2060 yılına kadar yaşlı nüfusun 77 milyonun üzerinde olacağını tahmin ediyor. Kronik yaraların bu nüfusta kalıcı olmasıysa muhtemel bir sorun olarak karşımıza çıkıyor.
Çözüm
SmartHEAL, pansumanlar için hassas, uygun fiyatlı ve ölçeklenebilir bir akıllı pH sensörüdür. SmartHEAL, Radyo Frekansı Tanımlama (RFID) iletişim sistemlerini kullanarak ve bir yaranın pH değerini izleyerek, sargıyı çıkarmadan ve dolayısıyla dokuyu bozmadan yaranın durumunu değerlendirebiliyor ve enfeksiyonu tespit edebiliyor. Tıp uzmanları daha sonra verileri analiz edebilirken yara için uygun tedaviyi uygulayabiliyor. Akıllı bandajlar hastalar içi dengeli bir yara ortamı yaratarak, yarayı koruyor.
Sir James Dyson kazanan projeye ilişkin açıklamasında, “Hepimiz yaranın ne durumda olduğunu görmek için bir sargıyı veya alçıyı endişeyle açmışızdır. Akıllı bir sargı bezi olan SmartHEAL, doktorlara ve hastalara yaranın nasıl iyileştiğini gösterebilecek önemli bir veri olan pH seviyesini sağladığı için Uluslararası James Dyson Ödülü’nü kazandı. Bu durum, tedavi sürecini iyileştirebilir ve enfeksiyonu önleyerek hayat kurtarabilir. Ödülün ekibe ticarileşmeye giden zorlu yolda ilerlemeleri için ivme kazandıracağını umuyorum.” şeklinde konuştu.
Sonraki adımlar
Ekip icatla ilgili testleri bitirerek klinik deneylere başlayacak. Üç yıl içinde sertifikasyon süreci tamamlanarak, SmartHEAL sargı bezlerinin 2025 yılında dağıtımına ve satışına başlanması planlanıyor.
SmartHEAL ekibi James Dyson Ödülü Uluslararası kazananı olmalarıyla ilgili olarak, “Bu yıl James Dyson Ödülü’nün Uluslararası kazananları olduğumuz için çok heyecanlıyız! Bu bizim için daha büyük şeylerin, dünyayı değiştirebileceğini umduğumuz bir projenin parçası olmak için büyük bir şans. SmartHEAL’i ticarileştirmek için prototipimizi geliştirmeye, patent almaya ve gerekli klinik deneyleri geçmeye çalışıyoruz. Bizzat Sir James Dyson tarafından tebrik edilmekten onur duyduk. Onun, “Tebrikler! James Dyson Ödülü’nün Uluslararası kazananlarısınız” sözleri hâlâ kulaklarımızda çınlıyor. Şu an bile şaşkınlık, sevinç ve mutluluk içindeyiz!” şeklinde konuştu.
Sürdürülebilirlik Kazananı – Swaleh Owais ve Reiten Cheng tarafından icat edilen Polyformer
Problem
Swaleh ve Reiten, Ruanda’da bir atölyede çalışırken, ülkeye filament ithal etmenin yüksek fiyatı nedeniyle yerel halkın atölyelerde 3D yazıcılarını kullanamadığını öğrendi. Ayrıca Ruanda’da plastik şişeleri geri dönüştürecek altyapı eksikliğini de gözlemlediler.
Çözüm
Polyformer, plastik şişeleri 3D yazıcı filamentine dönüştüren düşük maliyetli bir makinedir. Polyformer, plastik şişeleri ekstrüzyonla beslenen uzun şeritler halinde kesiyor. Şerit daha sonra bir nozülden geçerken ısıyla 1,75 mm’lik filament haline getiriliyor. Filament, bir makaranın etrafına sarılmadan önce plastiği soğutmak için havalandırma deliklerinden geçirilerek 3D yazıcıya yerleştirilmeye hazır hale dönüştürülüyor.
İcat, 3D yazıcı filamenti ithalatının yüksek fiyatı nedeniyle gelişmekte olan ülkeleri hedefliyor. Polyformer ile üreticiler ucuz, yüksek kaliteli 3D yazıcı filamentine daha kolay erişebilip, gelişmekte olan ülkelerde tasarım altyapısının kullanımını ve kariyer düşüncesini teşvik ederken, üreticilerin kendi atıklarını geri dönüştürmelerini ve çıktıları verimli bir şekilde kullanmalarını sağlıyor.
Sir James Dyson, kazanan projeye ilişkin “Polyformer, kullanılmış plastik şişeleri 3D yazıcı filamentine dönüştürerek çöp depolama sahasına giden atık miktarının azaltılmasına yardımcı oluyor ve özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki mühendisler ve tasarımcılar için ucuz ve bol miktarda malzeme sağlıyor. Fikirlerinin, diğer mucitlerin fikirlerini 3D baskı kullanarak prototip haline getirmeleri için yeni fırsatlar sağlayacak diye düşünüyorum.” ifadelerini kullandı.
Sonraki adımlar
Swaleh ve Reiten şu anda Ruanda’daki ortak atölyelerde kullanılmak üzere yeni Polyformer’lar üretiyor ve Polyformer projesi kapsamında Polyjoiner, Polydryer, Polyspooler ve daha pek çok yeni icat tasarlıyor.
Tamamı yüzde 100 açık kaynaklı olan Polyformer projesinin, tüm Bilgisayar Destekli Tasarlama (CAD), kod ve yapım talimatları bu adreste bulunuyor. Açık kaynaklı yazılımlar, daha düşük geliştirme maliyeti, daha fazla güvenlik ve daha iyi kalite nedeniyle gelişmekte olan ülkelerde gelişmek için faydalı olabiliyor. İş birliğini, istihdam fırsatlarını ve beceri gelişimini destekleyerek, topluluk gelişimini ve kolektif eşitliği teşvik ediyor.
Swaleh ve Reiten, Sir James Dyson ile yaptıkları görüşmenin ardından “2022 James Dyson Ödülü Sürdürülebilirlik ödülünün sahibi olmak büyük bir onur. Para ödülünü Ruanda’da ortaklığımız olan atölyelere birkaç Polyformer ve Polyformer-Lites yerleştirmek için kullanıyoruz. Bu makineler sayesinde Ruanda’daki öğrenciler, tasarımcılar ve atölyelerde çalışan insanlar düşük maliyetli 3D yazıcı filamentine erişebilecek. Bu da insanların 3D yazıcılarını daha sık kullanabilecekleri anlamına geliyor!
Uluslararası İkinci – Ivvy, Charlotte Blancke tarafından icat edildi
Problem
Charlotte, annesinin bir meslektaşının, çocuğunun tıbbi tedavisi için kullanması gereken rahatsız edici aparatlardan dolayı mutsuz olduğunu fark etti. Meslektaşı, kızının konforunu arttırmak için serum askısını bir elbise askısıyla değiştirdiğini söyledi.d
Charlotte araştırması sırasında evde tıbbi tedavinin giderek arttığını, ancak ev ortamının özellikleri farklı olmasına rağmen evde intravenöz tedaviler için kullanılan ekipmanın hastanelerdekiyle aynı olduğunu gördü. Daha fazla hasta iyileşme veya uzun süreli bakım için evde sağlık hizmetlerine geçtikçe, rahatsız edici tıbbi cihazlar evde, genellikle uygun olmayan koşullar altında daha sık kullanılıyor.
Çözüm
İnfüzyon tedavisi, sıvıların veya ilaçların bir kanül veya iğne aracılığıyla kontrollü bir hızda uygulanmasıdır. Ivvy, hastalara optimum hareket kabiliyeti, kullanımı kolay bir infüzyon pompası ve hemşirelerin hastalarını uzaktan izleyebilmeleri için bir yazılım sağlayan giyilebilir bir cihazla mevcut intravenöz serum askısının yerini alıyor.
Şu anda intravenöz tedaviler hakkında geri bildirim eksikliği var ve mevcut infüzyon pompaları karmaşık bir arayüze sahip. Charlotte’un basitleştirilmiş bir arayüze ve sezgisel kullanıma sahip olarak geliştirdiği infüzyon pompası sayesinde, hemşireler tedaviyi evde kolayca ayarlayabiliyor ve hastalar tedavilerini bir LED şerit, ekran ve sesli bildirimler aracılığıyla takip edebiliyor.
Sir James Dyson, ikinciliği kazanan projeyle ilgili “Uzun bir sehpanın üzerinde eski moda bir serumla tedavi olmak, evi bir hastane gibi gösterebilir. Ivvy, insanların tedavilerini iyileştirebilecek ve yaşam kalitelerini arttırabilecek basit bir konsept. Basit bir tasarımın ne kadar etkili olabileceğini gösteriyor. Charlotte’a fikrini ticarileştirme yolunda başarılar diliyorum.” şeklinde konuştu.
Sonraki adımlar
Charlotte, Ivvy’yi daha da geliştirmesine destek olmaları için sektördeki profesyonellerle birlikte çalışıyor.