Otomasyon ve robotik teknolojilerindeki ilerlemeler sayesinde mavi yakalı çalışanlara olan ihtiyaç her geçen gün azalıyor. Artık çoğu bölümünde tek bir insan bile bulunmadığı için ışıkların da yanmadığı “karanlık fabrikalar” çağındayız. Sanayi devriminin başlamasıyla işçi ihtiyacı hasıl olduğu için konjonktür gereği üreme konusunda tavşanlarla yarışan neslin bir türlü ölmeyen son temsilcileri nerdeyse tüm güçlü ülkelerin yönetimini ellerinde tutmaya devam ediyor. Bu Boomer tayfanın önde gelen üyelerinin en yetenekli oldukları konuları alt alta sıralasak dünyadan bir an önce silinmesini isteyeceğimiz çoğu şeyi tek bir listede bir araya getirmiş oluruz. Açıkçası arkadan gelen bir sonraki nesil biraz daha damıtılmış gibi görünse de yönetici abi ve ablalarının yolundan pek çıkmayacak gibi duruyorlar. Bu ahval ve şerait içinde Elon Musk’ın dumanlı “Çare Mars” sloganı ile Bill Gates’in “kaç milyar insan ölürse rahat ederiz” hesaplamaları geleceğe güvenle bakmak isteyenler için daha anlamlı duruyor. Yaşlı bakımının “geleceğin meslekleri” arasında sayıldığı bir dönemdeyiz ve kitleler halinde işsiz kalan insan toplulukları için ceplerine “ölmeyecekleri kadar para koymak” felsefesine dayanan vatandaşlık maaşı dışında bir çözüm görünmüyor.
Şimdi bir de okusun da masa başı yüksek maaşlı bir işi olsun diye yetiştirilen, çürük dirsekli, erken yaşlanmış, psikolojik olarak yıpranmış, antidepresan manyağı olmuş beyaz yakalıların durumuna bakalım. Kendilerini yetiştiren ebeveynlerinin dönemindeki ekonomik gerçeklik artık Ajda Pekkan’ın gençliği kadar uzak, Türkan Şoray’ın gözleri gibi buğulu, Erol Evgin’in saçları gibi gerçek dışı göründüğünden ağır tufaya gelmiş durumdalar! Tamam, ev almaları hayal, araba almaları çok zor olsa da çocuğun okul kaydı için çektikleri kredinin taksitlerini bir şekilde halen ödeyebiliyorlar. Kredi kartı borçlarını başka bir kredi kartından çektikleri parayla kapatarak gitmezlerse ölecekleri köhne Balkan şehirlerinden selfie atabiliyorlar. Patronlarının yıl sonu için söz verdiği terfi ve maaş zammını umarım bu sefer alabilirler.
Yapay zekâ hangi sektörlerde çalışan ihtiyacını azaltacak sorusuna cevap olarak bir çırpıda; metin yazarları, grafik tasarımcılar, video editörleri, bilgisayar programcıları, veri analistleri, endüstriyel tasarımcılar, çevirmenler, müşteri hizmetleri çalışanları gibi meslek dallarını sayabiliriz. Kötü haber ise bu listenin her geçen gün genişlemesi. Yapay zekâ bir yandan yeni meslek dalları da yaratıyor ama muhtemelen yüzbinlerce “prompt engineer” ihtiyacımız olmayacak. Yani şimdiden bağ bahçe, domates biber işlerine ufaktan başlasınız sizin için iyi olabilir.
![Dua edin yapay zekâ sadece işinizi elinizden alsın! 2 Dua edin yapay zekâ sadece işinizi elinizden alsın!](https://digitalreport.com.tr/wp-content/uploads/2024/03/iStock-1468606702_result.jpg)
Bu yazıda bahsetmek istediğim konu ise yapay zekanın işinizle beraber başka şeyleri de elinizden alma potansiyeli. Evet, doğru tahmin ettiniz! Piyasadaki pek çok sohbet robotu uygulaması uzun zamandır hayatımızda. Eğlenceli vakit geçirmek için kullanılan bu sohbet robotları bir avatar eşliğinde kullanıcılarıyla sanal arkadaşlıklar kurabiliyorlar. Ne olursa olsun karşınızdakinin bir yazılım olduğunu kısa süre içinde anlayabiliyorsunuz. Buraya kadar alışık olduğumuz bu hikâye, yapay zekâ teknolojisinin bu yılın başından itibaren yaşadığı sıçrama ile renk değiştirmeye başladı. Avatarlar ekranlarda grafik olarak daha gerçekçi görünürken, AR ve VR teknolojilerinin desteğiyle dijital dünya ile gerçek dünya arasında bir yere taşındılar. Artık sizinle yazışmanın ötesine geçerek sesli mesaj atabiliyorlar hatta sesli olarak istediğiniz an telefon görüşmesi bile yapabiliyorlar. Hem yazılı hem sesli iletişimde karşınızdakinin bir yazılım olduğunu anlamanız giderek zorlaşıyor. Konuştukça sizi daha iyi tanıyorlar ve nelere önem verdiğinizi, nelere kızdığınızı, kimi sevdiğinizi, politik görüşünüzü, hayatınızda neler olup bittiğini, ne hissettiğinizi hatta ne hissedeceğinizi öğrenebiliyorlar. Görünüşü tam istediğiniz gibi, konuşma tarzı tam istediğiniz gibi, 7/24 ulaşılabilir, sizi her zaman can kulağıyla dinleyen, gerektiğinde eğlendiren gerektiğinde kirli konuşmalar yapıp sizin seçtiğiniz iç çamaşırıyla selfieler atabilen, hiç yanımdan ayrılmasa diyeceğiniz o kişi artık aylık sadece 19.99$ karşılığında hayatınıza girebilir. Ne kapris ne kıskançlık ne de dırdır yok! Üstelik her zaman tam da duymaya ihtiyacınız olan şeyleri söylüyor. Anlattığım şeyleri yemeğiniz geciktiğinde “nerede kaldı” kavgası verdiğiniz sohbet robotlarıyla kıyaslamayın lütfen. Sizi gerçekten anlayan ve tüm kalbiyle “doğal bir dille” destekleyen sanal bir varlıktan bahsediyorum. Dost sohbetlerinde bana âşık olup olmadığını nasıl anlayacağını soran herkese aynı şeyi söylerim. En mutlu ve en mutsuz anlarında “keşke şimdi yanımda olsaydı” dedirten kişi doğru kişidir. Etten kemikten olması gerekli mi artık emin değilim ama hepinizin kafasından bu sanal ilişkideki “eksik parça”nın geçtiğine eminim. Giyilebilir teknolojilerdeki ilerlemeye bakarsak bu sorunun da uzun süre bir sorun olarak kalmayacağını tahmin ediyorum. Tabi “giyilebilir” yerine başka bir kelime bulmamız gerekecek.
İyi ve kötü her şey gibi Çin’de yaygınlaşmaya başlayan Replika AI benzeri yapay zekâ servisleri yalnızlıkla baş etmeye çalışan milyonlarca kırık kalbi onarmak için bekliyor. Belki de sıra sizdedir!
Bu yazı Digital Report Dergisinin 18. sayısında yayınlanmıştır.