Geçtiğimiz ayların en önemli gündemlerinden biri Elon Musk’ın Twitter’ı alma girişimiydi. Haftalarca gündemde kalan bu haberde tam her şey bitti derken, Musk – 44 milyar dolarlık satın alma anlaşmasını “sahte hesaplar kaygısı nedeniyle” askıya aldığını açıkladı.
Satın alma haberlerinin gündemde olduğu birkaç haftalık süreçte kendi içinde bile bölünen gruplar; Twitter’ı batıracak, benzersiz ve güvenli hale getirecek, bir şey değişmeyecek söylemlerini daha yüksek sesle dile getirmeye başlamıştı. Satın alma sonrası platformu daha sık kullanacağını söyleyenlerin yanında hesaplarını kapatacaklarını ilan edenler dahi oldu. Vladimir Putin’in teke tek dövüşe davet eden ve bahis olarak Ukrayna’yı gösteren Musk, Twitter’ın “sıra dışı bir potansiyeli olduğunu” bunun üzerine gitmek istediğini söylüyordu. Şirket üzerinden para kazanmayı hedeflemediğini, ana iş modeli reklam geliri üzerine kurulu olan platformu bir özgürlük kalesine dönüştüreceğini her fırsatta sözlerine ekliyordu.
“Bir çaylak, geçici bir hevesi kovalayan biri ya da bir fırsatçı gibi görülmek istemem. Ben sadece bir yatırımcı değilim. Gelecek için önemli ve bir şekilde faydalı olduğunu düşündüğüm teknolojileri gerçek kılmak istiyorum.”
Şimdilik bu satış iptal edilmiş olsa da, o dönemde çok fazla merak edilen ve hala konuşulmaya devam eden en önemli konu Musk’ın Twitter’ı neden satın almak istediğiydi. Peki Elon Musk bu satın almayı gerçekleştirseydi Twitter’da neler değişecekti? Gelin birlikte sosyal mecralar arasında bambaşka bir yerde konumlanan Twitter ile spekülasyonlara doymayan, dili para olan ve algı yaratmak konusunda bir dahi olan Elon Musk’ın birlikteliğine yakından bakalım.
Twitter neden önemli?
Gündemi belirleyen, toplumları peşinden sürükleyen ve saniyede 6 bin tweet’in paylaşıldığı Twitter, 2022’in ilk çeyreğinde 513 milyon dolar kâr elde etmişti. İlan gelirleri yüzde 16 artışla 1,2 milyar dolara çıkan platform, varlık olarak her ne kadar Meta’nın (114 milyar dolar gelir açıklandı) gerisinde kalsa da toplum ve topluluklar, siyaset ve politikalar, yatırım dünyası ve kripto varlıklar üzerindeki etkisini katladı.
Musk ise Twitter hisselerini toplamaya geçen 2021 yılı Ocak ayında başladı. Bu sayede şirketin yüzde 9’unun sahibi olarak en büyük hissedarı haline geldi.
Twitter ona yönetim kurulunda bir koltuk önerdi, ancak Musk bunu istemedi. Bunun yerine şirketin tamamını satın almayı aklına yerleştirdi ve 13 Nisan’da Twitter’ın Yönetim Kurulu Başkanı Bret Taylor’a gönderdiği bir mesajla teklifini iletti.
Elon Musk; Twitter üzerinden yaptığı paylaşımlarla platformu bir ifade özgürlüğü kalesi haline getireceğini söyledi. Ayrıca yeni özellikler ekleneceğini, algoritmaların iyileştireceğini, Twitter’da reklamları yasaklayabileceğini, platformu sahte kimliklerden ayrıştıracağını, hükümet ve şirketlerden ücret talep edilebileceğini, kripto para ile ödeme seçeneği sunacağını ve gerçek kişilere ait hesapların kimliğini doğrulayacağını da vadetti.
Musk, Twitter’da şeffaflığın kendisi için bir öncelik olacağını belirtti, ancak hangi alanlara odaklanmak istediği ve hükümetin kullanıcı verileri için talepleri gibi konularda duruşunun ne olacağı bilinmiyor.
Hisse satarken bile takipçilerine fikir soran, kripto varlıkların dengesini değiştirmeyi tek bir tweet’i ile başaran Musk, böylesi büyük bir anlaşmayı sadece 11 gün içinde sonuçlandırarak ve halka açık olan bir şirketin özel şirkete geçişindeki maddi zorlukları da (ortaklarıyla birlikte) üstlendi.
Twitter geçtiğimiz haftalarda spam ve sahte hesaplardaki toplam kullanıcı sayısının yüzde 5’ten az olduğunu duyurmuştu. Bunun ardından Twitter’ı almak isteyen Musk, doğrulanana kadar beklemişti, ancak sonuçlar beklediği gibi gelmedi.
Musk’ın, Washington Post’u satın alan Jeff Bezos’un izinden gittiği ve “ifade özgürlüğü milyarderlerin eline mi geçiyor?” tartışmalarını alevlendirdiği muhakkak. Diğer yandan yayın devi satın almak ile yayım devi satın almak arasında dağlar kadar far var. Yayın yerel, yayım ise sınırsız ve global. Sınırsızlığı ve gücü elinde tutan Musk, Twitter üzerinden istediği gibi kendisini/markalarını pazarlayabilir, algı yaratarak farklı gösterebilir, insanları yönlendirebilir, oluşacak gündem üzerine ağırlığını koyabilir.
Fikirden finansmana yolculuk…
Twitter yatırımcıları arasında kimler var? Fikirleri için finansman yaratmak ve yatırımcı çekmek konusunda Elon Musk’ın eline su dökülmediği bir gerçek. Musk, satın alma öncesinde yatırım bankası Morgan Stanley ile anlaşmıştı. Ardından Citigroup, Bank of America ve BNP Paribas’ta kesenin ağzını açtı. Musk ile birlikte olan hissedarlar arasında Oracle’ın kurucu ortağı Larry Ellison 1 milyar dolar, kripto para borsası Binance (birkaç ay önce Forbes’u da satın aldılar) 500 milyon dolar, Sequoia Capital 800 milyon dolar, Andreessen Horowitz 400 milyon dolar, VyCapital (700 milyon dolar) olmak üzere 18 yatırımcının katkısıyla toplam 7,1 milyar dolar yatırım toplanmış durumda.
Musk’ın destekçileri arasında Twitter hissedarı olan Suudi Arabistan Prensi Alwaleed bin Talal ve Jack Dorsey de bulunuyor.
Elon Musk’ı tanımayan yok, diğer yandan hayat hikayesini hatırlatmanın bir zararı da yok!
Elon Musk, Alman asıllı Maye Musk (Haldeman) ve Güney Afrikalı Errol Musk’ın en büyük çocuğu olarak 28 Haziran 1971 yılında dünyaya geliyor.
Musk, kendi dünyasına çekilen – otistik olarak kabul edilebilecek, etrafındaki olan biteni umursamayan bir çocuk olarak büyüyor. Hatta doktorlar işitme konusunda rahatsızlığı olabileceğini düşünerek geniz etini alıyor. Musk, matematik konusunda üstün yetenekli annesi Maye ve elektrik – elektronik mühendisi babası Errol yıllar sonra boşandığında, mantığına uygun gelen tarafı seçiyor ve babasının yanında kalıyor. On yaşına geldiğinde ilk defa bilgisayarla tanışıyor. Akranlarından gördüğü şiddet ortaokul ve lisede peşini bırakmıyor. Eğitim hayatı boyunca sadece oyun oynuyor, yazılım geliştiriyor ve kitap okuyor. 17 yaşında iken Kanada’ya gitmek üzere Güney Afrika’dan ayrılıyor. 1989’da Queen’s Üniversitesi’ne kaydoluyor.
- 1995 yılında üniversiteden yeni mezun olduğunda Google Maps’in ilkel hali Zip2’yi kuruyor.
- 1999’da Compaq Zip2’yi 307 milyon dolara satın alıyor. Musk bu anlaşmadan 22 Milyon dolar kazanıyor ve bu parayı PayPal’a yatırıyor.
- eBay, PayPal’ı 2002 yılında 1,5 Milyar dolara satın alıyor.
- Musk, satın alma sonrası oluşan gelirinden 100 Milyon doları SpaceX’e, 70 Milyon doları Tesla’ya ve 10 Milyon doları da SolarCity’e yatırıyor.
- Musk, Ekim ayında ilk defa değeri 1 trilyon doları aşan ve sene içinde yüzde 60 yükselen Tesla şirket hisselerinden payına düşeni alarak servetine 121 milyar dolar daha ekliyor.
- Tesla ve SpaceX CEO’su olan, kendine ait bir evi bulunmayan ve arkadaşlarının evinde yaşayan Elon Musk, 2021 yılı itibariyle 277 milyar dolar servetiyle dünyanın en zengin kişisi konumuna yerleşiyor.
Elon Musk sonrası Twitter
Musk’ın PayPal ile başlayan gelir ve fayda yaratma yolculuğunda kesin olarak bildiğimiz kazandığı parayı yeni fikirlere aktarmak konusundaki cesaretli oluşuyla ilgili. Üstelik fikrini finansmana dökecek gücü ve çevresi de var. Diğer yandan Twitter’da yanlış bilgiyle dezenformasyon yaratmak, şüphe ile bakılan kripto para birimlerine destek vererek kripto varlık ekosistemini yönlendirmek, Twitter’ın ifade özgürlüğünü engellediğine dair gündem oluşturmak gibi kötü siciliyle de çok konuşuluyor.
Kafalar karışık, diğer yandan olası gelecek net
Gerçek kimliklerin onayı, daha güvenlik bir platform, manipülasyondan uzak (veya daha yakın) algoritma, yeni eklenecek özellikler, ifade özgürlüğü kalesi olma hedefini bir yana koyarsak…
Meta, Metaverse dünyası üzerinden bir gelecek inşa ediyor. Musk sonrası Twitter ise; gündem ve politika, yayım gücü, gerçek kimlik ve söylemler, merkeziyetsiz finans (DeFi) ve ona bağlı varlıklar üzerinden bir yayılım hedefleyebilirdi.

Nedir bu DeFi?
DeFi (Decentralized Finance), çeşitli faaliyetleri ve iş ilişkilerini kapsayan genel bir terim. DeFi’nin içerisinde stablecoin’ler, borsalar, kredi, türevler, sigorta ve varlık yönetimi gibi 6 ana hizmet kategorisinin yanı sıra cüzdan ve oracle gibi yardımcı hizmetleri de tanımlıyoruz. Geleneksel finans, finansal hizmetleri yönetmek ve işlemek için aracılara güveniyor.
DeFi, merkezi olmayan bir ortamda (kamuya açık, izin gerektirmeyen blockchainler) çalışıyor. DeFi üzerinde yer alan hizmetler ise genellikle açık kaynaklı yazılım protokollerinde ve akıllı sözleşmelerde kodlanıyor.
Daha genel olarak tıpkı blockchain teknolojisi gibi DeFi de verimlilik, şeffaflık, inovasyon ve finansal katılım potansiyelini destekleyen hareketli bir tabanda yer alıyor.
Ayrıca DeFi’ye yönelik eleştiriler, riskler ve bilinmeyenler de var.
DeFi dünyasında daha şimdiden dikkate değer dolandırıcılıklar, saldırılar ve yönetim uyuşmazlıkları gibi başarısız örneklerde yaşanıyor.
Erken aşama olarak değerlendirebileceğimiz bu dönem hem sektör hem de hükümetler açısından fırsatlar, riskler ve zorluklar barındırıyor.
Musk’ın blockchain ve kripto varlıklara yöneleceğini açıklayan Dorsey’e yakınlığı ve aynı çizgiden yürüdüğü biliniyor. Dolayısıyla bu satın alma ile birlikte Meta’yı yerinden edecek tam tersi bir yapının kurulması da bekleniyordu. Meta’nın Metaverse ile pazarlama dünyasına yeni bir bakış ve yeni kapılar açma ihtimalinin yanında Twitter’ın ödeme yöntemi olarak kripto varlıkları devreye alması ve ödeme yeteneklerini geliştirmesine, kimlik doğrulama ile birlikte gelecek kusursuz hedefleme özelliğinin işlevsel olacağına da kesin gözüyle bakılıyordu. Kripto para borsası Binance’in yatırımcıları arasında yer alması ve Musk’ın PayPal deneyimi ve kripto piyasasını alt üst eden etkisi bunun en büyük işareti.
Bir diğer büyük yatırımcı olan Oracle’ın kurucu ortağı Larry Ellison’a ve Twitter’a olası etkisine yakından bakalım. Ticaret yaptığının hep bilincinde olan, rakiplerini çekinmeden yutan Ellison, Bill Gates’in en büyük rakibi. Hem dünyanın en zenginlerinden biri (95,6 milyar dolarlık net servetiyle dünyanın en zengin 11. kişisi) hem de Tesla’nın yatırımcılarından olmasının yanında başta veri bilimi olmak üzere, makine öğrenimi, bulut bilişim, yapay zeka, açık kaynak ve finansal teknolojilere olan ilgisi ve yatırımları da biliniyor. İnternetin gelişinin iş dünyası üzerinde yaratacağı devrimsel etkiyi ilk tahmin edenlerden olan Ellison, Web3 dünyası kadar, sosyal medyanın geleceği açısından da kilit bir isim.
Sequoia Capital ve Horowitz ise Google’ın ilk VC yatırımcısı olmasının yanında, son dönemde Getir ve Insider’a da yatırım yapmış, elini uzattıkları hemen tüm firmaları kısa sürede şaha kaldırmıştı. Grubun kripto varlıklar, Web3, finansal teknolojiler ve blockchain odağında bir rota çizdiği gözlerden kaçmıyor.
Twitter Blue, Twitter X ve 2028 yılına kadar 931 milyon kullanıcı hedefi!
Musk ile Twitter yatırımcılarının vizyonları ve dönüştürme güçleri çok netti aslında.
Bu vizyonun, Elon Musk’ın sunduğu verilerle de desteklendiğini takip ettik.
Musk, Twitter’ın toplam kullanıcı sayısını (2022 itibariyle 229 milyon) 2025 yılına kadar yaklaşık 600 milyona çıkaracağını ve bundan altı yıl sonra ise 931 milyon kullanıcıya ulaşacağını tahmin ediyor. Bu büyümenin çoğunun, (kullanıcıların uygulamadaki deneyimlerini kişiselleştirmek için Stripe üzerinden ayda 3 dolar ödediği Twitter Blue dahil olmak üzere) Twitter’ın reklam destekli işinden geleceği satın alma sürecinde çok fazla gündeme geldi. Satış protokolüne göre Musk, şu anda ABD, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda’da kullanılan Twitter Blue’nun kapsamını genişleterek 2025 yılına kadar kullanıcı sayısını 69 milyon’a, 2028 yılında ise 159 milyon kullanıcıya ulaştıracağını vadetmişti. Ünlü milyarder Twitter’ın, şirketin geçen yıl elde ettiği yaklaşık 5 milyar dolarlık yıllık gelirini 2028 yılına kadar 26,4 milyar dolara çıkarabileceğine inanıyordu.
Satış protokolüne göre Musk, şu anda ABD, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda’da kullanılan Twitter Blue’nun kapsamını genişleterek 2025 yılına kadar kullanıcı sayısını 69 milyon’a, 2028 yılında ise 159 milyon kullanıcıya ulaştıracağını vadetmişti.
Bir diğer büyütücü güç olarak lanse edilen ve gizemini koruyan Twitter’ın X adlı yeni ürünü ise tam bir muamma. Reklamsız bir deneyim sunulması beklenen bu yeni ürünün 2023’te kullanıcı ile buluşacağı konuşuluyordu. Ayrıca Musk, Twitter’ın para kazanma yollarını da önemli ölçüde çeşitlendirmek istediğini birçok platformda dile getirdi. Şu anda, reklamlar Twitter’ın gelirinin yaklaşık yüzde 90’ını oluşturuyor. Musk’ın, bunu 2028 yılına kadar yaklaşık yüzde 45’e düşürmeyi hedeflediği de çok fazla dile getirildi.
Gelen son bilgiler Trump’ın kalıcı yasağının kaldırılacağı ve Twitter’a geri döneceği, bu engellemeye imza atan Parag Agrawal ile yolların ayrılacağı, 2009’da Twitter’ı yasaklayan Çin’in geri dönüş sinyali verdiği (hatta gizli tutulan yatırımcılardan biri olabileceği) yönünde. Twitter’ın sıralama algoritmalarının ve uygulama kararlarının halka açık ve şeffaf hale getirilmesi göreceğimiz ilk hamlelerden biri. Musk’ın Twitter’la ilgili en önemli çıkışlarından biri olan hesaplara kimlik doğrulama yapılması, yani IP adresleri ve doğrudan mesajların içeriği de dahil olmak üzere tüm Twitter kullanıcı verilerine erişebilecek duruma gelmesi ise üzerinde en çok konuşulan maddelerden bir diğeri oldu.

Bireysel olarak Twitter’ı çok önemsiyor ve diğer mecralardan farklı konumlandırıyorum. Söylemediklerimizin söylediklerimizden daha kıymetli hale geldiği günümüzde, platformda bilginin öne çıkarılması ve yapay gündemden uzaklaştırılmasının fark yaratacağını düşünüyorum. Twitter’ın senelerdir geliştirmeye çalıştığı ve yetersiz kalsa da engellediği birçok nefret söylemini ve dezenformasyonu tekrar dolaşıma açması ise endişelerimden biri. Diğer yandan Musk’ın kendi söylemiyle “Gelecek için önemli ve bir şekilde faydalı olduğunu düşündüğü teknolojileri gerçek kılmaya devam edecek mi?”
Bence evet. PayPal gibi ezber bozan bir yapıyı kuran, elektrikli otomobil piyasasının canlanacağını ve geleceğin burada olduğunu herkesten önce gören, uzun ömürlü pil yapmayı başaran, Mars’a astronot göndermeyi ve gezegenler arası seyahati mümkün kılan, küresel ısınma için savaşan, Neuralink ile beyin hastalıklarının tedavisine ve yapay zeka insan zihni ilişkilendirmesini odağına alan Musk, bir sonraki sosyal medya deneyimimizi bambaşka bir yapıya dönüştürebilir (ki zaten neden yapmasın?). Musk’ın satın alma sürecini gözden geçirdikten sonra kararını değiştirip değiştirmeyeceğini hep birlikte takip edip, göreceğiz.
Bu yazı Digital Report Dergisi 14. sayısında yayınlanmıştır.