Bir süredir yazılıp çiziliyor, konuyla ilgili konuşuluyor. Bize de her gün soruyorlar doğru mu değil mi diye. ‘Değil’ desek de inanmıyorlar, ‘yok öyle bir şey’ desek de inanmıyorlar. Demek ki hissediyorlar. Belki de haklılar. Evet, doğru internetin ve finansal teknolojilerin geleceği Web3’te yatıyor. Doğru. Çok mutluyum. Paylaşmak istedim sizlerle de. Bu satırları yazarken bir yandan da kendime gülüyorum. Senelerdir hem internet hem de finansal teknoloji dünyasının bir parçasıyım ve birileri ne zaman çıkıp da ‘x teknoloji hayatımızı kökünden değiştirecek’ dese, gözlerimi devirip ortamdan uzaklaştım.
Dünya üzerinde yeterince vakit geçirdiyseniz, bildiğiniz gibi değişim birden bire yaşanmaz, ufak ufak başlar. Sonra siz ne olduğunu anlamadan kendinizi o değişimin tam da ortasında bulursunuz ve dönüp de geçmişe baktığınızda, aslında kimsenin tam olarak ne olacağını kestirememiş olduğunu fark edersiniz. Değişim gelmiştir ama tam da kimsenin beklemediği şekilde olmuştur -blok zinciri teknolojisi gibi. Ama blok zincirinin de bir başlangıç olduğu sonradan anlaşıldı, tıpkı Web3 gibi. 8 yıl önce Ethereum’un kurucu ortağı ve Polkadot’un yaratıcısı Gavin Wood, internetin geleceğine ilişkin vizyonunu anlatırken Web3 kavramını ortaya attı. Fakat bu, altında yatan blok zinciri teknolojisi olmaksızın anlaşılabilecek bir konu değil. Blok zinciri temelde dağıtık bir bilgisayar ağında çalışan merkezi olmayan bir veritabanı ve merkezi bir otoritenin koordinasyonu olmaksızın, verilerin zincirdeki tüm katılımcılar arasında paylaşılmasını ve senkronize edilmesini sağlayarak şeffaf ve merkeziyetsiz bir yapı oluşmasını sağlıyor. İnternetin de blok zinciri üzerine inşa edilen merkeziyetsiz ve daha demokratik bir versiyonunu Web3 olarak adlandırıyoruz.
Web3 son dönemde yeniden keşfedildi
Açıkçası ilk başta insanlar Web3 kavramı üzerinde çok da durmadı. Fakat geçtiğimiz senelerde esen metaverse rüzgarıyla Web3 yeniden keşfedildi. Şöyle düşünün, bugüne kadar Web3 teknolojilerine 88 milyar USD yatırım yapıldı, bu yatırımın yarısından fazlası ise son iki yılda gerçekleşti. Şimdi neden birden bire ilginin arttığını söylediğimi daha net anlamışsınızdır.
Peki neden? Çünkü bildiğimiz anlamıyla internet artık bize yetmiyor. Suyun başını tutmuş şirketlerin yerini, internetin öz çocukları, yani kullanıcılar alsın istiyoruz.
Web3 ise bildiğimiz anlamda interneti değiştirecek, “bireyin” ön planda olduğu ve sahiplik kavramının değiştiği bir dalgayı, hatta tsunamiyi beraberinde getiriyor, bu çok açık. Ama bu durumun başka alanlarda da yıkıcı bir etkisi olacak; finansal teknolojiler. Web3, para transferini herhangi bir üçüncü taraf olmadan ve herhangi bir merkezi sistem olmadan sağlamaya imkan tanıyor. Bu durum aracıların rolünü azaltırken kullanıcının önemini ortaya çıkarıyor. Haliyle bu yeni dünya, insanlara, kendi finansal araçları üzerinde daha fazla güç ve kontrol sahibi olmanın ve etkileşimi artırmanın yolunu açıyor. Kulağa oldukça iyi geliyor değil mi? Ama hepsi bununla da sınırlı değil; blok zincir teknolojisiyle birlikte kripto paralar ve metaverse birlikte uygulandığında bize çok boyutlu ve sofistike deneyimlerin de önünü açacak. En azından açacağına inanıyoruz. Web3’e şu an yoğun bir merak ve heyecanla yaklaşılıyor ve çıkan bazı “Web3” uygulamaları birçok kişinin bu alana yoğun bir şüpheyle yaklaşmasına da neden oluyor. Fakat şunu unutmamak lazım, mevcut sorunları yeni bir teknolojiyle çözerken dramatik bir değişim yaşanması şart değil. Kimi zaman bu değişimi ilk bakışta kullanıcılar bile fark etmeyebilir ama arka tarafta yarattığı etki – maliyet / zaman / operasyon açısından – çok büyük olabilir ve kelebek etkisi yaratabilir. Ayrıca blok zincir teknolojisi halen çok yeni ve internetle çığır açıcı bir şeyler yapmamızın bile çok uzun zaman aldığını düşünürsek, Web3’ün asıl etkisini birkaç yıl içinde hissetmeye başlayacağız. Web3’e dayalı ve gündelik hayatımıza yoğun etkisi olan, milyonların kullandığı bir fintech uygulamasından söz etmek için henüz erken. Fakat Nexo gibi kripto bankalar, Opensea gibi NFT pazar yerleri gün geçtikçe güçlerini ve kullanıcı sayılarını artırırken Aquanow, Hydrogen gibi şirketler de Web3 teknolojisi fintech alanında kullanmak isteyen şirketlere güçlü altyapılar sunuyor. Bunlara ek olarak PayPal, Stripe gibi Web2 dünyasının ağır taşlarından olan ödeme kuruluşları da kripto para transferleri destekliyor. Bu da şunu gösteriyor; Web3 girişimleri, Web2 dünyasının sorunlarına farklı bir teknolojiyle daha kolay yanıt vermenin yolunu ararken Web2 girişimleri de yeni dünyanın teknolojilerini benimseyerek güçlerini korumaya devam edecek. Aslında bir teknolojinin diğerini tamamen ortadan kaldırdığı bir ekosistemden bahsetmek şimdilik mümkün değil. ama bu durum Web3 çağında, bankalar ve finans kurumlarının yeni bir rekabet düzeyiyle karşı karşıya olduğunu değiştirmiyor. Günümüz dünyası fintech, otomasyon ve kripto para birimleriyle dolu. Her durumda, bu trend artarak büyümeye devam edecek ve yerine yenisi gelmedikçe Web3’ün finans dünyasında önemli normlardan biri haline geleceğini söyleyebilirim.
Bu yazı Digital Report Dergisinin 15. sayısında yayınlanmıştır.