Pandemi ile uzaktan çalışmanın yaygınlaşmaya başlaması ile yetenek yönetimi her zamankinden daha önemli hale geldi. Pandemi döneminde evden ya da ofis dışında farklı lokasyonlardan çalışmaya başlayan ve iş-özel yaşam dengesinin karışmaya başlaması ile öncelikleri değişen çalışanlar artık koşulları daha fazla sorguluyor. Bu bağlamda beklentileri de değişiyor. Araştırmalara göre de hibrit çalışma modellerinin gelecekte de kalıcı olacağını da hesaba kattığımızda, yeni çalışma düzeninde işletmelerin istedikleri yetenekleri kendilerine çekebilmelerinin ve aynı zamanda ekiplerinin aidiyetini artırarak işte tutabilmelerinin yolu işveren markası olabilmekten geçiyor. Aslında işveren markası olarak öne çıkan işletmeler her dönem iyi yetenekleri kendilerine çekme konusunda avantajlıydı. Peki hibrit çalışma modellerinin öne çıktığı bir iş dünyasında işveren markası olmak neden her zamankinden daha önemli?
Marka kimliğini güçlendirir
Dijital çağda markalar için çevrimiçi varlıkların güçlü olması bir gereksinim de öte zorunluluğa dönüştü. Özellikle uzaktan işe alım söz konusu olduğunda. Günümüzde potansiyel çalışan adayları, halihazırdaki çalışanlar ve müşteriler sürekli olarak markaların web sitelerini ziyaret ederler ve sosyal medya sayfalarınızda gezinirler. İşe başvuru süreci adayların için bir anlamda araştırma yaparak şirket kültürünü tanıyıp anlamaya başladığı bir zaman aralığıdır. Dijital varlıkları güçlü olan, örneğin iyi bir web site olan, sosyal medyada güçlü olan, marka kimliğini video gibi çağın araçları ile yine çağın diline uygun bir şekilde aktaran işletmeler, üst düzey yetenekleri kendilerine katılmaları ve ekiplerinin bir parçası olabilmeleri konusunda heyecanlandırabilirler. Sonuç olarak, harika bir işveren markası yaratmak, sürdürülebilir bir marka hikayesi oluşturmaya, adaylara sunulan iş tekliflerinin faydalarını daha iyi ifade etmeye, temel değerleri çerçevelemeye ve marka kimliğine hayat vermeye çok büyük katkılar yapacaktır.
Yetenek kazanımını artırır
İşveren markası olmak, her zaman için yetenek kazanımınızı hızlandırır ve İK profesyonellerinin yıldız adayları işe almasına yardımcı olur. İşveren markası sadece yetenek havuzunu artırmakla kalmaz, aynı zamanda şirketlerin iyi yetenekleri ekiplerine kazandırma konusunda ikna kabiliyetlerini artırır. Bir anlamda markanın işe alma süreçlerine adeta seviye atlatarak aday katılımını artırır ve bu süreçteki yıpranma oranlarını azaltır.
Adaylar için daha iyi bir deneyim sağlar
Bugün, işe alım süreci inanılmaz derecede aday merkezli oldu. İşe alım uzmanları ve İK yöneticileri, üst düzey yetenekleri kolayca cezbeden olağanüstü başvuru deneyimleri yaratmak için en iyi araçları ve işe alım yazılımlarını kullanıyor. İşveren markası ve kariyer sayfaları, teknik olarak adaylarla ilk temas noktalarıdır. Ayrıca, adayları memnun etmek için şirketlerin elindeki ilk ve en değerli şanstır. Günümüzde adaylar, şirketlerin sahip olduğu vizyona ve sağladığı iş ortamına büyük önem veriyor. Bu nedenle, işveren markası olmanın adayların kararları üzerinde güçlü bir etkisi olacaktır. Uzaktan işe alım süreçlerinde ise bu etki çok daha değerlidir.
Maliyetleri önemli ölçüde azaltır
Bir şirketin harika bir işveren markası ve bir işveren olarak da iyi itibarı olduğunda işler birçok açıdan kolaylaşıyor. Parlak bir işveren markasıyla, işe alım maliyetlerine çok fazla harcama yapmaya, örneğin kariyer sitelerinde iş ilanlarını tanıtmak için büyük bir meblağ harcamaya gerek kalmıyor. En iyi yetenekler başarılı işveren markalarını buluyorlar aslında ve açık pozisyonlara başvurular organik olarak geliyor. Maliyet kadar aday aramak için harcanan zamandan tasarruf edebilmek de buradaki diğer kritik konu. Şirketler bu sayede burada artırdıkları bütçeleri pazarlama faaliyetlerine ya da ürün geliştirmeye harcayabiliyor.
Sağlam bir işveren markası yaratmak çok basit bir süreç değildir. Şirketin adına konuşan bir işveren markasına sahip olmak çok fazla çalışma ve çaba gerektirir. Ancak günün sonunda, şirketin hak ettiği tanınırlığı elde etmesini sağlar ve marka bilinirliğini hiç olmadığı kadar yükseltir. Bu nedenle, doğru adımı atmak için İK profesyonelleri, güçlü bir işveren markası oluşturmanın ve yaratmanın devam eden bir süreç olduğunu ve nihayetinde uzaktan işe alım süreci üzerinde kalıcı, olumlu bir etki yaratabileceğini akılda tutmalıdır.
Avrupa’nın en iyi işverenleri arasında olmaktan gurur duyuyoruz
Öget Kantarcı GittiGidiyor Genel Müdürü ve eBay MENA Bölge Direktörü
Türkiye’yi online pazaryeri konseptiyle tanıştırarak bu alana öncülük eden bir şirketiz. 20 yıldır sektörün ve ülke ekonomimizin büyümesine katkı sağlarken, çalışan deneyimi alanında da örnek uygulamalara imza attık. Daima odağına insanı alan yaklaşımımızla, kendini mutlu, huzurlu ve güvende hisseden çalışanların olduğu bir kurum olmaya gayret ettik. Aldığımız ödüller de bunu başarabildiğimizin bir göstergesi.
GittiGidiyor’da iş-özel hayat dengesi, çalışan mutluluğu, iş yerinde eşitlik ve demokrasi, insan hakları, gönüllülük gibi konularda attığımız adımlar sayesinde de sadece Türkiye’nin değil Avrupa’nın en iyi işverenlerinden biri konumuna geldik. Türkiye’de öncülüğünü üstlendiğimiz bir alanda uluslararası başarı yakalamanın ve “Avrupa’nın En İyi İşverenleri” listesinde yer almanın gururunu yaşıyoruz.
GittiGidiyor hepimiz için işin yanı sıra her konuda kendimizi eğitebildiğimiz, yeni şeyler öğrendiğimiz, sosyalleştiğimiz, eğlendiğimiz 300 kişilik bir yaşam alanı. Burada, çalışma hayatına yalnızca iş olarak bakmıyoruz. Ekibimizi çok önemsiyor, emeğin kıymetini biliyor ve iş yaşamında insani koşulları sağlamayı gereklilik olarak görüyoruz.
Çeşitlilik ve dahil etmeyi gerçekten gözeten uygulamalar hayata geçiriyoruz. Örneğin, çalışanlarımızın işten uzak kaldıkları sürede kariyerlerini başarı ile sürdürebilmeleri adına oluşturduğumuz “GittiGidiyor Ebeveyn Manifestosu” ile iş yaşamının ebeveynlikten rol çalmasına izin vermeyeceğimizi beyan ediyor, evlat edinme süreci dahil olmak üzere, ebeveynlere ihtiyaç duydukları her türlü desteği sağlıyoruz.
Çalışan Meclisimiz aracılığıyla ise departman temsilcileri aracılığı ile tüm çalışanlarımızın fikir ve önerilerini dinliyor, uygulamaya alıyoruz. İstanbul Maratonu’nda hangi STK’nın yararına koşacağımızdan, hibrit çalışma sisteminde nelere ihtiyaç duyacağımıza kadar hemen her kararda yaptığımız anketler ve fokus grup görüşmelerinin sonuçlarını dikkate alarak hareket ediyoruz. Şeffaf bir iletişim kurmak ve herkesin fikrini paylaşabileceği özgür bir ortam sunmak en önemli önceliklerimiz arasında.
GittiGidiyor’un temel amacı, tüm paydaşlarımıza güç kazandırmak ve herkes için ekonomik fırsat yaratmak. Bu eşitlikçi anlayışımız çalışanlarımız için de geçerli. Birbirine güvenen, inanan, farklılıkları zenginliği olarak gören güçlü bir takımız. Ben de bu olağanüstü ekiple çalıştığım için çok mutluyum.
Bu yazı Digital Report Dergisi 11. sayısında yayınlanmıştır.