Sıfır kod olarak da bilinen kodsuz geliştirme platformlarının, yazılım geliştirme alanında demokratikleşmeyi sağlayacağı düşünülüyor. Artan geliştirici talebini karşılamanın bir yolu olarak da görülen bu yöntem ile tüm çalışanlara ekip başarısına katkı sağlama imkanı verilirken, her şirketin teknoloji şirketine dönüştüğü bir ortamda rekabet imkanları da artabilir.
Bugün hangi şirket ya da sektörden bahsedersek edelim, yazılım geliştirme alanındaki eleman ihtiyacı her geçen gün daha da belirgin bir hale geliyor. Bu durum, şirketlerin belirli uzmanlıkları bulunan ve başka alanlarda çalışan kişileri programlamaya yöneltmelerine sebep oluyor. Sıfır kod ya da düşük kodlama gerektiren (low code ya da no-code olarak bilinen) süreç de bu yöntem sebebiyle bir süredir kurumsal dünyanın konuştuğu ve tartıştığı bir fenomen olmuş durumda.
RPA gibi otomasyon araçlarını kullanarak işe başlanabilir
Diğer yandan otomasyon öncelikli bir dönemin başladığına da şahit oluyoruz.
Departmanlara özel konularda ya da süreçlerde gerçekleşen otomasyonlar için konu uzmanlarının yazılım ağırlıklı konularda bilgi sahibi olmasına ihtiyaç duyuluyor. Bu da örneğin UiPath gibi robotik süreç otomasyonu araçlarının, konu uzmanlarında bilinmesini gerektiriyor. UiPath de bu anlamda düşük kod bilgisiyle kullanılabilen popüler bir RPA aracı olarak dikkat çekiyor. Ancak bu çabalar genelde geliştirmeyle ilgilenen departmanların dikkatini çekmiyor ve otomasyon için RPA kullanmayı öğrenen çalışan, bu bilgiyi öğrenmesiyle kalıyor. Oysa bu çalışanın kurum içinde geliştirmeyle ilgili farklı rollerde kullanılabilmesi, en azından kendi departmanı içerisindeki belli başlı süreçleri geliştirmesi mümkün.
Bunun bir benzeri ise otomasyon öncesi dönemden kalan Excel, Lotus gibi hesap tablosu yazılımların makrolarında karşımıza çıkıyor. İnternetin dipsiz meme kuyusunda Excel kullanıcılarının da bu konudaki uzmanlıklarını gösteren eğlenceli içerikler mevcutken, bu yazılımların ‘ustaları’ da BT için görünmez olabiliyor.
İnternet ücretsiz ve sınırsız kaynakla dolu
Bugün geldiğimiz noktadaki low-code ve no-code araçları hakkında bolca kaynak bulmak mümkün. Bu araçlardan faydalanarak yapılandırılmış veri toplama ve ortak kullanım gibi uygulamalar ortaya konabiliyor. Örneğin bir veri tabanına dayalı grafik arayüzlü bir uygulama, pazarlamadan satışa, muhasebeden depo yönetimine kadar birçok alanda kullanılabilir ve çalışanları günlük sıkıcı işlerden kurtararak, kurumsal dünyaya yaratıcılığın geri dönmesini sağlayabilir. İş süreçlerini dijitalleştirmek, iş kurallarını otomatik hale getirmek ya da rapor hazırlamak gibi işler kolaylaşabilir.
Operasyonel ve güvenlik risklerine dikkat
Ancak hemen pembe tabloya kapılarak rahatlamak doğru değil. Bu araçların ve platformların kullanımındaki aşırı özgürlük problemler de ortaya çıkartabilir. Tüm denetimsiz kullanımlarda olduğu gibi, bu uygulamaların kurumların BT altyapısında cirit atması bir dizi güvenlik sorunu ortaya çıkartabileceği gibi operasyonları kesintiye uğratma ihtimali de yaratabilir.
Bu yazı Digital Report Dergisi 10. sayısında yayınlanmıştır.