TikTok’un markalara uygunluğu markaların sosyal medya mecralarını ne amaçla kullandığı ve beş yıl içerisinde pazardaki alım gücü rolü oldukça değişecek Z jenerasyonuna bakış açıları ile çok bağlantılı.
Koronavirüs salgınıyla birlikte mobil uygulama ekosisteminde iki üç yıl içerisinde kat etmemiz gereken mesafeyi bir yılda katettik. State of Mobile raporuna göre 2020 yılında mobil harcamalar 143 milyarı doları bulurken 218 milyarın üstünde mobil uygulama indirildi. Bu durum sosyal medya mecralarının “yükselen yıldızı” olan TikTok mecrasının yükselişine de oldukça pozitif bir katkı payı sağladı. TikTok Türkiye de dahil olmak üzere tüm dünyada bir sosyal mecra olarak yerini sağlamlaştırdı.
TikTok’un markalara uygunluğu markaların sosyal medya mecralarını ne amaçla kullandığı ve beş yıl içerisinde pazardaki alım gücü rolü oldukça değişecek Z jenerasyonuna bakış açıları ile çok bağlantılı. Sosyal medya mecraları artık içerik paylaşım platformlarından çok daha fazla şey ifade ediyor. Çin’de sosyal ticaretin (Elektronik ticaret ile sosyal medya kanallarının kesişimi) e-ticaret satışlarına katkı payı yüzde 55. Sosyal medya mecraları üzerinden birçok farklı satış dönüşüm stratejisi uygulanıyor. TikTok canlı yayınları ve e-ticaret modelleri de bu stratejinin bir parçası. TikTok ‘Story’ yani hikayeler özelliğini Türkiye’ye de açarak aslında gelmekte olan e-ticaret odaklı modellerin sinyalini vermiş oldu.
Türkiye’de influencer marketing maalesef organik içerik ürettirmekten oldukça uzak
TikTok’un reklamlar haricinde doğrudan satışta etki eden özellikleri henüz Türkiye’de hayata geçmedi. Bu yüzden organik trafik sağlamak isteyen markalar için TikTok henüz Türkiye’de etkili bir satış mecrası niteliği taşımıyor. ABD’de ise viral olarak satış rekorları kıran birçok farklı başarı hikayesi okuyoruz. Bugün #tiktokmademebuyit etiketi 2 milyar izlenme, #amazonfinds etiketi ise 6,7 milyar izlenmeye ulaşmış durumda. Bunun sebebi ise hem ülkenin alım gücü hem de markaların eforları ile bağlantılı. Yurtdışı örneklerinde markalar mecrayı ürün keşfettirmek için bir araç olarak kullanıyor ve oldukça organik içerikler çekerek domino taşı etkisiyle birkaç gün içerisinde ürünlerini virale düşürmeyi başarıyor. Türkiye’de ise influencer marketing yöntemleri ise maalesef organik içerik ürettirmekten oldukça uzak ve mekanik.
Hedef kitlesi Z jenerasyonu olan ya da alışveriş sıklığı en çok 25-30 yaş kitlesinde görülen markalar için ise TikTok artık bir zorunluluk.
Bununla beraber reklam tarafında tıklanma maliyetleri diğer mecralara göre çok daha avantajlı özellikle gençleri hedefleyen markalar kampanyalarını fenomenler ile de güçlendirerek reklam modelleri üzerinden satış hedefli kampanyalar çıkartabilirler.
Dijital çağın ev sahibi Z neslinin marka sadakati çok düşük
Hedef kitlesi Z jenerasyonu olan ya da alışveriş sıklığı en çok 25-30 yaş kitlesinde görülen markalar için ise TikTok artık bir zorunluluk. Türkiye’de 25 milyon üzerinde Z jenerasyonu genç bulunuyor. Bu jenerasyonun marka sadakati oldukça düşük. Bunun sebebi ise dijital çağın ev sahipleri olmaları. Çünkü araştırma kapasiteleri ve karşılaştırma mekanizmaları çok kuvvetli. Bu sebeple hangi marka onun kulağına iyi gelir ve yeterince avantaj sunuyorsa o marka ile ilerliyor. Fakat Z jenerasyonunu tek bir tipe indirgemek çok yanlış olur. Ülkenin sosyoekonomik durumu, kültürel çeşitlilik sebebiyle Z jenerasyonun tutumu aynı şehrin farklı sokaklarında bile değişkenlik gösterebiliyor. Alışveriş konusunda gördüğümüz ortak bir nokta ise bugünün popüler birçok markasını ‘anne ve babamın’ markası olarak konumlandırdıkları için kapısından dahi grime ihtiyacı duymuyorlar. TikTok ise markalara ‘anne baba’ markası olmadığını göstermek için bir araç. Çünkü artık markalar bu kadar çok farklı mesaj aldığımız günlerde TV reklamı yapıp üzerine göstermelik bir iki influencer iş birliği ile algı yaratacak güçte değiller.
TikTok’a girmekten çok burada sürdürülebilir iş yapmak çok kıymetli
Tam da bu yüzden özellikle ABD’de hemen her markanın TikTok hesabını 2021 itibariyle açmış olduğunu görüyoruz. Markalar çok değişken kırılımları olan yeni jenerasyonla bağ kurmak için onların aktif olduğu tüm mecralarda varlık göstermeye başladılar. Starbucks, Coca Cola, Pepsi, Samsung, Red Bull gibi pazarlama devi olmuş markaların yanı sıra Chipotle, Asos, Sephora, Zara, Bershka, Pull&Bear oluşan oldukça uzun bir marka listesi mecrayı aktif kullanıyor. Ayrıca sadece ana akım iletişim yapan markalar değil, Balmain, Louis Vuitton, Gucci, Prada gibi uzun bir lüks tüketim markaların TikTok’a girdiğini görüyoruz. Türkiye’de henüz TikTok mecrasında varlık gösteren markaların sayısı oldukça az. DeFacto, Migros ve Dimes mecrada erken yol alanlardan. Özellikle Dimes doğrudan hedef kitlesinin bulunduğu mecrada çok büyük medya ve pazarlama bütçeleri ile varlık gösteriyor. Migros ise bu jenarasyonu şimdiden aktif yatırım yapan başarılı markalardan. Reyon Savaşları projesi ile en çok etkileşimi alan markalardan biri olarak dünya listesine adını yazdırmayı başardı. Büyük markaların yanı sıra küçük işletmeler için de TikTok keşfedilme mecrası haline geldi. Bytedance sık sık TikTok üzerinden bu işletmeleri destekleyecek projeler yapıyor ve reklam avantajları sağlıyor. Türkiye’de de hem küçük işletme hem de birçok yeme içme mekanı TikTok sayesinde keşfediliyor. Bu mecrada 13-25 yaş hedef kitlesi olan markalar öncelikli olmak üzere tekstil ve aksesuar, kozmetik, elektronik, medya, gıda içecek, ev kategorisinde ürünleri bulunanlar. Çünkü mecrada çok fazla deneyimleme, moda, makyaj ve dekorasyon videosu tüketiliyor. Fakat mecrada en önemli konu sürdürülebilir içerik üretmek. Influencer marketing üzerinden birkaç kere yatırım yapmak okyanusta kaybolmaya eşdeğer. TikTok alanında strateji yapabilen, kendi çekim ekibi olan, markaya özel çekim alanları kurabilen ve bu jenerasyonu iyi tanıyan ajansların sayısı neredeyse yok denecek kadar az. Markaların mecrayı öğrenebilmesi için pazarlamacıların bu mecrada vakit geçirmesi şart. Bu mecraya girmekten çok burada sürdürülebilir iş yapmak çok kıymetli.
Bu yazı Digital Report Dergisi 10. sayısında yayınlanmıştır.