Gig ekonomisi, kişilerin geleneksel bir işçi-işveren ilişkisi içerisinde çalışmak yerine, geçici ve kısa süreli işlerde bağımsız çalışması olarak tanımlanabilir. Çalışanların çalışma süresi, iş görme şekli ve ücret belirlediği bu çalışma modelinde, özellikle dijital ortamdaki freelancer (serbest çalışan) kişiler ağırlıklı durumda. Teknolojik gelişmelerle paralel büyüyen bu ekonomide, freelancer’lar ile onların sunduğu mal ve hizmetlerden yararlanmak isteyen kişileri bir araya getiren pek çok platform bulunuyor. Uber, Taskrabbit, Glovo ve ülkemizde Armut bunlardan yalnızca birkaçı.
Pandeminin etkileri
Bununla birlikte gig ekonomisi yeni bir kavram değil. Belli kesimler, veriler üzerinden bu yaklaşımın hüküm süreceği günleri halihazırda tartışıyordu. Ancak pandemi ile gig ekonomisinin büyümesi de ivme kazandı. Çünkü bu şekilde çalışan çoğu kişi teknolojik olanaklar sayesinde hizmetlerini uzaktan sunabiliyor.
Geleneksel tarzda ısrar edenleri gelecek dönemde bulamayacağız
Gazeteci-Yazar Önder Abay, pandeminin Gig ekonomisi üzerindeki etkilerini şöyle değerlendirdi: “Ülkenin hemen her alanında yaşanılan güvensizlik ekonomik krizle de buluşunca çalışanlar için yeni bir alan açılmış oldu. Yeni yeni adından söz ettiren Gig ekonomisi hızla büyüyor. En büyük sorunlarından biri geleceksizlik olan gençliğin günü kurtarmak için kullandığı yeni bir çalışma sistemi bu. Özellikle pandemi döneminde ve hemen sonrasında moto kurye olarak kısa süreli yapacak işlere talepler çok artıyor. Hem hayatı kaçırmamak hem de ekonomik bir katkı sağlamak için böyle işlere yöneliyorlar. Dijitalleşmenin yaygınlaşmasıyla Gig ekonomisinin büyümesi aynı oranda olacak gibi görünüyor. Özellikle Z kuşağı bir markanın çalışanı olarak bir ömür geçirmek yerine birkaç ayrı iş yerinde çalışıp ekonomik dünyasını kurgularken zamanı kontrolünü de kendi belirlemek istiyor. Çalışma şartlarının, mesai saatlerinin, ofislerin yavaş yavaş yok olacağı bir çalışma dünyasında bu gelişmeye ayak uydurabilen markalar geleceğe kendini taşıyabilir. Ama geleneksel tarzda ısrarcı olanları ise gelecek dönemde bulmamız zor gibi görünüyor.”
Rakamlarla Gig ekonomisi
Önder Abay, Gazeteci-Yazar
- Upwork: ABD’de serbest çalışan kişi sayısı 57 milyonu aştı. 2027’ye kadar bunun 86,5 milyonu bulması bekleniyor.
- Gallup: ABD’de çalışanların %36’sı ilk ve ikinci işleri ile gig ekonomisine katılıyor.
- Edison: Gig ekonomisi çalışanlarının %44’ünün başka gelirleri yok.
- PYMNTS: ABD’deki gig ekonomisi hacmi 2018’de 1,4 trilyon doları aştı.
- Kapsamlı bir araştırma olmasa da Türkiye’de 5 yılda içinde çalışma ekonomisinin %25’inin buraya kayacağı düşünülüyor.
Covid-19 sonrası değişen iş yapış biçimleri, gig ekonomisinin hayatımıza entegre oluşunu kolaylaştırıyor ama asıl soru şu: Kurumlar ve çalışanlar olarak bu iş modeline hazır mıyız?
Kurumlar ve bireyler Gig ekonomisine nasıl adapte olacaklar?
Emre Başkan, Azor Brand & People Solutions Kucusu
“Gig ekonomisine sektör olarak hazır mıyız?” sorusunun cevabını hem freelance çalışanların hem de kurumların perspektifinden değerlendirmeden önce bu süreçte arzın, talepten daha hızlı ilerleyeceğini düşünmek pek yanlış olmaz sanırım. Özellikle her geçen gün sayısı artan uluslararası ve yerel freelance platformları hem iş hayatına yeni adım atan gençleri hem de çeşitli nedenlerle beyaz yakalı olmaktan vazgeçen profesyonelleri cezbetmeye devam ediyor. Buna karşılık, kurumların bu sürece daha yavaş uyum sağlayabildiğini gözlemliyoruz. Bunun için farklı nedenler olsa da, benim burada altını çizmek istediğim birkaç unsur olacak:
- Alışkanlıklar: Kurumların bugüne kadar beyinlerimizdeki ağlara ve nöronlara kodlanan temel iş yapış biçimlerini “bir anda” kenara bırakması ve farklı bir modeli hayatımızın tam merkezine koyması çok olası değil. Bunun zaman alacağını ve özellikle riske karşı hassasiyetin çok yüksek olduğu iş dünyasında yeni alışkanlıkların yavaş yavaş ağırlığını artıracağını düşünmek yanlış olmayabilir.
- Güven: Kurumlar çalışanları ile güven çerçevesinde çalışıyorlar. Bu çerçevenin hukuki ve duygusal olmak üzere iki boyutu olduğu söylenebilir. Hukuki kısmın birkaç imza ile sağlıklı bir zemine oturtulabildiği düşünülebilir. Ancak, beraber çalışmadaki en temel unsurun güven duygusu olduğu unutulmamalıdır. Bu noktada, hem kültürel gerçeklerden hem de bir önceki maddede üzerinde durduğumuz alışılagelmiş iş yapış modellerinden etkilenen iş insanlarının belki yüzlerini bile görmeyecekleri freelancer’larla nasıl bir güven ilişkisi geliştireceklerinin önem arz edeceğini düşünüyorum. Zira, bu duygunun eksikliği paylaşılacak bilgilerin ve verilerin kalitesini bile etkileyebilir.
- Hukuki Boyut: Hukukun, birçok farklı alanda olduğu gibi iş dünyasına dair bu tür gelişmeleri geriden takip ettiğini söylememiz yanlış olmayacaktır. İlgili makamların bu trendi proaktif şekilde incelemesi ve gerekli hukuki zemini oluşturması kurumların bu gibi adımları daha kolay atmalarına yardımcı olabilir.
- Freelance Kültürünün Anlaşılması: Kurumların Gig ekonomisinin artılarından istifade edebilmesi için bu kültürü doğru anlamaları ve freelance çalışanların kendi işlerini yönettiklerini hatırlamaları faydalı olabilir.
Bu süreçte freelance çalışanlara da düşen önemli görevler var:
- Sürekli Gelişim: Kurumsal firmalar çalışanları için etkili gelişim planları geliştiriyor ve bunu hayata geçiriyorlar. Bu konuya harcanan enerji ve yüksek bütçeler firmaların yeni şeyler öğrenme ve gelişim sürecine ne kadar değer verdiğinin en önemli göstergelerinden… Bu noktada, freelance çalışan kişilerin yaşam boyu öğrenme ilkesini benimsemelerinin ve hizmet verdikleri kurumlara yeni yollar açabilecek teknikleri ve yetkinlikleri edinmelerinin çok değerli olacağını düşünüyorum.
- Güven Oluşturma: Serbest çalışan biri beraber iş yapabilme süreçlerinde güven duygusunun ne kadar kritik olduğunu idrak edebilir ve kendisini bu yönde geliştirebilirse kariyeri için çok önemli bir adım atmış olacaktır.
- Kurumsal Kültürün Anlaşılması: Freelance çalışanların daha fazla kuralın hakim olduğu kurumsal dünyanın gerçeklerini iyi anlayıp, gerekli noktalarda esneklikler göstermeleri fayda sağlayabilir.
Hukuki açıdan Gig ekonomisine bakış
Görkem Gökçe Avukat
Hızla büyüyen gig ekonominin önemli bir boyutu da taraflar arasındaki hukuki ilişkiler. Bunlardan en esaslısı, tarafların “sıfatı”. Freelancer’lar ile hizmet alanları bir araya getiren, bunun için elektronik ortam sağlayan platformlar, Elektronik Ticaretin Düzenlemesi Hakkındaki Kanun’a göre “aracı hizmet sağlayıcı” konumunda.
Platformlarda yaşanacak sorunların muhatabı kim?
Hukuken, aracı hizmet sağlayıcı platformların (marketplaces) elektronik ortamda sağlanan içeriği kontrol etmek, ilgili mal veya hizmetle ilgili hukuka aykırı bir faaliyetin ya da durumun söz konusu olup olmadığını araştırmak gibi; en önemlisi; hizmetin ayıplı veya kusurlu olması sebebiyle bir yükümlülükleri bulunmaz. Temel yükümlülükleri hizmetin platformdan sunulabilmesi için ortam sağlamak ve taraflara bilgi vermektir. Bu da yaşanan sorunlarda platformlara başvuru yapılmasının önüne geçiyor ve hizmet alanlar genelde muhatap bulmakta zorlanıyorlar. Hizmete ilişkin asıl ilişki freelancer ve hizmet alan arasında kuruluyor ve bu ilişkiye platform dahil olmuyor. Her ne kadar bazı platformlar ihtiyari olarak freelancer ve hizmet alan arasında arabuluculuk mekanizması kurmuş olsa da, hizmet alanlar taleplerini platformlara yönlendiremiyor. Mevcut durumda yaşanan en büyük sorunlardan biri bu.
Platform ve freelancer arasındaki ilişki ise genellikle platformların tek taraflı düzenleyip freelancer’lara sundukları metinlere konu oluyor. Bu metinlerde freelancer hakları, sorumlulukları ve çeşitli yaptırımlar düzenleniyor.
Bağımsız çalışanların iş kanunundaki yeri de net değil
Platform, hizmet alan ve freelancer arasındaki ilişkilerde iş hukuku alanında da çeşitli sorunlarla karşılaşıyoruz. İş Kanunu tanımına göre işçi; işverenle arasındaki sözleşmeye dayalı olarak çalışan gerçek kişidir. İşçinin işverene bağlı iş görmesi ve bu işin sürekli olması iş sözleşmesinin karakteristik unsurlarıdır. Bu tanıma göre freelancer’lar ile platformlar arasında bir işçi-işveren ilişkisi bulunmuyor. Çünkü bu kişiler bağımsız çalışıyor, platformdan da talimat almıyor. Bu durum da gig ekonomisindeki önemli bir diğer sorun, çünkü freelancer’lar işçilerin sahip olduğu haklardan ve korumadan yararlanamıyor. Ancak tüm dünyada ve ülkemizde freelancer’ların yıllık izin, asgari ücret, sosyal güvenlik gibi hakları talep ettiklerini görüyoruz.
Tartışmalı bir konu ise platformların freelancer’lar üzerindeki denetiminin bağımlı iş görme sayılıp sayılmayacağı. Son dönemde pek çok ülkede iş mahkemeleri platformların freelancer’ları denetlemesinden yola çıkarak, bu kişilerin işçi statüsünde olduğuna dair kararlar verdi. İngiliz Yüksek Mahkemesi’nin Uber sürücülerinin işçi olduğu yönünde bir kararı mevcut (GMB v. Uber ). Madrid İş Mahkemesi de bir kararında Glovo’daki sürücülerin işçi sayılacağına hükmetti. Türk hukuku kapsamında da platform ile freelancer arasında bağlılık unsuru tespit edilebilirse, aradaki ilişki niteliğine göre İş Kanunu’nda düzenlenen çağrı üzerine çalışma, uzaktan çalışma veya Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenen evden çalışma kapsamında değerlendirilebilir.
Özetle, gig ekonomisindeki aktörlerin haklarını netleştirmek, hizmet alanları ve freelancerları korumak amacıyla bu alanda bir düzenlemeye ihtiyaç duyulduğu görüşündeyim. Bu noktada, Gig ekonomisinin içinde bulunan çalışma modellerine ve çalışmanın bağlılık derecesine göre bir ayrım yapılması gerektiği kanaatindeyim. Yakın zamanda bir regülasyon çalışması yapılması veya emsal kararlar verilmesi ise ihtimal dahilinde.
Bu yazı Digital Report Dergisi 9. sayısında yayınlanmıştır.