Türkiye’de yerli araç üretimi son yıllarda büyük bir gerileme yaşıyor. Otomotiv Sanayi Derneği (OSD) verilerine göre, 2024 yılı sonu itibariyle yerli araçların pazar payı yüzde 31’e gerileyerek endişe verici bir seviyeye indi.
Özellikle otomobil pazarındaki yerli modellerin payı ise yalnızca yüzde 30’a kadar düştü. Ancak en büyük düşüş hafif ticari araçlarda yaşandı. Türkiye’nin bir zamanlar Avrupa’nın en büyük hafif ticari araç üretim merkezi olarak öne çıkarken, yerli üretimin payı bugün ilk kez yüzde 27’ye indi. Bu, sektör için alarm veren bir gelişme olarak değerlendirilmekte.
2020’den bu yana yüzde 37’lik kaybın ardında ne var?
Türkiye, 2020 yılında Avrupa’nın en büyük hafif ticari araç üreticisi konumundayken, üretim payı yüzde 64 ile zirveye ulaşmıştı. Ancak bu oran, o tarihten sonra sürekli bir düşüş ivmesi gösterdi. 2021’de yüzde 56, 2022’de yüzde 59, 2023’te ise yüzde 46 seviyelerine gerileyen yerli üretim payı, 2024’te yüzde 27’ye kadar düştü.
Son beş yılda yaşanan toplamda 37 puanlık bir kayıp, Türk otomotiv sektörünü büyük bir tehdit altında bırakıyor.
İthal araçların pazar payı yükseliyor
Sektör temsilcileri, iç pazarda ithal araçların oranının yüzde 70’e kadar yükseldiğine dikkat çekiyor. Bu oran, Türkiye otomotiv pazarında yerli üretimin payının giderek azaldığını gösteriyor ve yerli üretim yapan firmalar için ciddi bir risk oluşturuyor. Otomotiv Sanayi Derneği (OSD) verilerine göre, otomotiv pazarında yerli modellerin payı 2024 sonunda yüzde 31’e gerilerken, otomobil pazarındaki yerli modellerin payı ise yüzde 30 oldu.
TAYSAD Başkanı Albert Saydam, ithal araçların bu kadar yüksek bir paya sahip olmasının, sektördeki yerli üreticiler için büyük bir tehdit olduğunu vurguluyor. Yerlilik oranının bu seviyelere inmesi, Türk otomotiv sektörünün sürdürülebilirliği açısından ciddi bir endişe kaynağı olarak öne çıkıyor.

2025 için kötümser beklentiler
2024 yılı itibariyle Türk otomotiv sektörü, 37,2 milyar dolarlık bir ihracat geliri elde etmiş olsa da, bu başarının sürdürülebilir olup olmayacağı konusunda endişeler var. Avrupa Birliği’nin yeni regülasyon değişiklikleri ve ana sanayilerden yeni projeler alamama durumu, 2025 yılı için sektöre negatif etkiler yapabilir. Bu sebeple, 2025 yılı itibariyle Türkiye’nin otomotiv ihracatında yüzde 10’luk bir düşüş öngörülüyor.
Özellikle Avrupa pazarında üretim beklentilerinin yüzde 2,6 oranında azalması, Türk otomotiv sektörünü zor bir yıl beklediğine işaret ediyor.
Yok mu bir çıkış yolu?
Saydam, bu sorunun çözülmesi için bir dizi öneride bulunuyor. Üretim maliyetlerinin düşürülmesi, teknoloji yatırımlarının artırılması ve katma değerli üretime yönelinmesi gerektiğini belirtiyor. Ayrıca, yerli üretimin iç pazardaki payını artırmak için devlet destekli teşvik programları ve ithalatı dengeleyecek düzenlemelerin hayata geçirilmesi gerektiğini ifade ediyor.
Türkiye’nin daha rekabetçi bir otomotiv sektörü yaratabilmesi için, iç pazar büyüklüğünün 1,5 milyon adede ulaşması ve yerlilik oranının yüzde 70 seviyesine çıkarılması gerektiğini vurguluyor.
“Dijitalleşme ile yeni fırsatlar yaratılmalı”
TAYSAD Başkanı Saydam, sektördeki bu zorlukları aşabilmek için, stratejik iş birliklerinin geliştirilmesi ve dijitalleşme süreçlerinin hızlandırılması gerektiğini belirtiyor. Ayrıca, küresel regülasyonlara uyum sağlamak adına Ar-Ge yatırımlarının artırılması ve yerli üreticilerin dijitalleşme süreçlerinin desteklenmesi gerektiğini ifade ediyor. Saydam, bu adımların sektörü daha rekabetçi hale getireceğini ve Türkiye’nin otomotiv pazarında yeniden güçlü bir konum elde etmesini sağlayacağını düşünüyor.
Tüm bu olumsuz gelişmelerin ışığında, Türkiye’nin ekonomik büyüklüğüne uygun bir iç pazar yaratılması gerektiği vurgulanıyor. Otomotiv sektörünün geleceği, bu önerilerin hayata geçirilip geçirilmemesiyle doğrudan bağlantılı. Üretim maliyetlerini düşürmek, yerli üretimi artırmak ve sektörü dijitalleştirmek, Türk otomotiv sektörünün küresel rekabette başarılı olabilmesi için atılacak en önemli adımlar olarak öne çıkıyor.
Öne çıkan görsel: Lenny Kuhne/Unsplash




