Algoritmalar uzun yıllardır hayatımızda. Ancak son yıllarda yapay zekâ teknolojileri işin içine daha fazla dahil olup inisiyatif almaya başlayınca, işler biraz karışmaya başladı. Yapay zekânın bize zaman kazandıran, hayatımızı kolaylaştıran ve verimliliği artıran faydaları olduğu gibi hukuken bizi zora da sokabiliyor. Özellikle yapay zekâ ve sorumluluk konusu bununla ile ilgili tüm tartışmaların merkezinde yer alıyor.
Yapay zekâ hukuk dünyasını değiştirecek
Yapay zekâ hukuku ile ilgili gündem son dönemde ChatGPT gibi programların ürettiği ürünlerin eser niteliğinde olup olmadığı noktasında hararetlenmeye başlamış durumda. Buradaki asıl belirsizlik yapay zekânın kanunlar karşısındaki statüsü. Diğer bir deyişle yapay zekânın bir kişiliği olup, olmadığı. Bu sorunun henüz hiçbir hukuki düzenlemede karşılığı olmasa da, her vakada tekrar tekrar sorulmaya devam ediyor. Ortaya çıkan sorunların toplumun genelini ilgilendirmeye başladığı bugünlerde ise akıllara yapay zekânın sebebiyet verdiği karışıklığı yine yapay zekâ temelli hukuk sistemleri çözebilir mi sorusu geliyor. Bununla birlikte hukuk dünyası aslında bunun cevabını uzun zamandır arıyor.
Yapay zekâ ile ilgili hukuki düzenlemelere ihtiyaç artıyor
Bilişim hukuku alanında Türkiye’nin en deneyimli isimlerinden Avukat ve Digital Report yazarı Görkem Gökçe, “Hukuk ile teknoloji, kesişimi zor iki alan. Hukukçuların formasyon icabı analitik düşünme tecrübelerinin yeterli olmamasının da etkisiyle hukuk dünyası yapay zekâ gibi teknoloji sektörü içinde diğer konu başlıklarına göre daha teknik bir konuda hantal kalabiliyor. Bu bağlamda bizler biraz geriden geliyoruz. Örneğin, “Yapay zekâ kararlarından kaynaklanan sorumluluğun hukuki karşılığı var mıdır?” sorusunun henüz hiçbir hukuki düzenlemede doğrudan bir cevabı yok. Son dönemde yapay zekâ tarafından üretilen sözde eserler ile ilgili tartışmalar artmaya başladı. Dolayısıyla yapay zekânın toplumda etkilerinin somutlaşmaya başlaması hukuki taraftaki düzenleme ihtiyaçlarının artmasına neden oluyor. Şundan kimsenin hiç şüphesi olmasın ki, hukuk bu durumu bir kenarda bırakmaz, Roma Hukuku’ndan bu yana uzanan temel hukuk kurumları yapay zekâ için de çıkarımlar üretir” ifadelerini kullandı.
Hukuki süreçlere katkısı tüm sektörlerden önemli
Yapay zekâ uygulamalarının sağlıktan perakendeye birçok endüstride yıkıcı etkilerini yaşamaya başlasak da, bu teknolojinin hukuk alanında kullanımı belki de diğer bütün sektörlerden daha fazla önem arz ediyor. Sözleşmelerin incelenmesinden, raporlamalara ve teknik analizlere kadar yapay zekâ avukatların saatler harcayarak yaptıkları işlerde çok ciddi katkılar sunabilir. Yapay zekâ özellikle tekrarlanan işlerde insana göre çok daha hızlı olan öğrenme kapasitesi ile hem zamandan hem de maliyetlerde ciddi tasarruf sağlayabilir. Ancak işin asıl heyecan verici tarafı yapay zekânın önemli davalarda karar verici olarak görev yapmaya başlaması. Yapay zekânın yargıda üstleneceği bu rol hukukun Romalılardan günümüze taşıdığı temel yaklaşımların bir kısmını tarihin tozlu sayfalarına gönderebilir.
Yapay zekânın savunma yapacağı ilk dava Şubat ayında ABD’de görülecek
Yapay zekânın yargı süreçlerinde kullanımı yeni bir konu değil, son 4-5 yıldır dünyanın farklı ülkelerinde pilot uygulamaları yapılıyor. 2019 yılında Çin’in başkenti Pekin’deki çevrimiçi dava hizmeti merkezinde, davaların açılması ve işleme konulması gibi nispeten basit hukuksal işlemlerde vatandaşlara yardımcı olması için “AI Judge” isimli yapay zekâ yargıçlarını kullanıma sundu. Yine 2019 yılında Estonya’daki mahkemelerde görev yapmaya başlayan yapay zekâ destekli robot hakimler, 7 bin eurodan daha az tutarlı anlaşmazlıklarda yasal belgelerin incelenmesi ve analiz edilmesi konusunda mahkemelere destek veriyorlar. Bir başka örnek ise Malezya’dan. 2022 yılı Aralık ayında ülkenin Sabah ve Sarawak eyaletlerindeki mahkemelerde yapay zekâ yargılama sisteminin pilot uygulamaları yapılmaya başlandı. Britanyalı-ABD’li girişimci Joshua Browder’ın geliştirdiği dünyanın ilk robot avukatı DoNotPay’in şubat ayında ABD’deki bir mahkemede sanığa tavsiyede bulunacağı haberi ise yapay zekânın yargı süreçlerdeki kullanımı ile ilgili en güncel gelişme. Bu duruşma yapay zekânın savunma yapacağı ilk dava olarak tarihe geçecek.
Microsoft’tan her sesi taklit edebilen yapay zeka: VALL-E
Yargıtayda yapay zekâ sistemi bu yıl başlayacak
Yapay zekânın hukukta yargı süreçlerinde kullanımı ile ilgili Türkiye’de de son dönemde çok ciddi adımlar atılıyor. Avrupa Konseyi ile yürütülen Yargıtayın Kurumsal Kapasitesinin Güçlendirilmesi Projesi kapsamında bu yıl içerisinde hayata geçmesi planlanan yapay zekâ sistemi ile güncel ve emsal kararların yaygınlaştırılmasının kolaylaştırılması ve adli kalitenin yükseltilmesi hedefleniyor. Bu sistem sayesinde vatandaş ve avukatlar, elindeki delil ve verileri sisteme girerek söz konusu davayı kazanma ihtimalini öğrenebilecekler. Buna göre dava açıp açmamam kararlarını gözden geçirebilecekler. Yine yeni sistem ile geniş dava dosyalarının özetlerinin hızlı bir şekilde hazırlanabilmesi ile savcılık ve müzakere süreçleri de kolaylaşacak. Ayrıca, Yargıtay’ın 2015 yılında şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkesi gereğince 6 milyondan fazla kararı kamunun erişimine açması sonucu güncel ve yol gösterici değeri yüksek kararların tespit edilmesinde yaşanan zorlukların da önüne geçilmiş olacak.
Avukat Görkem Gökçe, “Yapay zekâ ve hukuk ilişkisindeki asıl kritik adım bu teknolojinin yargı süreçlerinde aktif olarak kullanılmaya başlayacak olması. Dünyanın birçok yerinde robot hakimlerden, yapay sistemlerine ilk denemeler bir süredir yapılıyor. Türkiye’de de bu yıl içerisinde yargıtayda yapay zekâ sisteminin hayata geçmesini bekliyoruz. Bu uygulama sayesinde davalardaki yığılmaların bir miktar önüne geçilebilir, kendileri için en doğru emsal kararları öncesinde gören vatandaşlar bu sayede uzun, pahalı ve stresli davalardan belki de kaçınabilirler” şeklinde konuştu.