MIT, koronavirüs pozitif hasta takibi için gizlilik koruyan bir yöntem ve uygulama geliştirdi. Koronavirüsün yayılmasını durdurmak için sağlık görevlilerinin enfekte olmuş bireyleri izleyip, onları potansiyel yayılıma karşı uyaran takip yazılımı Çin gibi bazı ülkelerde kullanılıyor. Bu takip sistemlerinin dünyanın bazı bölgelerinde koronavirüs yayılımını engellemeyi başarmada etkisi kanıtlanmış gibi görünüyor, ancak gizlilik savunucuları bu tür bir sistemin uygulanması hakkında büyük çekincelere sahip.
Koronavirüs pozitif hasta takibi için gizlilik koruyan yöntem
Avrupa’daki uzmanlar merkezi olmayan bir yapıyla bunun takibinin yapılabileceği, şeffaf bir altyapıyla da bunun bir gözetleme sistemine dönüşmeyeceğini düşünüyorlar. ABD’deki MIT’den araştırmacılar ise farklı ama gizliliği koruyan bir yöntem geliştirdiler. Bu yöntem, mobil cihazların gönderdiği Bluetooth sinyalleriyle bilgi akışı sağlıyor ve bireyin kimliğine hiçbir şekilde bağlı olmayan, bunun yerine rastgele sayılar kullanan otomatik kişi izleme sistemini içeriyor.
Sistem, her mobil cihazın sürekli olarak rastgele rakam dizileri göndermesini sağlayarak çalışıyor. “Chirp” (cıvıltı) adı verilen bu diziler, teknik uygunluk sebebiyle Bluetooth aracılığıyla gönderiliyor.
Temastaki kişileri belirliyor ve uyarıyor
Herhangi bir kişi COVID-19 için pozitif sonuç alırsa, telefonlarının son 14 gün içinde yayınladığı cıvıltıların listesini yükleyebilir (bu, dışarıdan bulaşıcı olduklarını tam olarak temsil etmelidir). Bu cıvıltıları alan telefonlar ise ortak veritabanındaki yine kişileri belirtmeyen rastgele rakamlarla karşılaştırılır ve olumlu bir eşleşme, bir kişinin risk altında olduğunu, çünkü virüsü olan kişiye en az 12 metre çevresinde olduğunu ve test edilmesi gerektiğini gösterir. Bu durumda, kişiler iki haftalık süre için kendi kendilerine karantinaya girebilir ve belirti gösterediklerinde test yaptırmak için sağlık kuruluşlarına başvurabilirler.
Gizliliği nasıl koruyor?
MIT’in sistemi , ACLU ve diğer gizlilik koruma kuruluşları tarafından ayrıntılı olarak tartışılan, iletişim izlemedeki gizlilikle ilgili en çetrefilli sorunların çoğunu ortadan kaldırıyor: Herhangi bir coğrafi konum bilgisi kullanmıyor, herhangi bir teşhisi göstermiyor, kişinin kim olduğunu belirtmiyor ve ilgili kişilerden başkasına bilgi vermiyor.
Yaygınlaşması için operatör, üretici ve işletim sistemi desteği gerekli
Sistem, telefonlarına yüklenen bir uygulama aracılığıyla çalışıyor ve tasarımı Apple’ın “iPhone’umu Bul” uygulamasını andırıyor. MIT ekibi, bunun gerçekten geniş çapta işe yaraması için bir sonraki kritik adımın Apple, Google ve Microsoft gibi teknoloji devlerinin bu sistemi benimsemesi gerektiğini belirtiyorlar. Bunun etkili bir şekilde çalışması için mobil operatörlerle de iş birliği yapılabilir. iOS ve Android tarafından sistemlere uzaktan yüklenebilecek bu tarz uygulamalar, salgın hastalık yayılımını önlerken kişisel gizliliği de koruyabilir.