TC. Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Mehmet Fatih Kacır, ‘Teknokentler tamamen uzaktan çalışma sistemine geçebilir mi’ sorumuzu yanıtladı ve son dönemdeki gelişmeleri anlattı.
TÜBİSAD’ın “Türkiye’nin Dijital Dönüşüm Endeksi” toplantısında konuşan TC. Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Mehmet Fatih Kacır, üniversetelerdeki teknokentlerin COVID-19 sonrası uzaktan çalışma sistemine geçip geçmeyeceği konusuna açıklık getirdi.
Uzaktan çalışmayla ilgili düşüncelerimiz var
Yeni normal kapsamında üniversetelerdeki teknokentlerde yer alan AR-GE şirketlerinin yüzde 50 çalışanın ofislerde bulunması gerekiyor. Bu durum, giriş kartları ile kontrol edilebiliyor.
Ancak toplantıda da konuşulan, koronavirüs ile değişen verimlilik anlayışı ve uzaktan çalışmanın yaygınlaşmasının sonuçları minvalinde, TC Sanayi ve Ticaret Bakan Yardımcısı Mehmet Fatih Kacır da konuştu.
Dijitalleşmenin sunduğu imkanlar ile uzaktan çalışma ve eğitim modellerinin getirdiği avantajlardan bahseden Kacır, Digital Report‘un sorusunu da şöyle yanıtladı:”Bu konuyu iki yönlü görüyorum.Bu tip esneklikler verimliliği artırabillir, AR-GE’nin ofis sınırları içinden ibaret olmadığını kabul ediyoruz. AR-GE’nin üretim ve operasyonla daha bütünleşik sürdürülmesi gerektiğini dijtalleşme plan ve hedeflerimizde de vurguladık.”
Kacır: “Teknokentleri binalardan ibaret görmeyi doğru bulmuyorum”
Kacır, sözlerine, “Teknoparkları binalardan ibaret görmeyi doğru bulmuyorum. Bir takım insanların bir yere gelmesi için yapılmış yerler değil, ekosistemin buluşmasını hedefliyor. COVID-19 ile belki 10 yılda ortaya çıkacak neticeler, birkaç ayda ortaya çıkmış oldu. Bu dijital imkanlara zaten sahiptik ama verimliliği, ortaya çıkan zorunlulukla görmüş olduk aslında” şeklinde devam etti.
Her alanda uzaktan ve bireysel katılımın verimliliğe katkı sağlasa da, en doğru çözüm olduğunu göstermeyeceğini belirten Kacır, “Takım çalışmalarının, bir arada olmanın yarattığı iklimin olması çok önemli. Teknokentler, şirketlerin kendi aralarında iş birliği yapabilmeleri, sadece iş değil sosyal hayat anlamında da bir aradalığı sağlayan, şirketler ve endüstri iş birliklerini artıran, öğrencilerin staj imkanı bulduğu yerler aynı zamanda. Bu sebeple, üniversitelerin, teknokentlerin anlamını yitireceklerine inanmıyorum ama dünya genelinde dönüşeceklerine inanıyorum. Farklı anlamlarla gelişimlerini sürdüreceklerdir. Dolayısıyla şimdilik 180 derece dönüş beklemek doğru değil. Kamunun ve özel sektörün beklentilerini dikkate alarak ülkeyi geliştirecek modellere biz her zaman açığız. Teknokentler için uzaktan çalışma modelleri üzerinde de düşüncelerimiz var ama şu anda bağlayıcılığı olmaması açısından kesin bir şey söylemek doğru olmaz” dedi.
Yazılım Okulları, dünyadaki yenilikçi bir modeli kullanacak
Yazılım Okulları konusunda da konuşan Kacır, “Dijitalleşmenin üst düzeyde kullanıldığı bir formasyonla, diploma olmadan, bir okul bitirme düşüncesi olmadan eğitim verilecek. Hocanın sınıfa girip ders anlattığı geleneksel bir sistem değil, olgunlaştırılmış bir dijital platformla tüm imkanlardan faydalanabileceğimiz bir eğitim öngörüyoruz. Akran Eğitimi (Peer Learning) ve değerlendirmesini kapsayacak. Yenilikçi ve dünyada yaygınlaşan bir modeli Türkiye’de uygulayacağız. Yeni normalleşme süreci öngördüğümüz şekilde ilerlerse, bunu büyük bir hızla hayata geçireceğiz” ifadelerini kullandı.