Uber’in Avrupa kavgası büyüyor. Agresif uluslararası yayılmacılığın beraberinde getirdiği zorlukları alt etmesiyle ünlenen Uber, geçtiğimiz yılın sonunda Almanya’nın birçok büyük şehrinden çıkma kararı aldı.
Soru şu; Uber’in ilk yenilgisi küçük bir tökezleme mi yoksa daha ciddi sorunların habercisi mi?
Bir vaka incelemesi olarak Uber’in Avrupa kavgası
Uber, rakibi Lyft ve paylaşım ekonomisi örneği kuzenleri Airbnb, eski endüstrileri inovasyona ve daha kaliteli hizmet sunmaya zorlayarak önemli bir işi üstleniyor. Taksi gibi geleneksel rakiplerinin sundukları hizmet kalitesi ile Uber ve Lyft gibi servislerin sundukları arasında o kadar büyük bir uçurum var ki, rekabette ezici bir üstünlük söz konusu. Buna en güncel örnek, San Francisco’nun en büyük taksi şirketi Yellow Cab Cooperative’in iflas başvurusunda bulunması gösterilebilir.
Ortaya çıkardıkları değer, paylaşım ekonomisi şirketlerinin bir misyona hizmet etmelerini sağlıyor ve bunun doğru bir yol olduğunu düşünen yönetici ve yatırımcılar agresif yayılmacılık anlayışını benimsiyor.
Öte yandan, Uber ve rakiplerinin en büyük görevi bir devrim gerçekleştirmek değil, yatırımların geri dönmesini sağlamak; her girişim gibi. Bu nedenle, daha fazla pazar payı kazanmak için acele etmesi, yeni ülkelere açıldıkça Uber’i hatalara zorluyor.Uber daha önce de birçok Avrupa ülkesinde büyük sorunlarla karşı karşıya kaldı. Fransa’da iki yöneticisi tutuklanan girişimin Hollanda ofisi ise polis tarafından basılmıştı.
Girişimin yaşadığı zorluklar, yeni bir işi küresel olarak tanıtırken yaşanacağı tahmin edilenlerden farklı değil. Ana amacı halihazırda kullanılan geleneksel modellere karşı tercih edilmek. Bu açıdan bakıldığında, Uber’in uluslararası pazarda yaşadığı zorluklar, anavatanında yaşadıklarından pek de farklı görünmüyor. Kaldı ki girişim ABD’de de ülke genelinde değil şehir şehir benimsendi.
Uber şimdi stratejisine rutüşlar yapması gerektiğini anlıyor. ABD’de işe yarayan yaklaşımların bazı ülkelerde verimli olmayabileceğini fark ediyor. Endüstriler aynı dinamiklere sahip gibi görünseler de, pazara giren yeni oyuncuya karşı verilen yerel tepkiler farklı olabilir. Bunda söz konusu ülkenin kültürel ve felsefi temelleri büyük rol oynar.
Uber bu denli büyük bir kavgaya girişebilme cesaretini gösteren ilk girişim olarak büyük bir öneme sahip ve dünyanın en değerli özel girişimi unvanı da iyi bir ödül olsa gerek. Fakat uluslararası yayılma stratejisi kapsamında bazı şeyleri farklı yapabilirdi.
İnatçının yolu
Uber amatörler tarafından yönetilmiyor. Yaptıkları her şeyin kendilerine göre bir sebebi var. Agresif uluslararası yayılmacılığın sebebini ise dünyanın dört bir yanında hızla ortaya çıkan yerel rakiplerin, hatta bir Uber yatırımcısının adlandırdığı gibi “klonların” artışına dayandırıyorlar. Kısacası girişimin stratejisi şöyle özetlenebiliyor: Eğer Uber olabilecek en hızlı şekilde yayılmazsa, yerel klonlar Uber’in pastasını yiyecek.
Gerçeğe dönecek olursak, Uber’in pastasını yiyenler klonlar değil, yerel pazarın dinamiklerine dair bilgilerini iyi bir girişim kurmak için kullanan yerli girişimciler. Bu girişimler Uber modeliyle benzerlik gösteriyorlar fakat yerel regülasyonlara uygun çalışarak farklılaşıyorlar.
Örneğin BiTaksi. 2013 yılında Nazım Salur tarafından kurulan girişim, İstanbul ve Ankara’daki taksiciler ile çalışıyor ve yolculara akıllı telefonlarıyla taksi çağırma, yolculuğu ve sürücüyü puanlama gibi kalite artırıcı özellikler sunuyor.
Yerel rakipler Uber’in agresif yaklaşımıyla başarısız olacağını düşündüler. İronik olan ise Uber’in daha sabırlı ve işbirlikçi bir yaklaşımla hedeflerine daha çabuk ulaşabilecek olması.
Otoriteye meydan okumak
Almanlar hızı severler, kaldı ki dünyanın en iyi otomobillerinden çoğunu onlar üretiyor. Fakat sevmedikleri bir şey varsa o da pervasızlık. Otobanda hızlı otomobil kullanabilmemizin sebebi diğer sürücülerin de trafik kurallarına uyacağına dair duyduğumuz inanç değil midir?
Amerikan şirketleri ise 80’lerden bu yana ülkelerinin politik ve ekonomik yaklaşımına uygun olarak kuralları reddeden bir kültürde yetişiyor. Buradaki gerçek bir kültürel farklılıktan bahsediyoruz. Her ne kadar küyerelleşme günümüzde kabul görmüş bir kavram olsa da, Türkiye’nin de içinde olduğu Avrupa ülkelerinde kurallara uyarak başarılı olmak bir onurdur. Kuralları çiğnemek, pazar verimliliğini artırmak ve daha iyi hizmet sunmak amacıyla dahi olsa, saldırganlık olarak algılanır ve alkışlanmaz.
Uber’in mevcut modeli, rakiplerini bir ölüm kalım mücadelesine girmeye zorluyor. Bunun yerine Uber otoritelere ve geleneksel modellerin oyuncuları ile işbirliğine giderek daha hızlı ve kesinlikle daha sorunsuz büyüyebilirdi. Sonuçta herkes yerel pazarın yeşermesi fikrine sıcak bakacaktı.
Uber bunu fark etti. Almanya’da yaşananların ardından taksi operatörleri ile işbirliğine gitmek istediğinde ise artık çok geçti. Günün sonunda, Uber birçok operatörü, otoriteyi ve müşteriyi dayattığı sert rekabet şartları ile kendinden uzaklaştırmış oldu.
Kazan-Kazan
Kasasındaki milyar dolarlar ve çalıştırdığı lobicilere güvenen Uber’in Avrupa kavgası devam edeceğe benziyor; şirket de yerel pazarlardaki regülasyonları kendi modeline daha uygun hale getirmeye çalışabilir.
Uber’in bunu başarıp başaramayacağı bir muammayken, uzak gelecek ise daha büyük soru işaretlerini beraberinde getiriyor. Diyelim ki Uber Avrupa’da da büyük bir başarı yakaladı. Pazarları domine ettiği takdirde, geçmişte Microsoft’u, bugünlerde ise Google’ın başını ağrıtan tekelcilik karşıtı hamlelere maruz kalabilir. Tekele karşı yaptırımlar artık ABD’de pek duyulmasa da, Avrupa’da hâlâ daha popüler.
Uber tekel karşıtı yaptırımları atlatmanın bir yolunu bulsa da, bu sefer de tüm kavgasının aslında yalnızca kendisine değil tüm rakiplerine yaradığını fark edecek. Eğer Uber regülasyonları değiştirmeyi başarırsa, rahat ortam herkese eşit derecede fırsat sağlayacak. Halihazırda Uber modelini benimseyen yerel girişimlere arkalarına yaslanıp, Uber’in milyarlarca dolarlık kavgasını sürdürmesini izlemek kalıyor. Sonrasında da kendilerini yeni gelişmelere uyarlayabilirler.
Uber’in Almanya’dan çekilmesi geçici bir hamleye benziyor. Girişimin kaynakları, bir süre bekleyip, kapıyı yeniden aşındırmaya yetecek kadar zengin.
Duyarsız bir profil sergilemek hiçbir küresel firma için iyi bir hamle değildir. Buna rağmen Uber mücadelesini kazanmayı bilebilir. Fakat diplomasi sanatını öğrenmeye başlaması uzun vadede ona daha çok yarar sağlayacaktır.